YÜZÜNCÜ YILIN SIRRI
Başımı Türkiye Cumhuriyeti için öne eğiyorum.
Bugün yine bir 29 Ekim ama bu kez farklı. Artık güneş farklı doğacak. Çok şey değişecek, her şey değişecek, Türkiye de değişecek.
Bugünleri gösterene şükürler olsun.
Bugün kalkıp da Cumhuriyeti anlatacak değiliz ama Yüzüncü yılın sırrını ifşa edeceğiz.
Yine de adet yerini bulsun diye, o da kıymet bilene, yine onun deyimiyle, “En büyük bayramdır, kutlu olsun” diyeceğiz.
“Milli bayramı olmayanın dini bayramı da olmaz” gerçeğini içeride, dışarıda bilmeyenlere, duymayanlara sesleniyoruz.
Yine olmadı. Başaramadınız, yine beceremediniz.
Türklüğü, Atatürkçülüğü, Türkiye Cumhuriyeti’ni Yüzüncü yaşını görmeden yok edemediniz.
Neler yapmadınız ki?
Türk’ün, Cumhuriyetin kutsalına dil uzattınız, dindar nesil diye kindar nesil yetiştirdiniz.
Atasına hakareti umursamayan, Türklüğü ve Cumhuriyeti tınlamayan, sırf bu yüzden yükselemeyen bireyler eğittiniz. Yetmezmiş gibi, öz evladınız dururken eloğlunu baş tacı ettiniz.
Ata yadigârı Süleyman Şah türbesini mundar edip, elinin körü Kudüs’e ecdat mirası dediniz.
Milleti din ile aldatıp, ahlakını rezil ettiniz.
Her şeyi yaptınız, her şeyi denediniz, takım oyunundan vaz geçmediniz.
İsrail-Hamas savaşını da altın vuruş için seçtiniz.
Savaş mı? Hay hay. Bize her yol Cumhuriyet.
Türk’üz, varız, hazırız.
Ama siz istediniz, siz planladınız diye değil. Bilakis, ilahi sistem, ilahi takvim gereği akacak bu kez kanımız. O da arınmak, özümüze dönmek, içimizdeki hainleri def etmek üzere.
Gözyaşımız da akacak ama sel olmayacak, sendeleyeceğiz ama düşmeyeceğiz, eşiğinden döneceğiz ama ölmeyeceğiz.
Yeni bir kurtarıcı beklemeyeceğiz. Türk’sek varız, varsak Türk’üz diyeceğiz, Anadolu için savaşıp Türklük için kazanacağız.
Dünyalar yıkılsa da yine biz kalacağız. Yeni bir dünya kurulacaksa da eğer, Türk’ün adaletiyle, Türk’ün asaletiyle yine biz kuracağız.
Neden biliyor musunuz?
Çünkü bugün 29 Ekim ve artık yüz yaşındayız.
İşte sır buydu.
Türk’ü ve Cumhuriyetini tarihe gömmek için 99 yılınız vardı. Bunu bizim gibi siz de iyi biliyordunuz. Son dönemdeki hırçınlığınız da sırf bu yüzdendi.
Nasıl da hevesliydiniz ama? Nasıl da adım adım, nasılda sinsice ilerliyordunuz? İş tutmadığınız hain, başvurmadığınız hile, yapmadığınız kötülük, çalmadığınız kapı kalmamıştı.
Ama olmadı. Attığınız her adım Türk’e ve Cumhuriyete merhem oldu. Yiğit yattığı yerden doğruldu. Her bir 10 Kasım, yeni bir rekora tanık oldu.
Üzgünüz ama size ayrılan süre doldu.
E haliyle, söz de sıra da sarışın, mavi gözlü bozkurtlara geçti.
Şartlar 100 yıl öncesiyle eşit, gram fark yok.
Bundan sonrası “Türküm” diyen ile demeyen arasında. Bundan sonrası ölüm-kalım savaşı, bundan sonrası II. Kurtuluş Savaşı.
Biz hazırız. Bir kez yaptık, bir daha yaparız. Siz de payınız için hazırsınızdır umarız.
Ama bu kez öyle sıvışıp gitmek yok. Kaybeden tüm hesabı öder, anlaştık mı?
Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti,
Var olsun Türk Milleti…
.
Yener Bozkurt, dikGAZETE.com
-Bağımsızlık Partisi Genel Başkanı, Emekli MİT mensubu
.