![Yüzde 80 TÜSİAD, dernekler, odalar ve borsalar](https://www.dikgazete.com/files/uploads/article/yuzde-80-tusiad-dernekler-odalar-ve-borsalar-548023.png)
YÜZDE 80 TÜSİAD, DERNEKLER, ODALAR VE BORSALAR
Geçen yazımda, Ayşe Barım’ın tutuklanması çerçevesinde
Sinema ve dizi dünyasının bildiğimizin çok ötesinde işler çevirdiğini, ülke gerçekleri ve sanata önem verenlerin kısa sürede piyasadan silindiğini…
Ayrıca
Diğer önemli görevlerinden birinin de hoşlanmadıkları bir partinin iktidara gelmesi durumunda birinci görevlerinin hükumeti yıpratıp, düşürmek olduğunu yazmıştım.
Örnek olarak da Gezi Parkı olaylarını vermiştim.
Yazı uzadığı için o gün dernek ve meslek odalarını yazamayıp, başka bir yazıda ele almayı düşünürken, TÜSİAD’ın malum açıklaması geldi.
ERDOĞAN OLMASA…
Eğer;
Hükumetin başında Cumhurbaşkanımız Erdoğan olmasa, o açıklama çok daha sert olurdu ama karşılarında Demirel veya Ecevit yoktu; temkinli davrandılar.
Buna rağmen ‘fırça’yı yiyince yanlış anlaşıldıklarını söyleyip, yeni bir açıklama yapacaklarını söylediler. Derunundakilerini söylemeyi fondaş medyanın kalemşörlerine bıraktılar.
Yüzde 80 TÜSİAD…
Bunlardan sağcı bir gazeteci;
Hükumete yüklenerek ve biraz da tehdit ederek TÜSİAD’ın toplanan vergilerin yüzde 80’nini verdiğini ayrıca dış ticaretin de yüzde 80’ini yaptığını yazdı.
Şimdi mevta olmuş olan 6’lı Masa’nın sözcülerinden biri olan bu gazeteci, TÜSİAD’ın söylemeye cesaret edemediklerini söylüyor.
Diyor ki;
“Ey hükûmet! Kendine gel… Bizim patronların tepesi attı mı ticareti durdurur, vergiyi vermez” “işsizlik uzaya fırlar” demeye getiriyor.
Binaenaleyh;
İşsiz kalan işçiler meydanlara iner, kendine “Gezi”lerden Gezi beğen!” diyerek TÜSİAD sözcülüğü yapıyor.
DEVRİ DİLARAYI DEMİREL…
Hoş! Devri Dilarayı Demirel olsaydı bu sözleri mahut gazetecinin söylemesine gerek kalmaz TÜSİAD, direkt kendi söylerdi…
Ama dedim ya; boruları Demirel ve Ecevit zamanındaki gibi ötmüyor. Yine de ötüyor ama bu sefer cızırtılı.
Binaenaleyh;
Bu cızırtıya ayar yapmak için fondaş medyanın gazetecilerine iş düşüyor.
"WALDO SEN NEDEN BURADA DEĞİLSİN!.." AMERİKA- MEKSİKA SAVAŞI…
Fondaş medyanın müntesibi cızırtıyı ayarlarken ben de yandaşım ya!.. Haliyle cevap vermek için ben de dünden beri sabırsızlanıyorum…
Ama…
Önce şu Waldo meselesini arz edeyim:
Amerika’nın Meksika’yı tehdit ettiği ve izlediğim kadarıyla Meksika’nın kadın başbakanının, bu tehditlere boyun eğmediği bu günlerde içimden Waldo meselesine atıf yapmak geldi.
Olay, 1846 yılında olmuş.
Amerika’nın işgal ettiği günlerde Meksikalılara ağır vergiler koyar.
Vatandaşın biri (Amerikalı ünlü filozof Henry David Thoreau) bu vergiye itiraz edip ödemez, hapse atılır.
Waldo (Amerikalı düşünür ve yazar Ralph Waldo Emerson) adındaki bir arkadaşı onu ziyarete gittiğinde;
“Neden buradasın?” diye sorar.
O da şu meşhur sözle cevap verir:
- Waldo sen neden burada değilsin!
Şimdi bu soruyu tersine çevirip, TÜSİAD ve onun fondaşlarına soralım:
Ülke varlık ve ticaretinin yüzde 80’i neden TÜSİAD’ın elinde?
Ve…
Neden Anadolu sermayesi yüzde 20’nin altında?
Ülkenin yüzde 80’ine hükmediyorsunuz da neden vergi şampiyonları sizden çıkmaz?
AL GÜLÜM VER GÜLÜM… DEMİREL – ÖZAL…
Sizin derdinizi biliyorum. Hükumetleri tehdit edip, hizaya getirdikten sonra “al gülüm - ver gülüm” hesabıyla işlerinizi yürütüyordunuz. Taa ki, Özal gelene kadar.
Rahmetli Özal, sizin bu çarkınızı bozdu.
Cumhurbaşkanımız da Anadolu sermayesinin önünü açınca şimdi rekor üstüne rekor kırıyorlar. Haliyle siz de bunu çekemiyor eski o ballı günlerinizi özlüyorsunuz.
Hâlbuki;
Geçmiş hükûmetler zamanında, yüksek gümrük duvarlarından ötürü Avrupa malları pahalıya mal olduğu için vatandaşın kahir ekseriyeti alamıyor, sizin ürettiğiniz çürük-çarık mallara mecbur kalıyorduk.
Özal, duvarları indirip piyasayı rekabete açınca siz de kaliteli mal üretmeye mecbur kalmıştınız. Şimdi o malları siz Avrupa’ya ihraç eder oldunuz. Fena mı oldu?
BATININ SÖZCÜSÜ, CHP’NİN ARKA BAHÇESİ…
Ama siz yine de size iş yapmayı öğreten Özal, Erbakan ve Erdoğan’a minnet duyacağınıza CHP’nin arka bahçesi olmayı yeğ görüyorsunuz.
Lüzumu halinde de batının sözcülüğünü yapmaktan geri kalmıyorsunuz…
Ama bu sefer sert kayaya çarptınız.
Artık o eski günler yok.
CHP iktidar olamıyor diye elinizdeki medya gücü ile asker ve sivilleri kışkırtıp, muhtıra vermek darbe yaptırma günleriniz bitti. Sonra o darbe yapan generalleri, şirketlerinizde yüksek ücretlerle ‘Huzur Hakkı’ vereceğiniz günler de geçti…
Siz dua edin de;
Devlet geçmişte yaptıklarınızdan dolayı sizden hesap sormasın.
Bakalım o zaman
CHP’nin arka bahçesi olmak sizi kurtaracak mı…
.
Emin Batur, dikGAZETE.com
NOT:
Oda ve borsaları yazmaya yine yer kalmadı.
Başka sefere inşallah…
Neden ısrarla yazmak istediğimi arz edeyim.
İçimizde Avrasya Tüneli için “israf” diyen.. “fuzuli” diyen bir kitle var.
Ve bu kitlenin kuvvetli yazar-çizer ve meslek odalarından destekçileri var.
Şimdi bir düşünün:
Avrasya Tüneli.. Marmaray.. Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve İstanbul Havalimanı olmasaydı İstanbul’un hali ne olurdu. İnanılır gibi değil ama bunlara karşı olan medya ve meslek odaları var.
BİR HATIRA:
Geçen gün ANAP eski bakanlarından B. Akarcalı’yı dinliyorum.
Diyor ki;
Özal 1983’te seçimi kazanıp kabineyi topladığında, Ulaştırma Bakanlığı için ortaya konan ilk hedef Yeşilköy’deki havalimanının bir Atina Havalimanı seviyesine getirilmesi idi.
THY’nin de Yunan milli havayolu şirketi Olimpic seviyesine getirmekti hedefimiz…
Bu oda ve derneklerin hükûmetlere taktığı çelmelerle bizi ne kadar geri bıraktıkları buradan anlaşılıyor. Bir Atina Havalimanı kadar modern bir havalimanımız bile yokmuş.
Akparti hükûmetleri döneminde de İstanbul Havalimanı yapılmasın diye Gezi Parkı olayları ve diğer platformlarda çok çırpındılar
Ama Reis
Onların tamtamlarına pabuç bırakmadı.
Bırakmadı da ne oldu.
Bugün İstanbul Havalimanı bırakın Atina Havalimanını Avrupa’da kendisi ile yarışacak hava limanı yok ve her yıl rekor üstüne rekor kırıyor.
THY
Dünyada da 1 numara….
Emin Batur