Son iki yılda Ankara-Berlin ilişkilerinde yaşanan politik gerilim, iki ülke arasında ekonomik ve ticari alanda işbirliğini de olumsuz etkiledi, sekteye uğrattı.
Alman yönetimi, Türkiye’ye yönelik kredi ve hibe musluklarını kıstı, savunma ihaleleri durdu.
Alman halkına yönelik “keyfi olarak tutuklanabilirsiniz” uyarıları nedeniyle Alman turistlerin başka ülkeleri tercih etmesi, Hitler’in en yakın arkadaşlarından biri ve en sadık yandaşı, 1933 ilâ 1945 yılları arasında Halkı Aydınlatma ve Propaganda Bakanlığı yapmış Alman politikacı Dr. Paul Joseph Goebbels’i dahi kıskandıracak yöntemlerle sağlandı.
TÜRK İSTİHBARATININ ALMANYA’DAKİ TÜRKLER ÜZERİNDE ETKİ KURMAYA ÇALIŞTIĞI İDDİALARINI MEDYAYA TAŞIDI, GÖREVİNDEN OLDU...
Tüm bunlara rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Berlin’deki siyasi karar alıcılar tarafından “Zorlu ama aynı zamanda zorunlu muhatap” olarak nitelendirildi.
Erdoğan’ın Berlin’i ziyareti öncesinde Almanya’da aşırı sağla mücadelede yetersiz kalmakla suçlanan, 7 Kasım 1950’de kurulan Almanya’nın iç istihbarat servisi Anayasayı Koruma Teşkilatı (BfV) Başkanı Hans-Georg görevinden alındı.
Almanya’nın iç istihbarat servisi olan Anayasayı Koruma Teşkilatı (BfV) Başkanı Hans-Georg Maassen, Türk istihbarat birimlerinin, Almanya’daki Türkler üzerinde etki kurmaya çalıştığı, buna dönük “istihbarat faaliyetlerinde” bulunduğu yönündeki iddiaları Alman kamuoyunun gündemine taşıyan isimdi.
Alman istihbaratı; Türk istihbarat birimlerinin Türk azınlığa ya da Türk kökenli Alman vatandaşlarına yönelik nüfuz etme operasyonlarından endişesini zaman zaman kamuoyuyla paylaşıyor.
ALMANLAR'IN TAKINTISI SADECE İMAMLARA DEĞİL....
Alman iç istihbarat servisi özellikle geçtiğimiz yıl; Türkiye’nin Almanya’daki istihbarat faaliyetlerinde çarpıcı bir artış görüldüğünü açıklamıştı.
Almanlar, Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’ne bağlı imamların Ankara adına casusluk yaptığı iddiasını Ankara ile ilişkilerin gerginleştirilmesinde kendilerince iyi kullandı.
Alman istihbaratına göre Türk devleti artan oranda diasporadaki kurumlarını istihbarat alanında değerlendiriyor.
Almanlar sadece imamlara takıntılı değil.
Almanya’nın iç güvenlik ve istihbarat kurumu; AK Parti’ye yakınlığıyla bilinen Avrupalı Türk Demokratlar Birliği’nin (UETD) faaliyetlerini de izliyor.
Almanları rahatsız eden husus, Türk istihbarat birimlerinin Almanya’daki Türkleri kapsayan ve Milliyetçi gençleri hedef kitle belirleyen yeni bir oluşuma gitmesi.
Sonuçta bu organizasyon; Almanya cezaevlerine bile nüfuz edebildiği gibi Almanya - Türkiye arası finansal hareketliliği kontrol altında tutabiliyor.
Türk derneklerinin tamamının denetimi, faaliyetleri ile
PKK’nın Almanya’daki çalışmalarının bilgi havuzunda toplanması çok daha kolay.
Almanların, Türk istihbarat birimlerinden rahatsız olması boşuna değilmiş!
Nitekim, Berlin Emniyet Teşkilatı’nda çalışan ve Türk istihbaratı için casusluk yaptığı şüphesiyle, üst düzey bir polis memuru hakkında soruşturma başlatıldı.
Soruşturulan şahsın Berlin’de yaşayan muhalif Türkiye vatandaşlarının ikamet bilgilerini Türk istihbaratına ilettiği ileri sürülüyor.
Türk istihbaratının, Alman kamu görevlileri arasından bilgi kaynakları edinmeye çalıştığı belirtildi.
Sosyal Demokrat Partili (SPD) Berlin Eyaleti İçişleri Bakanı Andreas Geisel iddialardan haberdar olduğunu belirterek mevcut soruşturma nedeniyle detay veremeyeceğini söyledi.
Söz konusu polis memurunun yüksek rütbeli olduğu ve Türkiye Büyükelçiliği’ndeki bir kişiye bilgi aktardığı ileri sürülüyor.
Alman güvenlik makamları enformasyon verilen kişinin Türk istihbarat görevlisi olduğunu tahmin ediyor.
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
Twitter: @oc32oc39