Yılbaşıları özeldir!
Her millet ve çeşitli topluluklar için 365 gün 6 saatlik dilimin bitip, yeni bir 365 gün 6 saate başlamak kutlanmaya değer olarak görülmektedir…
Farklı din ve kültürlere göre “yeni yıl” başlangıcı olarak alınan tarihler değişiklik gösterse de bütün dünyayı en çok meşgul eden ve en çok gürültüsü koparılan “Miladi Yılbaşı” dönüşümleri, nedense her açıdan daha çok dikkat çekmekte.
Her sene sonunda muhasebeler, hesaplar, değerlendirmeler ve daha pek çok şey geçen bir yıl ve gelecek bir yıl üzerinden yapılmakta hep.
Kolay mı bu 365 güne neler sığdırdı aciz insanoğlu…
Ne zorluklar ne mücadeleler, ne mutlu-mutsuz anlar, ne üzüntüler ve sevinçler ile bitişler ve başlangıçlar bıraktı; ne doğumlar ne ölümler ne aşklar ne ayrılıklar ne hayal kırıklıkları ne öfkeler ve kıskançlıklar ile rüyalar ve hayaller bıraktı geçen bir yıl içine…
Ama o bırakılan ne varsa vazgeçmez hiç birinden insan!
Neden?
Fıtratı bunu gerektiriyor!..
İnsan beyni, karmaşık bir yapı.
Ortalama 1.250 ila 1.350 gramlık yağ, et, damar ama yüzde 78’i sudan oluşuyor.
Hal böyle iken vücûdumuzu kontrol eden hatta psikolojimizi oluşturan karaktere yön veren, günümüzü iyi veya kötü geçirmemize sebeb olan bu yağ, damar ve su kütlesi, unutmayı da çok güzel sağlıyor; ya da biraz eğitimle bize acı veren, üzüntü veren hatta depresyona girmemize sebeb olan olayları veya buna bağlı kişiler için de “ben silerim, sen yeter ki üzülme” de diyebiliyor!..
Bilim adamlarına göre böyle bir sistemi de var insan beyninin.
Kim ne kadar unutabiliyorsa artık!
Sonuç olarak çok şükür ki unutma yetisi de vermiş Allah..
Sene sonu, yani yeni bir yılın başı da geriye bakıp, neyi unutmak istiyorsa insan, topluca bir ayıklama ve silme işlemi için iyi bir değerlendirme, eleme fırsatı olabilir…
Ha ne kadar başarılı olursun - olmazsın ama o “silme” işlemi, cidden güzel ve gerekli bazı durumlarda..
Hele ki geçen son bir yılımız, küresel manada üç aşağı, beş yukarı aynı sıkıntıların değişik versiyonları şeklinde vuku bulduğu için, bu yaşananları da unutmak elzem…
Bu günlerimize musallat olan şu musibetin ötesindeki asıl mesele, her birimizin kendi iç dünyamızda ve çevremizdekilerle yaşadıklarımız; neleri kaybedip neler kazandığımız, oraya bakmalı gerçekte.
Umut her zaman canlı ve diri tutulmalı tabii ki…
Eskide kalan ve unutulmak istenen ne varsa, unutamasak bile iyi bir nefs muhasebesi ile onları bir kenara koymayı da bilmemiz gerek.
Hayat pişmanlıkla, keşkelerle geçmiş olsa bile her zaman sonuna kadar açık tutulmuş bir kapı da var Rabbimiz katında.
Allah’ın tüm kullarına lütfu olan ve geriye bakıldığında hatalarına, kusurlarına, yaşadıklarına karşı yenilenmesini sağlayan o kapı, tevbe kapısıdır.
Tevbe ederek yenilenen insanı, eskide kalan ve umuda götüren yeni bir yılın gelmesinden çok, umudu ve yaşadıklarına dair elinde kalanlardır.
Yeni yıl, yaşadığımız kötü anıları silip, yeni ve güzel anılara yer açma yılı olsun hepimize…
Yaşadığımız kaos ve belirsizlik kaybolsun, zihni ve vücudu sağlıklı mutlu bireyler olarak kalan ömrümüzü tamamlayalım; çünkü yaş kıstası, ortalamada ne kadar uzamış olsa da sağlıklı ve tam kapasite ile hayatımızı sürdürmek zorlaşmış olsa da kendine bakmak ve kalan günlerimizi maksimum derecede iyi hal ile geçirmek yine de kendi elimizde…
Kayıplar için hayıflanmak ve her yıl yeni kapılar açılacak diye beklemek yerine, elimizde olanın değerini, önemini bilelim ve değerlerimizi asla kaybetmeyelim..
2021 yılı, umutların yeşerdiği, güzel günlerin geldiği, şerlerin hayırlara tevdi olduğu bir yıl olsun…
Saygılarla…
.
Mine Tuna, dikGAZETE.com
Ayse Ilknur Sengul 4 yıl önce
Müşerref 4 yıl önce
Mesut mutlu 4 yıl önce