USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Yerel Seçimlerin Anatomisi

08-04-2019

Demokrasilerin olmazsa olmaz şartlarının başında özgür ve adil bir ortamda gerçekleşen seçimler gelmektedir. Güçlü bir sivil toplum, bağımsız basın, hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı, din ve vicdan hürriyeti gibi ilkelerin güvence altına alınması demokratik toplumlarda mümkündür. Bu ilkelerin oluşumunu sağlayacak ve nihayet, buna bağlı olarak demokratik değerlerin toplum ve devlet mekanizmasında kökleşmesini de ancak özgür ve adil bir ortamda gerçekleşen seçimler ile iş başına gelen ve demokratik yönetimi içselleştirmiş politikacılar başarabilirler.

31 Mart yerel seçimlerini geride bıraktığımız şu günlerde, seçim sürecinde yaşananların analizi, Türk toplumunun sosyolojisi ve siyasal-kültürel haritası bağlamında kritik ipuçları sunması açısından önem arz etmekte.

Her şeyden önce, herkesin malumu olduğu üzere, yerel seçim sonuçlarının ortaya koyduğu gerçekler, önümüzdeki dönemde siyaseti  söylem ve aktörler bağlamında da etkilemekle kalmayıp, ciddi anlamda dönüştürecektir de.

Seçim kampanyaları sürecinde gerek görsel, gerekse yazılı basında muhalefet partilerinin aday tanıtımlarının, iktidar partisine kıyasla çok zayıf olduğu biliniyor. Millet İttifakı’nın Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olarak seçilen Mansur Yavaş hakkındaki vahim iddialar dışında, Millet İttifakı’nın diğer adaylarının kampanya süreçleri, basında pek yer bul(a)madı. Bu bağlamda, “seçim yarışının propaganda süreci, eşitlik içinde gerçekleşti” diyemeyiz. Buna rağmen İzmir’de CHP’nin galip gelmesi beklenen bir gelişmeydi; ancak Mansur Yavaş’ın zaferi, birçok siyasetçinin yanında Ankara kulislerini yakından takip eden gazeteciler açısından da sürpriz oldu.

Öte yandan, İstanbul’da Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı adayları arasında geçen kıran kırana rekabet, AK Parti adına olduğu kadar CHP açısından da oldukça şaşırtıcı; bunun sebeplerini de en iyi, partinin içinden isimler bilebilir. Fakat şu bir gerçek olarak önümüzde duruyor ki İstanbul, seçmen kitlesi olarak sert bir kutupsallaşma yaşadı: “AK Parti ve Anti-AK Parti cephesi” olarak okuyorum ben bu polarizasyonu. 

Kimilerine göre, seçim sonuçlarında artık seçmen tanımı “sağcı-solcu” olmaktan ziyade “vatansever-hain” olarak değişti. Bu ise demokratik olgunluğa yakışmayan ve oldukça ötekileştirici bir söylem.

31 Mart sonrası, Güneydoğu’daki HDP oylarının yön değiştirmesi ve Şırnak’ın AK Parti tarafından kazanılması ise Cumhur İttifakı adına başlı başına bir başarı. Kürt halkı, seçim sonuçlarıyla PKK terörü arasına barikat koymuş oldu. Millet İttifakı’nın aktörlerinden olan İYİ Parti ise “seçimlerin  en büyük yenileni” olarak gösterilebilir; zira İYİ Parti hiçbir belediyeyi kazanamadı. Buna ek olarak, oyları bölmesi bakımından İYİ Parti, kendi amacına az da olsa hizmet etmiş oldu.

Yerel seçimlerin bence en önemli kazananı, -resmi sonuçlar anormal bir şekilde hala belli olmasa da- CHP adayı Ekrem İmamoğlu’dur. Seçim yarışı sırasında sanki bir ilçe belediye başkanı adayı imişçesine gündemde olmasına rağmen, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı kazanmış; ancak AK Parti’nin iddiasına göre ise birkaç bin oy ile kaybetmiştir. Basında, reklam afişlerinde yer bulmamasına rağmen Binali Yıldırım gibi bir isim karşısında aldığı oy oranı, aslında iktidar partisinde seçmen kitlesi anlamında ciddi çözülmeler olduğunu da gün yüzüne çıkarmıştır. Bir siyasal partiyi güçlü kılan en önemli etken de seçmen tabanı değil midir zaten!

Yerel Seçimler sonrası, “Bu bir demokrasi şölenidir” söylemi de bana göre “terane” olarak kaldı; zira gelecek “Genel Seçimler” için de önemli ipuçları sunan İstanbul sonuçlarında kazananın kim olduğuna dair her iki kampın uzlaşması, seçimlerin üstünden 1 hafta geçmesine rağmen halen mevcut değil; bu ise her iki taraf için de seçim-sandık güvenliğinin ötesinde sonuçların kesinleşmesine giden süreç açısından şaibe yaratıyor maalesef. 

Yine de umuttan vazgeçmek olmaz; çünkü gerçekler önce umut edilerek yaşanır. 

Umuyorum ki 2023’e, ekonomi ve siyasal kültür bağlamında yapısal sorunlarını büyük oranda çözmüş kudretli bir Türkiye olarak “Merhaba” diyeceğiz.

.

Dr. Begüm Burak, dikGAZETE.com

Twitter'da bizi takip edin: @begumburak1984 , @dikgazete

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?