Matbuat alemi..
Sağ cenahta takılanında da, solculuk filmi çevireninde de durum ayni..
Hatta eskileri koyun bir kenara, yeniler daha da berbat..
Biraz daha eşeleyelim..
Bu sektörde hemşehricilik adeta kavmiyetçilik kadar sıkıntılı bir şey..
Sonra?..
Bir anda gazetelerde arz-ı endam et, birkaç yazın da çıktıysa artık değmeyin keyfine, pozundan yanına yaklaşamazsınız..
Pozu da geçtik, “ben neymişim be abi” deyip megaloman olur, çıkar..
Evet değerli dostlar;
Geçmişte durum farklıydı..
O devirlerde çok kaliteli kalemlere şahit olduk.. Fikren ve siyaseten ayni yolun yolcusu olmadığımız pek çok kişilerin de yazılarını dikkatle okurduk, mekanlarında da bulunurduk..
O zaman da olumsuz figürler, ayarsız tipler vardı, ama azınlıktaydı..
Birbirleriyle tenakuz içinde olan yazıların müellifleri fikri karşıtlıklarını birbirlerine sunarlarken bile nezaketi elden bırakmazlardı..
Şimdi bakıyorum, işin cılkı çıkmış..
Vefa yok!..
Selam yok!..
Sevgi yok!..
Hatır yok..
Gönül yok!..
Üstüne üstlük; muhbirlik var..
Yalancılık var..
Medyanın yöneticilik kısmında da durum farklı değil..
Demek ki tezgah güzel işliyor..
Sahiplenme de iyi..
Pastayı kaptırmama ise daha da alâ..
Onlarda da durum farklı değil.
Onlar da kendi sahalarında ayni şekilde paslaşıyorlar..
Kafalarına takmışlar bir ilericilik safsatası, bir ulusalcılık hikayesi habire bağırıp çağırıyorlar..
Kendilerini ne hikmetse bu aziz milletin fevkinde görüyorlar..
Karasalından uydusuna kadar yayın yapan kaç tane televizyon varsa programlara çıkanlar üç aşağı beş yukarı ayni kişiler..
Kadın olsun, erkek olsun, sanırsınız ki Türkiye’de bunlardan başka insan yok!..
Öylelerine şahit oluyorum ki, konuşurken bir cümleyi belki yüz kere döndürüp renkli ifadelerle cafcaflı yabancı terimlerle millete yutturmaya çalışırlar..
Ayrıca;
Bir mecliste aralarında bulunsanız küçümserler, tepeden bakarlar..
Yetmedi, kulis yaparlar..
Daha daha, triplere girerler..
Tabii zaman zaman meslek icabı böyle tiplerle karşıya gelsem de böyle pozlar bana sökmez..
İplemem çünkü..
Sami Özey, dikGAZETE.com