Donald Trump, başkanlık seçimlerinde İran ile yapılan nükleer anlaşmayı tamamen feshetmenin ABD’nin çıkarına olduğunu savunuyordu.
ABD Başkanı olduktan sonra açıkladığı kabinenin tamamının onayını taşıdığını belirttiği, ülkesinin ulusal güvenlik strateji belgesinde İran’a uygulanan yaptırımlardan bahsetmişti.
Trump, “İran Devrim Muhafızları, terörizmi destekliyordu ve biz onlara yaptırım uyguladık” ifadelerini kullanmış, İran’ı ‘terör destekçisi’ olarak nitelendirmişti.
Trump hükümetinin İran’ın gelir kaynaklarını baskı altında tutma amacının sürdüğü ancak petrol fiyatlarının yükselmesini engellemek için bazı ülkelere ayrıcalık tanıyacağı belirginleşti.
ABD nezdindeki bu ayrıcalıklı ülkeler İran’dan petrol ithal etmeye devam edebilecek.
ABD Başkanı Donald Trump’ın Mayıs ayında İran nükleeranlaşmasından çekilme kararının ardından Tahran’a yönelik yaptırımların ikinci dilimi 4 Kasım Pazar günü devreye girecek.
İran istisnasına Türkiye’nin de tabi olduğuna dair haberleri Türkyetkililer doğrulamamıştı.
Ancak bu konu ile ilgili resmi açıklama yapılmadan bir kaç gün önce Amerika’nın ulusal güvenlik danışmanı John Bolton, İran’laenerji alanında ticareti sıfıra hemen indiremeyeceğini anladığını belirtti.
John Bolton, Hamilton Society adlı düşünce kuruluşunda İran’laticaret yapan ülkelerin dolaylı yaptırımlardan etkilenmesi olasılığını değerlendirdi.
Amerika’nın ulusal güvenlik danışmanı John Bolton, İran’ındoğalgaz ve petrol ihracatını hedef alan yaptırımların, Tahran’ı sıkıştırmasını istediğini ancak diğer yandan Amerika’nınmüttefiklerine de zarar vermek istemediğini söyledi.
Bu müttefiklerden birisi de Türkiye.
Aralarındaki sürtüşmelere, anlaşmazlıklara hatta lokal çatışmalara rağmen ABD, Türkiye’nin vazgeçilmeyecek bir müttefikolduğunu test etti.
Dolayısıyla ABD bu hamlesiyle Ankara üzerinden Tahran’a uzanan koridorun kapısını açık tutmaya çalışmaktadır.
ABD ile İran arasındaki üst düzey ikili görüşmelerin askıya alınması, İran ve ABD’nin karşılıklı olarak büyükelçiliklerinin bulunmaması ABD’yi böylesi bir arayışa yöneltmiştir.
Aslında ABD, İran’a coğrafi olarak yakın olan bazı ülkelerin İran’laenerji alanında ticareti sıfıra hemen indiremeyeceği gerçekliğinden hareketle, İran’a yaptırımlarda aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 8 ülkeye muafiyet tanınmasının bir başka sebebi de İran’a düzenlenecek muhtemel askeri operasyonların muafiyet tanınan ülkelerce gösterilmesi olabilecek tepkilerin en aza indirgenmesi hedeflenmiştir.
ABD İSTİHBARAT ANALİZLERİNE GÖRE, TÜRKİYE, İRAN'A KARŞI OPERASYONU DESTEKLEMEZSE...
ABD istihbarat raporlarında Ankara Tahran ilişkileri mercek altına alınmış ve İran’la 400 yıla yakın süredir değişmeyen 560 km’lik birsınırı paylaşan Türkiye’nin önemli bir komşusu olduğu sonucuna varılmıştır.
İran ve Türkiye arasında sınır güvenliği, terör ve örgütlü suçlarla mücadele alanlarında işbirliğinin mevcutiyeti belirlenmiştir.
Yine ABD istihbarat servislerinin analizlerinde, Türkiye’nin tarafsızlık adına operasyonu desteklemediğinde İran için neleri yapabileceğini maddeler halinde şu şekilde tespit etmişlerdir;
1- Türkiye, ABD’nin İran operasyonuna destek vermemesi durumunda, öncelikle ülke içinde ABD istihbaratına angaje,sözde Şia karşıtı, Ehli Sünnet grupların hareket kabiliyetlerini azaltır, kontrol altında tutar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dinin güncellenmesi çıkışı bu yönde atılan bir adım olabilir.
2- ABD’nin İran’a yönelik ambargoyu; özellikle gıda ve sağlıkmalzemeleri temininde, uluslararası hukuk elverdiğince delmeye çalışır.
3- Türkiye ile irtibatlı etnik ve dini grupların İran rejimi aleyhtarı eylemlere girmesini engeller.
Özellikle Güney Azerbaycan Türklüğü ve Sünni Türkler üzerinden bunu gerçekleştirir.
4- Sınır denetimini gevşek tutar, giriş ve çıkışlarda kontrolde ABD’nin istediği gibi davranmaz.
5- Hava sahasını İran uçaklarına kapatmaz.
İRAN... TÜRKİYE... ABD...
Yine ABD ulusal güvenlik uzmanlarının raporlarında yer alan bilgilerde Türkiye’ye gelen İranlı turist sayısının 2016 itibarıyla 1.65 milyon olduğu, Türkiye’nin başlıca ihraç ürünlerinin altın, çelik profil, lif levha ve otomotiv yan sanayi ürünlerini kapsadığı, başlıca ithalatının ise petrol ve petrol ürünleri, doğalgaz ağırlıklı olduğu özellikle belirtilmiştir.
İran’da etnik yapı masaya yatırılmıştır.
Resmî dil Farsça kabul edilmesine rağmen İran’daki Türk nüfusu 31-35 milyon civarındadır.
Anadili Türkçe olanların genel nüfusa oran ise yüzde 43’tür.
Türkiye, bölgede güvenlik ve istikrarın temeli, medeniyetler arası bir köprü ve enerji koridorlarının geçtiği bir güzergâh olarak jeopolitik değerini her geçen gün artırıyor.
Türkiye, Tahran tarafından Batı ile hareket eden bir düşman gibi görülebilir.
Türkiye, NATO üyesi olmasına rağmen İran’ın dünyaya açılan kapısı da.
İran ile ilişkileri geliştirirken dikkat edilmesi gereken şey, ABD’yi çok fazla rahatsız etmeyecek noktaların dikkate alınmasıdır.
ÇİN, HİNDİSTAN, TÜRKİYE VE IRAK, AFGANİSTAN...
Nitekim Trump yönetimi İran’a yönelik yaptırımlar konusunda İran’la ticaret yapan bazı ülkelerin dolaylı yaptırımlardan muaf tutulma talebini değerlendirdi.
Çin, Hindistan ve Türkiye bu ülkeler arasında yer alıyor.
Irak ve Afganistan da İran’dan aldığı petrole bağımlı durumda.
Amerika, bugüne kadar İran’a yönelik baskı stratejisini kullanarak Tahran’ın petrol ihracatını ayda 2,7 milyon varilden 1,6 milyon varile düşürmüş durumda.
Yaptırımlardan muaf olan ülkeler, İran’la enerji ticaretinde alacakları petrol için ödemeyi, yerel para biriminde üçüncü taraflara bırakılan emanet hesaplara yapmak zorunda.
Bu da İran’ın bu parayı doğrudan değil de yaptırım kapsamında olmayan gıda ve ilaç gibi tüketim malları için kullanabileceği anlamına geliyor.
ABD, Türkiye’yi İran’a yönelik ambargodan muaf tuttuğuna göre, karşılıklı anlaşma ve tavizlerden söz edilebilir.
Suriye, Irak ve Suudi Arabistan’daki gelişmelere dikkat!
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
Twitter: @oc32oc32