Herman Melville (1819-1891) Amerikan edebiyatında, önce değeri bilinmeyip ölümünden sonra baştacı edilen meşhur “Moby-Dick" yazarıdır.
Türk okuru, Melville’i, Sabahattin Eyüboğlu ile Mina Urgan'ın “Moby-Dick” çevirisinden tanıyor.
Melville, 1856 yılının Aralık ayında İstanbul'a gelmiş, Kapalıçarşı’dan Büyükdere’ye, Beyoğlu’ndan Üsküdar’a köşe - bucak epey dolaşmış. Ve en önemlisi gördüklerini, duyduklarını sıcağı sıcağına günlüğüne geçirmiştir.
Melville'in bu yanı Türkiye'de pek bilinmemektedir ki okurlarımıza yansıtmak istedim.
-İstanbul, 1856'dan bir gravur-
Melville, bir gemiye atlayıp, İstanbul'a geldiğinde 37 yaşındadır.
12 Aralık Cuma günü Haliç'e demir atıp, Tophane’ye kayıkla geçerek doğruca bir kılavuz tutup, Pera'daki Hotel du Globe’a gider.
Sabahına kahvaltısını yaparaktan Ayasofya’yı gezer ki mamafih Cami duvarından kopmuş mozaik parçalarını satarlar kendisine, Kapalıçarşı’ya inerler kılavuzla; taş kemerlerle kaplı üstü.
Tüccarlar Gürcü, Ermeni, Rum, Yahudi ve Türk şaşkına dönüyorlar. Oradan Haliç’e iner ki ne görsün; Sultan'ın gemileri renk renk donanmış bir başka hülya; çok hoşlanır bu görsellerden.
Sabahleyin saat 8.30’da Boğaziçi’nden Büyükdere’ye gitmek için yola koyulan Melville, o ne güzellik bir sanat, bir doğa şöleni, boğazı ve yarımadayı seyrettikçe coşar ve düşünür ki; “Çarların, Sultan'ın başkentine göz dikmeleri boşuna değilmiş demek. Kürküne bürünmüş Rus'un buralar için, iç geçirmesi boşuna değilmiş.”
Akşam yemeğinde Fransız Ataşesi, İstanbul’un nüfusunun 1,500,000 dolayında olduğunu söyler kendisine.
Ve İstanbul’dan ayrılış; 18 Aralık sabahleyin kayıkla Üsküdar’a geçerek, saat dörtte buharlı Acadia gemisiyle İzmir üzerinden İskenderiye’ye doğru yola çıkarlar.
.
Volkan Yaşar Berber, dikGAZETE.com
-Araştırmacı Yazar-Tarihçi-