"Varşova" mahreçli yazısında Emin Pazarcı, “NATO’nun perde gerisi”ne dikkat çekerken, NATO'ya karşı kurulan pakta adını veren bir şehirde yapılan zirveye, zirvede terör konusunda alınan karara ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Türkiye olarak bu konudaki rahatlığının arkasında yatan sebebe dikkat çekerken şunları kaydediyor. İşte yazısı
:
Yıl 1955…
4 Nisan 1949’da oluşturulan bir savunma örgütlenmesi olan NATO’ya karşı Sovyetler Birliği’nin öncülüğünde “Varşova Paktı” kuruldu. Rusya’nın yanı sıra, Polonya, Bulgaristan, Çekoslovakya, Doğu Almanya, Romanya ve Arnavutluk da bu paktın üyeleri arasında yer aldı.
Yıl 1991…
Sovyetler Birliği çöktü. Şimdi, düne kadar Varşova Paktı’nda yer alan Rusya dışındaki bu ülkelerin tamamı NATO üyesi.
En önemlisi de Rusya’nın NATO’ya yeniden kafa tuttuğu bir dönemde NATO Zirvesi Varşova’da yapılıyor.
Geçmişte NATO’ya karşı kurulan pakta adını veren bir şehirde NATO Zirvesi’nin toplanmasında Rusya’ya karşı oldukça anlamlı bir mesaj var.
RUSYA’NIN GENİŞLEYEN ETKİSİNE NATO CEVAP VEREMEDİ...
Rusya’nın genişleyen etkisi Gürcistan’la başladı. NATO buna cevap veremedi.
Ardından, Moskova’nın Ukrayna Operasyonu geldi. Ruslar, Kırım’ı ilhak etti. NATO yine bir şey yapamadı.
Ruslar, bugün de Suriye’de oldukça etkili. Zaman zaman NATO ile aynı hedeflere yöneliyor, zaman zaman da Suriye’de NATO’nun desteklediği unsuları vurabiliyor.
NATO bundan rahatsız ve çözüm arıyor.
Çünkü, geçen zaman gösterdi ki, NATO’nun Rusya üzerinde caydırıcı etkisi kalmamış durumda.
***
Obama’dan Hollande’a, Merkel’den Cameron’a kadar dünyanın önemli ülkelerinin liderleri Vaşova’daydı.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’LA BİRLİKTE, 28 ÜYE ÜLKEDEN 70’E YAKIN ÜST DÜZEY YÖNETİCİ...
Biz de Cumhurbaşkanımız Erdoğan’la temsil edildik. Zirveye, 28 NATO üyesi ülkenin devlet ve hükümet başkanlarının yanı sıra, teşkilatın işbirliği yaptığı 25 “partner ülkeden” 70 yakın üst düzey yönetici katıldı.
ZİRVEDE İKİ ÖNEMLİ KONU BAŞLIĞI…
Zirve, iki önemli konu başlığı etrafında geçti:
- Rusya’nın etki alanını sürekli olarak genişletmesinin önüne geçmek.
- Terörle mücadele.
Tabii, önemli olan karar almaktan çok, bu kararları etkili bir şekilde alanda uygulayabilmek.
Mesela NATO 2004’teki İstanbul Zirvesi’nden bu yana kararlar alıyor.
Hep “teröre karşı etkin istihbarat paylaşımının” altı çiziliyor. Ancak, alınan bu karar, alanda etkili bir biçimde uygulamaya sokulamıyor.
Belki, Türkiye’nin İsrail’le yakınlaşması, bu konudaki zafiyeti giderecek.
İsrail’in, Ortadoğu’daki kuvvetli istihbaratı, NATO’ya etkin bir şekilde aktarılabilecek. Böylece, özellikle DAEŞ’le mücadelede önemli bir avantaj elde edilebilecek.
Bildiğiniz gibi, Türkiye, İsrail’in NATO’da ofis açmasını sürekli olarak veto ediyordu. Şimdi o veto kalkmış durumda.
NATO, İsrail’le direk istihbarat paylaşımı yapabilecek.
***
Bizim için en önemli konu, NATO’nun terörle mücadelesi. Ancak, NATO bu güne kadar bir terör tanımı da yapabilmiş değil.
Standartsızlık ya da çifte standart devam edip gidiyor…
ABD bir tarafa çekiyor. Fransa ve Almanya gibi ülkeler farklı bir politika uyguluyor. İngiltere’nin öncelikleri farklı. Bizim hassas olduğumuz noktalar çok başka. Ayrıca, Türkiye deyip de geçmeyin.
Türkiye, NATO içinde en etkili üç ülkeden biri. ABD ve İngiltere ile birlikte aynı potada yer alıyoruz.
Bazı alanlarda ikinci, bazılarında üçüncüyüz. Mesela kara gücünde ikinci sıradayız. Savunma sanayinde yaptığımız sıçrama devam ederse, zamanla daha yukarılara çıkacak gibiyiz. Çünkü, uzun süredir NATO içinde kendi ihtiyaçlarını üreten ender ülkeler arasındayız.
ERDOĞAN’IN DEDİĞİ GİBİ BATI, TERÖRE ŞAŞI BAKIYOR...
Evet, terörle mücadele önemli!..
Ancak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sık sık dile getirip, altını çizdiği gibi, batı teröre genellikle şaşı bakıyor.
NATO, biraz da yüzden açık, net ve sınırları belirlenmiş bir terör tanımı yapmıyor, yapamıyor.
Çünkü, böyle bir tanım ABD’yi Ortadoğu’da, İngiltere ve Fransa gibi ülkeleri de Afrika’da zora sokacak. Rahat hareket edebilme imkanlarını ellerinden alacak. Çünkü, tamamı “terörü bir başka terör örgütü ile temizleme” çabası içinde.
TERÖRLE MÜCADELE KONUSUNDA, EN RAHAT VE SAMİMİ OLAN BİZİZ...
Kim ne derse, desin… Algı operasyonları bir yana, terörle mücadele konusunda en rahat ve samimi olan biziz.
Biz, DAEŞ’le de mücadele ediyoruz, PKK ve onun uzantısı olan PYD ile de.
Bu yüzden terör örgütlerinin tamamının hedefinde olan bir ülkeyiz.
El Kaide’ye ilişkin de bir rezervimiz yok, Boko Haram ve El Şebap gibi terör örgütleri konusunda da. Çünkü, biz tecrübelerle biliyoruz ki, terörü terörle temizlemek mümkün değil.
İşte, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın NATO Zirvesi'nde verdiği net mesajların altında da bu rahatlık yatıyor!
Emin Pazarcı, AKŞAM -10 Temmuz 2016, Pazar-
Yazıda, bazı yerlerdeki siyahlaştırma ile olan vurgulamalar, ve ARABAŞLIKLARIN tamamı ile yazıyı rahat okutma amaçlı bazı paragraf açmalar bize aittir.
dikGAZETE.com