"Türkiye, uzaklardaki vefalı dostu Arakan’ı tam bir asır sonra hatırladı" başlığı ile resim ve belgelerle beslediği yazısında Murat Bardakçı, daha ziyade "kemalist ağızlar"dan dökülen "Ne işimiz var Arakan'da..." tarzı söylemlere tokat gibi bir cevap indirdi...
İşte, Mustafa Kemal'in ölümünde yas ilan ederek dükkanları kapatan, yoksulluk içinde olmasına rağmen Erzincan depreminde kıt-kanaat topladığı yardımı gönderen, bütün bu dostane tutumlar karşılığında ise "İnönü Türkiyesi"nden yüz bulamayan, kendileri için dev bir sorun olarak önlerindeki Budist zulmünün dünyaya duyurulması isteğine bile gözlerini kapayan o günün Türkiye'sine dair belgeler de göstererek diyeceğini bir güzel izah eden Bardakçı, gene bir Budist katliamı ile gündeme gelen Arakanlı Müslümanlara karşı neden gözlerin kapatılamayacağına ışık tuttu.
"Türkiye, çok uzaklardaki bu vefalı dostunun isteğini şimdi neredeyse bir asırlık gecikmeden sonra başlattığı diplomatik atak ile yerine getiriyor."
İşte yazısı
:
Cumhurbaşkanlığı Arşivi’ndeki belgeler, Arakan Müslümanları’nın İstiklâl Savaşı’ndan galip çıkmamızı heyecan içerisinde kutladıklarını, Mustafa Kemal’in ölümü üzerine yas ilân ettiklerini, 1939’daki Erzincan depreminden sonra çektikleri sıkıntılara rağmen para toplayıp gönderdiklerini ve tek taleplerinin “Uğradıkları Budist zulmünü dünyaya duyurmamız” olduğunu gösteriyor. Türkiye, uzaklardaki bu vefalı dostunun isteğini asırlık bir gecikmeden sonra başlattığı diplomatik çabalar ile şimdi yerine getiriyor.
GEÇEN hafta Ankara’daki Cumhurbaşkanlığı Arşivi’nden bahsetmiş, burada bulunan Nâzım Hikmet ile alâkalı belgelerden bazılarını yayınlamış ve sözünü ettiğim arşivin ne kadar önemli olduğunu yazmıştım.
Bu hafta, aynı arşivde bulunan Arakan belgelerinden bazılarını yayınlıyorum...
Arakan Müslümanları’nın Mustafa Kemal’e gönderdikleri mektuplardan biri: Mustafa Kemal’in hangi şehirde olduğunu bilmedikleri için adreste “Ankara ve İstanbul” diye yazıyorlar.
TEBRİK EDİP RESMİNİ İSTEDİLER
Başında Türkiye’nin en tecrübeli arşivcilerinden olan dostum Muhammed Safi’nin bulunduğu ve özel izinle girilebilen bu arşivde Arakan Müslümanları hakkında da çok sayıda belge bulunuyor.
Bu belgeler, “Rohingyalılar” da denen ve 1912’deki Balkan Savaşı’ndan bu yana Türkiye ile yakınlaşmaya çalışan Arakan halkının Türkiye’nin 1918 sonrasında uğradığı felâketleri ve sonradan kazandığı başarıları yakından takip ettiklerini, hattâ güçleri nisbetinde maddî yardım gönderdiklerini gösteriyor.
Belgelerden görüldüğüne göre Türkiye’nin Kurtuluş Savaşı’nı kazanıp bağımsızlığını elde etmesi ve ardından Cumhuriyet’in ilânı, Arakanlılar için umut olmuştu.
Arakanlı liderler, Mustafa Kemal’e çeşitli vesilelerle mektuplar göndererek tebriklerini ifade ettiler, kendilerinin de unutulmamasını istediler ve Müslümanlar için yapılan yayınlarda kullanmak üzere fotoğraflarını talep ettiler.
Atatürk’ün ölümünün ardından Arakan Müslüman Cemaati adına İsmet İnönü’ye gönderilen başsağlığı mektubu. Mektupta, Arakan’da dükkânların kapatılıp dualar edildiği de yazılmış.
DEPREME 1700 İNGİLİZ LİRASI
Mustafa Kemal’in ölümünün haber alınması üzerine Arakan’da yas ilân edildi.
Müslümanlar dükkânlarını kapattılar, camilerde dualar edildi ve yeni Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye Türkiye’nin geleceği hakkında iyi temennilerinin yazılı olduğu telgraflar gönderildi.
Arakanlılar son derece fakir olmalarına rağmen Erzincan’da 1939’da meydana gelen büyük depreme de kayıtsız kalmadılar ve aralarında topladıkları 1700 İngiliz Poundu ile Kalküta Müslümanları’nın 1100 poundluk yardımını 1940 başında Rangun Yardım Cemiyeti vasıtası ile Ankara’ya yolladılar.
Arakan’dan gelen bu tebrik ve taziye mektupları ile yardımlara Ankara sadece kuru ve resmî bir dille kaleme alınmış teşekkür cevapları yazdı ama yazılanlarda Rohingya Müslümanları’nın derdlerine devâ olacak tek bir satır yoktu.
Cumhurbaşkanlığı’nın, Arakan’ın fakir halkının 1939’daki Erzincan depreminden sonra gönderdiği 1700 İngiliz Lirası ile ilgili bir yazısı.
TEK BİR İSTEKLERİ VARDI
Rohingya’nın Müslüman halkı bize karşı böyle bir samimî muhabbet gösterirken tek bir talepte bulundu ve “Uğradıkları Budist zulmünü dünyaya duyurmamızı” istedi...
Aşağıdaki kutuda Arakan’dan 1991’de zamanın Cumhurbaşkanı Turgut Özal’a gönderilen ve Rohingya’da bugün yaşanan dramın geçmişinin daha öncelere dayandığını gösteren ve Türkiye’nin desteğini talep eden bir mektup yeralıyor.
Türkiye, çok uzaklardaki bu vefalı dostunun isteğini şimdi neredeyse bir asırlık gecikmeden sonra başlattığı diplomatik atak ile yerine getiriyor.
Myanmar’ın eski başkenti Rangun’da 19. yüzyılın sonlarında bir Budist tapınağı
ARAKANLILAR BUGÜNKÜ FACİALARI 1991’DE DUYURUP ÖZAL’DAN YARDIM İSTEMİŞLERDİ
ARAKAN Müslümanları adına Rohingya Dayanışma Örgütü Başkanı Dr. Muhammed Yunus, 26 Kasım 1991’de zamanın Cumhurbaşkanı Turgut Özal’a bir mektup göndermiş ve konunun Dakar’da o günlerde yapılacak olan İslam Konferansı Zirvesi’nin gündemine getirilmesi için Özal’ın desteğini istemişti.
BUDİST AJANLARIN İŞLERİ
Şimdi Ankara’da, Cumhurbaşkanlığı Arşivi’nde bulunan bir mektup Arakan’da bugün yaşananların geçmişinin seneler öncesine dayanan bir “Budistleştirme” politikasının devamı olduğunu ve kesintisiz şekilde uygulanan bu politikanın başarıya ulaşması için Rangun yönetiminin soykırım yapmaktan bile kaçınmadığını gösteriyordu.
Mektupta, bölgenin Budistleştirilmesi için yönetimin Budist ajanların masum Müslümanlar’a karşı yaptıkları her türlü zulme müsamaha gösterdiği ve 1978’deki “Ejderha Kralı” Operasyonu sonrasında 800 bin Arakanlı Müslüman’ın evlerini terkederek Bangladeş’e göçetmek zorunda bırakıldıkları da anlatılıyordu.
Rohingya Dayanışma Örgütü’nün yayınladığı ve Özal’a gönderilen mektuba da ilâve edilen bir bildiride, 1784’te Burmalılar’ın işgaline uğrayan Arakan’ın 1824’te de İngilizler tarafından işgal edildiği ve İngilizler’in 1848’de ayrılmalarının ardından Arakan’daki Müslüman halkın organize bir soykırıma tabi tutuldukları söyleniyor, yaşanan facialar ayrıntıları ile anlatılıyor ve maddeler halinde sıralanan hadiseler bölgede bugün meydana gelenlerin yeni değil, geçmişi yıllar öncesine dayanan bir politikanın devamı olduğunu gösteriyordu.
Aşağıda, Rohingya Dayanışma Örgütü Başkanı Dr. Muhammed Yunus’un Turgut Özal’a gönderdiği mektubunun bazı bölümlerini naklediyorum:
“...Burma’daki Müslüman azınlığın sorunu basit bir ‘çoğunluğun azınlığa karşı uyguladığı ayrımcılık’ değildir.
Bu, Burmalı yabancı işgal kuvvetleri tarafından ‘Rohingya’ olarak bilinen bir Müslüman topluluğun tümünün kendi vatanı olan Arakan’da soykırıma maruz bırakılması, yok edilmesi ve ortadan kaldırılması sorunudur.
SOYKIRIMIN TARİHÇESİ
Rohingya Müslümanları, Burma’nın bugünkü batı ili olan ve üç yüzyıldan fazla bir süre boyunca bağımsız bir Müslüman Sultanlığı olan Arakan Eyaleti’nin toplam nüfusunun yüzde yetmişten fazlasını oluşturmaktadır.
Burmalılar 1784’te burayı işgal ettiğinde Müslümanlar bağımsızlıklarını kaybettiler.
Arakan’ı daha sonra 1824’te İngilizler işgal etti ve bir yüzyıldan uzun bir süre yönetti.
1948’de ayrıldıklarında Arakan’ı esasen o toprakların vârisi olan Rohingya Müslümanları’na değil, Burmalılar’a bıraktılar. O tarihten buyana, Arakan’daki Müslümanlar iktidardaki Burmalılar’ın plânlı bir şekilde yürüttükleri terör ve soykırım eylemlerine maruz kalmaktadırlar.
Askerî yönetimin Arakan’da Müslümanlar’a karşı işlediği suçlardan bazıları şunlardır:
1. Rohingyalılar etnik bir topluluk ve Burma vatandaşı olarak tanınmamakta, Bengalli kabul edilmektedirler.
2. Rohingya Müslümanları’nın ülkenin bir yerinden başka bir yerine gitmesi yasaktır. Hiçbir Rohingyalı başkent Rangun’a veya ülkenin başka bir yerine gidemez.
3. Devlette çalışanlar işten atılmıştır.
4. Müslümanlar devlette işe alınmazlar.
5. Hem kadın hem erkek Müslümanlar zorla çalıştırılmaktadır.
6. Rohingyalılar güvenlik güçleri ve bazı toplumsal unsurlar tarafından keyfi tutuklama, fiziki işkence ve öldürmeye varan muameleye maruz bırakılmaktadır. Arakan’da çeşitli cezaevlerinde 2000 kadar Rohingyalı tutulmaktadır.
7. Arakan’da en az 41 köy yerinden edilmiştir.
8. Rohingyalılar’ın toprağına, malına ve mülküne el konmaktadır.
9. Tarım ürünlerinden alınan vergi sadece Rohingyalılar için uygulanmaktadır.
10. Kadınların ırzına geçilmekte ve tacize maruz kalmaktadırlar.
11. 40’tan fazla cami kapatılmış veya yıktırılmıştır.
12. Arakan’da 20’den fazla medrese de aynı şekilde kapatılmış veya yıktırılmıştır.
13. Müslümanlar’ın iş yapmalarına veya küçük çaplı ticarete girmelerine izin verilmez. Yakın zamanda yaklaşık 200 kadar küçük esnaf tutuklanmış, dükkânlarına, mallarına ve değerli eşyalarına el konmuştur.
14. Rohingyalı öğrencilerin yüksek öğrenim kurumlarına girişinde zorluk çıkartılmakta, öğrenciler toplumsal unsurlar tarafından taciz edilmektedir.
15. Arakan’ın çeşitli bölgelerinde yerinden edilen Müslüman köylerinin ve el konmuş arazilerin yerine 42’den fazla Budist yerleşimi kurulmuştur. Bu zulümlerin neticesinde elli bin Rohingyalı evlerinden kaçmış ve Bangladeş’e sığınmıştır”.
Rohingya Dayanışma Örgütü’nün 1991’de Turgut Özal’a gönderdiği ve Arakan’da bugün yaşanan dramın geçmişinin anlatıldığı mektuptan bazı sahifeler.
:
Murat Bardakçı, Haberturk -17 Eylül 2017, Pazar-
.
Yazıda bazı paragraf açmalar ve bazı yerlerdeki siyahlaştırmalar bize aittir.
dikGAZETE.com