- Bu yazı, sn Şevket Kazan’ın vefatından önce yazılıp yayınlanmıştır.
:
90 öncesi bir seçimin hemen sonrasıydı herhal; 91 seçimleri olabilir.
O akşam URFA’da oynayacağız; ekip dekor kuruyor veya gezmede.
Ben de MGV şubesinde bağdaşımı kurmuşum…
Salonda biri daha var benden yaşlı, mahalli kıyafetler içinde, hani kalabalık olsa “Sıra gecesine ağalık edecek” dersiniz.
Kefiye, maşlah, poşu tam kostüm, full aksesuar.
Ağzından kır çiçeklerinden derlenmiş bal akıyor.
Sadece ikimiziz ve sigara içiyoruz özel izinli; üç-beş yıl sonra Rabbim yardım etti bıraktım.
Amca “profesyonel örgütçü, duayen propagandist” ben değil, kendisi söylüyor;
- 4 yıldır çalışıyorum, bütün köyleri üçer beşer kere dolaşmış, ağaları beyleri aşiretleri bağlamışım. Urfa’da seçimi alacağız kesin.
Dedim ki son günlerde bir de Genel Merkez’den bir ağır top getirteyim; bir de cila çekeyim üstüne, olsun çiçek!
Şevket Kazan’ı gönderdiler! Oldu mu şimdi!..
Nazarı attı; benden taraf bir de iç geçirdi.
- E napalım, büyüklerimiz öyle münasip görmüş. Çarşıda bir tur attırdım, esnafla hal hatır sorma mebzul miktarda çay ve mırra; ikindiyi bulduk.
Günlerden Cumartesi, mitinge başladık. Alkış, kıyamet Şevket beye verdik mikrofonu. Uzuun uzuun konuşuyor; pek de dinleyen yok ama zararsız bir nutuk işte.
O ne sözünü bağlarken.
- Yarın akşam sandıklar açılacak Urfa ‘da kaç Müslüman var sayacağız!
Bittim, mahvoldum, öldüm ben; Kazan sözünü bağladı, beni de teneşire yatırıp ağzımı bağladı.
O döndü Ankara’ya bizim hemşeriler de bana döndüler:
- Ne yani biz Refah’a oy vermezsek Müslümanlık’tan mı çıkacağız?
- Bİr kaç yüz oy farkla kaybettik. O bi şey değil bende çarşıya çıkacak yüz kalmadı!
Yaa işte böyle yiğenim.
-“Hayatta Oynamam” kitabımdan-
.
Ulvi Alacakaptan, dikGAZETE.com