Geçtiğimiz Pazar günü (13.02.2022) İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul şubesinin seçimleri vardı.
Cumartesi günü yapılan divanda da İMO’nun değişmediğini
Ülke ve dünya gerçeklerine hâlâ ne kadar çok uzakta olduğuna şahit olduk.
NELER SÖYLEDİLER!..
Yaklaşık 20 kişi mevcut yönetimden yana konuştu.
Bunların arasında;
Başkan (önceki dönem başkanı N. Suna) inşaat mühendisleri kurullarında görev alanlar, CHP ve İyi Parti milletvekilleri ile İMO üyeleri vardı.
Konuşmalarında genel olarak;
1- Yapılan köprülere (15 Temmuz, Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim, Çanakkale 1915 vs.) karşı olduklarını…
2- İstanbul Havalimanı yerine, Yeşilköy’deki Atatürk Havalimanının hizmete devam etmesi gerektiğini…
3- Kanal İstanbul’un, depremi tetikleyeceği, gereksiz olduğu, aslında bu yatırımların rant için yapıldığını vs. şeklinde konuşuldu.
Bu konuya, en az 10 konuşmacı değindi.
4- Otoyollar… Başta Gebze-İzmir otoyolu olmak üzere, Kuzey Marmara otoyolu vs. ye karşı olduklarını söylediler.
5- İnşaat mühendislerinin işsiz kaldığını iş bulamadığını.. bundan dolayı düşük ücretle çalıştıklarından bahsettiler. (Hem en çok inşaat mühendisinin istihdam edileceği ve ülkemize katma değer katacak bu büyük projelere karşı çıkıyor hem de “meslektaşlarımız işsiz kalıyor..” diyorlar.) Bu da başka bir çelişki…
Bu arada,
Siyasi olarak hükumetin her şeyi berbat ettiğini, (onlara göre Kılıçdaroğlu gelince her şeyi düzeltecek)
İstanbul Belediyesinin kar yağışının olduğu günde, herhangi bir beceriksizliği olmadığı (Doğal bir afet olmuş!.. Belediye ne yapsındı yani!..) velhasılı belediyeyi koruyup kollamak için azami gayret gösterdiler.
TRAFİK – DEPREM…
İstanbul trafiğinden de şikâyet ettiler!..
Ama…
CHP’li belediyenin “Lavazım - Dolmabahçe Tüneli” ve “Sancaktepe Metrosu”nu iptal ettiğinden kimse bahsetmedi.
Bu kadar muazzam bir bütçeye sahip belediye, üç yıla yakın zamandır İstanbul trafiğini rahatlatacak bir tane olsun alt-üst geçit yapmadı.
Hâlbuki…
O muazzam bütçenin yüzde 5’i trafiğin kilit noktalarına harcansa en az 50-60 nokta trafik açısından rahatlardı. Bu konuyu da pas geçtiler.
Deprem için çok şey söylediler!..
Ama…
“CHP belediyesi”nin bütçeden depreme ayrılan miktarı yarı yarıya düşürdüğünü, tanıtım-reklam için ayırdıkları bütçenin, depreme ayrılan miktarın iki katı olduğunu da dile getirmediler.
Bu arada;
Bol bol -güya- “emperyalizm karşıtı” bildiğimiz sol jargonla konuşmalar oldu…
Ama…
İstanbul, (daha önceleri de defalarca yaşadığı) kar yağışı sonrası (günlerdir meteoroloji tarafından bildirilmesine rağmen hiçbir müdahale, tedbir vs. olmaması sebebiyle) canı ile uğraşırken…
İmamoğlu’nun İngiliz büyükelçisi ile yediği yemekten bahsetmediler.
Söz istedim!..
Sabah başlayan kongrede, saat 18.00’e doğru sıra geldi ve 5 dakika… Sığdırabildiğim kadar bir şeyler söyledim ama o kadar işte.
H. NUHOĞLU’NUN YAPTIĞI İRONİ…
Bu arada bir ironi, hatta iki ironiyi bir arada yaşadık.
İyi Parti İstanbul mv Sayın H. Nuhoğlu bir konuşma yaptı ki, o konuşmada iki ironi vardı.
1- Konuşmasında, İMO’nun itibarsızlaştırıldığını söyledi…
2- İstanbul Kanalı’na karşı çıktı…
Ve kürsüden indikten sonra kapıya yönelip çıkacakken,
Divan başkanına seslendim:
“Sayın divan başkanı!” dedim.
Konuşmacının, İstanbul Kanalı’nı tenkit ettiğini, bizim vereceğimiz cevabı dinlemeden çıktığını söyledim…
Ama…
Sayın Nuhoğlu, kapıya varmıştı bile…
Sıram gelip, kürsüye çıktığımda da kendisinin hem İMO’nun itibarsızlaştırıldığını hem de konuşmasını bitirir bitirmez kalkıp gittiğini…
Hâlbuki;
Kendisinin inşaat mühendisi ve zamanında İMO yönetiminde bulunduğunu…
Binaenaleyh;
Şu anda bu toplantıdan daha önemli hangi toplantısı var ki, bırakıp çekip gittiğini…
Yani;
İMO’ya kendisi önem vermezken başkasından önem verilmesini istediğini ifade ederek ironi yaptığını söyledim.
İkinci ironisi ise;
Bir dönem (tahmin edersem 1982-84) yılları arasında sağcıların yönetimi kazandığı dönemde görev almış.
Ve…
O yılların oda seçimlerinde sağ kesim ile sol kesim arasında gerek divanda gerekse seçim gününde kıyasıya mücadeleler olmuştu.
Mesela;
O zaman sadece “Boğaziçi Köprüsü” vardı (15 Temmuz Köprüsü) sol kesim buna karşı çıkar.
Sağcı muhafazakâr H. Nuhoğlu ve ekibi ise bunlara güler geçerdi.
Şimdi ise;
Oda başkanı Sayın Suna, tüm köprülere karşı olduğunu söylediği halde…
Sayın Nuhoğlu, kürsüye çıkıp konuşmasını yaptığında ona ve ekibine, “yaptığı başarılı çalışmalarından dolayı” teşekkür etti. Hatta defalarca hiç gereği yokken teşekkür etti.
Bu da günün ikinci ironisi oldu.
VERDİĞİM CEVAPLAR…
1- Yavuz Sultan Selim Köprüsü olmasa oraya yönelen TIR’lar.. İstanbul trafiğine girse, trafiğin hali ne olur?
Ve…
Eğer vakit olsaydı (5 dk. süre verildi) şunları da soracaktım:
Siz, köprülere karşı olduğunuzu söylüyorsunuz.
Geçen yıl köprülerden 152 milyon araç geçti (Avrasya Tünelinden geçenler hariç. Marmaray ile taşınan yolcular da hariç. Avrasya Tüneli’nden 2021 yılında 64.5 milyon araç geçmiş)…
Biz mühendis olduğumuza göre hesap-kitap uzmanıyız.
Peki,
Köprüler olmasaydı, bu 152+64.5 milyon araç Asya’dan Avrupa’ya, Avrupa’dan Asya yakasına nasıl ve hangi vasıtayla taşınacaktı?
2- Yine geçen yıl İstanbul Havalimanı 56 milyon yolcuya hizmet etti. (Pandemi olmasaydı bu sayı çok daha yüksek olurdu ya.. biz 56 milyon kabul edelim) Havalimanı eski yerinde olsa.. Yeşilköy’ün alt yapısı bu kadar yolcunun transferine yetecek miydi?
3- Kanal İstanbul’un depremi tetiklemeyeceği yönünde 200’ün üstünde bilim adamının görüşü var…
Ki,
Bunların arasında oda yönetiminin tasvip edip, görüşlerine katıldığı bilim insanları da var.
Zaten…
Yapılacak kanalın üçte ikisi tabii olarak mevcut. (K. Çekmece Gölü, Sazlıdere gibi)
Yapılacak kazının derinliği de 21 metre olup İstanbul’da zeminin en sağlam olduğu bölgede bu kazı yapılacak.
Kaldı ki,
21 m. derinlik, İstanbul’da yapılan herhangi bir “AVM.. otel.. metro vs.”nin temel derinlik kazısıdır. Yani olur da bu kadar bilimsellikten uzak bir açıklama olmaz.
Ama dert başka…
Kanal İstanbul dünyada insan eliyle yapılmış 3. Kanal olacak.
Ve bize hem maddi (Panama ve Süveyş kanalları ülkelerine her yıl milyarlarca dolar kazandırarak, bütçelerine ciddi bir girdi sağlıyor.)
Hem de…
Diğer ülkelere karşı stratejik üstünlük sağlayacak.
Emperyalist ülkeler, elimize böyle bir kozun geçmesini istemiyor bunu anladık…
Ama…
Her seferinde “Emperyalizme karşı” olduğunu söyleyen oda yönetimi, bilimsellikten uzak bu kadar bahaneler üreterek Kanal’a neden karşı çıkıyorlar onu anlamadım.
.
Emin Batur, dikGAZETE.com
NOT:
“dayak..(1)” Başlıklı yazım yarıda kalmıştı ona “dayak..(2)” ile devam edeceğim inşallah.
EB
dr.hakan 3 yıl önce