Akıllı deliye söyletirmiş. Kırım meselesinde Türkiye akıllı mı deli mi? anlayamadım gitti. Ama Türkiye, kimsenin maşası olmamalı.
Bireylerin çabaları nasıl kendi geleceklerini şekillendiriyorsa ülkelerin gayretleri ve tercihleri de kaderlerini inşa eder.
Kırım Savaşı neden ve nasıl başladı?
Rusya, “sıcak denizlere inme” ve “Boğazlar’ı kontrol altına alma” planını uygulayabilmek için harekete geçmiş ve tarihte “Mülteciler Meselesi”ni gündeme taşımıştı.
Ardından Kudüs’teki “Kutsal Yerler”in yani, “Makamat-ı Mübareke”de Katoliklerin rolünün sınırlanması ve Katoliklere ait sorumlulukların Ortodokslara devrini isteyerek Osmanlı Devleti’nden taleplerde bulunmakla yetinmedi, Eflak ve Boğdan’ı işgal etti.
1856'da Avrupalı devletlerin Rusya'yı Avrupa ve Akdeniz dışında tutmak amacıyla Osmanlı Devleti’ni Rusya'ya karşı kışkırtmaları Kırım Savaşı’nı başlatmıştı.
Rusya’nın Balkanlarda üstünlük sağlamasından ve Boğazlara hakimiyet kurmasından endişe eden Fransa ile İngiltere; Rusya’nın Eflak ve Boğdan’dan çekilmesi için bir ay süreyle ültimatom vermişti.
28 Mart 1854'te ültimatom'da belirtilen süre dolunca, onlar da Rusya’ya harb ilân ederek donanmalarını Osmanlı’nın yardımına gönderdi.
31 Mart’ta Gelibolu’ya varan müttefik donanması, buradan Karadeniz’e geçerek Rusya’nın stratejik limanlarını bombardıman etmeye başladı.
4 Ekim 1853-30 Mart 1856 tarihleri arasındaki Osmanlı-Rus savaşında Birleşik Krallık (İngiltere) Fransa ve Piyemonte-Sardinya Osmanlı tarafında savaşa dâhil olmuştu.
Sivastopol marşının sözlerini bilenler bu marşın İngiltere, Fransa ve Osmanlı İmparatorluğu’nun Rusya’ya karşı savaştığı 1853–1856 yılları arasında yazılıp bestelendiğini de hatırlayacaktır.
Kırım Savaşı, Çarlık Rusyasını Balkanlar, Avrupa ve Akdeniz’den uzak tutma amacını gütmüş, Rusya bu savaşta yenilmişti.
Savaş öncesinde İngiliz diplomatlar, Rusların yayılmasına set çekmek amacıyla Türkçe konuşan Türk toplulukların bir mefkûre etrafında ve Osmanlı İmparatorluğunun önderliğinde toplanmasının kendi çıkarları açısından uygun olacağını rapor etmişlerdi.
Kırım Savaşı'nın Osmanlıya Faydası
Cumhuriyetin kuruluşuna ve hatta 1960'a kadar ödenen borç bakiyesi sizce fayda mıdır?
Türkler’in Viyana kapılarına dayanmasının yol açtığı Türk düşmanlığı travmasının kolektif bilinçaltına yerleştiği Avrupa ülkelerine muhtaçlık fayda mıdır?
Bu savaştan bize kala kala; "Sivastopol önünde yatan gemiler / Atar nizam topunu yer gök iniler / Askere gidiyor babayiğitler / Aman padişahım izin ver bize / Sılada nişanlım ah eder size" marşıyla, Ruslarla anlaşmazlık kaldı.
Hatta Zonguldak-Ereğli Kömür İşletmesini İngiliz ve Fransızlara kaptırdık.
Buharlı savaş gemilerinin kazanlarında yakıt olarak Zonguldak ocaklarından çıkarılan kömürler kullanıldı.
Yani avucumuzu yaladık, oturduk.
Benzer bir süreç Birinci Dünya Savaşı'nda yaşanmadı mı?
Cezayir'deki Fransız limanlarını bombalamak ve Fransızların Afrika'dan Avrupa'ya asker taşımasını önlemek amacıyla Akdeniz'de bulunan Alman savaş gemileri, Wilhelm Souchon komutasındaki kruvazör SMS Göben ve hafif kruvazör SMS Breslau'a;Yavuz Sultan Selim ve Midilli adı verildi.
Gemilere Türk bayrağı çekildi ve Alman denizcilere Türk üniforması giydirildi.
Karadeniz'e açılan Yavuz, Sivastopol'u bombalayınca Osmanlı resmen savaşa girmişti.
Eğer faydaysa bize faydası Osmanlı İmparatorluğu’nun cenaze namazını kılmak ve defnetmek oldu!
Rusların Kırımdaki mevcudiyeti işgal de Ukrayna'nın ki işgal değil mi?
Kendisi de Ukraynalı ve 1944’te Ukrayna Meclisinin başkanlığında bulunan daha sonra Sovyet Rusya Devlet Başkanı olan Nikita Kruşçev, babasının malı gibi Kırımı Sovyet Rusya’dan alıp Ukrayna’ya bağladı.
Türkiye’de yaşayan kendisi de Kırımlı tanınmış bir aileden gelen Cafer Seydaahmet Kırımer, “Kırım Milli Merkezi Başkanı” statüsüyle tüm dünya nezdinde bu bağlanmayı protesto etti, Avrupa ülkeleri, parlamentolarına telgraflar çekti.
“Kırım bizi yakından ilgilendiriyor. Jeopolitik ve jeostratejik yani coğrafi açıdan ilgilendiriyor, tarihi olarak ilgilendiriyor.
Kültürel bağlarımızdan dolayı ve orada yaşayan yüzbinlerce Kırım Tatarı kardeşlerimizden dolayı ilgilendiriyor.
Her şeyden önemlisi komşumuz olarak bizi ilgilendiriyor. Sırtımızı dönebileceğimiz bir yer değil Kırım.
Kiev’de işbaşına gelmiş olan Rusya karşıtı radikal güçlerin, Kırım Tatarları kartını kullanmak sureti ile Türkiye’yi krizin içinde çekip, Rusya ile karşı karşıya getirmeye yönelik bir provokasyonda bulunabilme ihtimalini Türkiye hep göz önünde bulundurdu.
Türkiye kendisine doğru atılan oltanın farkında ve kendisine aynalı sazan muamelesi yapılmasından hiçte hoşnut değil.
Uluslararası şer odakları, Kırım sorununu bir Tatar-Rus, devamında da meseleyi bir Türk-Rus krizine dönüştürmeye çalışabilir” öngörüsünde bulundu.
Küresel kraliyetçilerin bu uluslararası kumpasına düşmemek için azami gayret gösterdi ve şimdi gelinen noktaya bakıldığında bunda başarılı olduğu da ortada.
İşte bu nedenle Türkiye, Kırım Türkleriyle paylaştığı gibi Moskova ile olan olumlu ve sağlıklı ilişkilerini bu süreçte Kırım Türklerinin lehine kullanabileceğini düşünüyor.
Türkiye bugüne kadar Ukrayna ve Kırım konusunda Rusya’yı zor durumda bırakabilecek bir adım atmadı.
Türkiye’nin Kırım politikası uluslararası dengeleri gözeten bir stratejiyi kapsıyor.
Bir taraftan Mustafa Cemiloğlu vasıtasıyla Kırım’ın Ukrayna’ya bağlı olduğu tezi işlenirken diğer taraftan da Rus yanlısı Kırım Milli Meclisi’nin kararlarına saygı gösteriliyor.
Kırım Tatarlarının barış elçisi Ünver Sel
Kırım Türklerinin Ruslardan zarar görmemesi için diplomatik temaslar sürdürülüyor.
Türkiye’nin Kırım politikasına abanmamasının en önemli sebebi, Kırım Türklerinin demografik açıdan zayıf konumları ve aralarındaki bölünmüşlük.
Her Kırım Derneği kendi faaliyet sahasını diğerinden üstün görüyor, dokunulmaz buluyor. Sonuç ortada.
Türkiye’den başka sığındıkları ülke olmamasına, Türkiye’den başka destek veren ülke çıkmamasına karşın, bazı çokbilmişlerin “Tatarcılık oyunu”nu sahnelemeleri ne yazık ki bir trajedi.
Kırım Tatar Kültür Dernekleri Federasyonu ve Kırım Kalkınma Vakfı Başkanı Ünver Sel"in faaliyetleri Kırım Türkiye, Rusya Türkiye ilişkilerine büyük katkı sunuyor.
"Türkiye, Kırım'daki dindaş ve soydaşlarıyla güçlü bağ kurmalı. Kırım'a yatırım yapılması gerekiyor.
2014 yılının başında referandum ile Rusya Federasyonu’na katıldı. Kırım’ın Rusya’ya katılması Kırım Tatarları açısından daha iyi bir gelişmedir.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in İkinci Dünya Savaşı yıllarında etnik sürgüne gönderilen Kırım halklarının rehabilitasyonu için imzalamış olduğu Kararname, Kırım Tatarlarına bir çok alanda yeni imkanlar sağladı.
Diğer taraftan Ukrayna yönetimi Kırım Tatar sürgününün müsebbibi biz değiliz Rusya’dır açıklamaları ile Kırım Tatar halkını çeyrek yüzyıl oyaladı.
Artık Kırım Tatarlarının karşılarında muhatap olabilecek bir Rusya var" görüşü reelpolitik olduğu kadar barış orijinli.
Kim ne derse desin bu yaklaşım sadece Kırım Tatarlarının değil Kırım Özerk Cumhuriyeti yönetiminin siyasi ve ekonomik istikrarı açısından önemli olduğu kadar Ankara ve Moskova ilişkileri açısından pratik ve faydalı.
Kırım halkının tercihine saygı duyulmalı
"Çırpınırdı Karadeniz bakıp Türk'ün bayrağına" marşının sözlerini, "Çırpınırdı Akdeniz bakıp Türk'ün bayrağına" şeklinde değiştirmek daha konjonktürel değil mi?
16 Mart 2014’te yarımadada referanduma gidildi.
Referandum sonucunda, “Kırım’ın Rusya’ya bağlanması” yönünde karar çıktı.
Günümüzde Kırım özerk ve federatif bir yönetim yapısına sahip.
İkinci Dünya Savaşı sonrası Kırım Türklerinin yaşadığı sürgün, Nazi Almanyasının esir Türklerden oluşturduğu savaş lejyonu oluşturma politikasının faturasıdır.
Bence; Sovyet rejiminin kestiği bu faturayı günümüzde izlenen Kırım politikasının temel eksenine dönüştürmek diplomatik teamüllerin ruhuna aykırı.
Ki ayrıca Kırım halkının ve Kırım Türk Tatar toplumunun referandumla verdikleri karara saygı duymak gerekmez mi?
Türkiye bu saygıyı Kırım halkından esirgemiyor. Nitekim Türkiye, 25 Haziran’da Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde (AKPM) Kırım’ın Rusya'ya referandumla bağlanması sonucu katılım ve oy hakları askıya alınan Rusya’nın AKPM’ne dönmesine ilişkin yapılan oylamada, Moskova’ya tam destek verdi.
Ukrayna eski Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko,z Kiev'den İstanbul'a kaçtı mı?
Odessa’nın valisi ve Gürcistan eski Devlet Başkanı Mikheil Saakaşvili, Ukrayna’nın bir önceki Devlet Başkanı Petro Poroşenko tarafından vatandaşlıktan çıkarılıp sınır dışı edilmişti.
Saakaşvili birkaç ay önce, Ukrayna’da Vladimir Zelenskiy’in devlet başkanlığı koltuğuna oturmasının ardından vatandaşlığını tekrar alarak, Ukrayna’ya geri döndü.
Keser döndü sap döndü, devran değişti. Ukrayna'ya ülke sınırları dışından el sallamak sırası Ukrayna eski Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko'da.
Kimsenin yanına yaptığı kâr kalmıyor. Nitekim Poroşenko’ya, ilk önce görevde olduğu dönemde Maldiv Adaları’na tatile giderken devlet sınırını yasa dışı şekilde geçtiği suçlamasıyla soruşturma açıldı.
Daha bu soruşturma neticelenmeden Ukrayna eski Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko hakkında özel bir televizyon kanalı olan Pryamoy televizyon kanalını satın alırken vergi kaçırma suçlamasıyla başka bir dava açıldı.
Petro Poroşenko ne yaptı dersiniz? Soluğu Türkiye'de İstanbul'da aldı.
Ukrayna medyası konuyu hemen gündeme taşıdı...
Ukrayna'da Nisan ayında yapılan ikinci tur cumhurbaşkanlığı seçimlerinde rakibi, ünlü komedyen Zelenski karşısında yenilgiye uğrayan "Ukrayna eski Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko'nun, ailesiyle Türkiye'ye tatilde mi yoksa Türkiye'ye mi sığındı?" sorularına cevap arandı.
Ukrayna basını, Ukrayna eski Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko’nun, Türkiye’de gizlice Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la bir araya geldiğini, hakkındaki soruşturmalardan kurtulmak için yardım talebinde bulunduğunu yazdı.
Erdoğan ile Poroşenko görüşmesinin Ukrayna’dan ayrılmadan üç hafta önce planlandığını belirten İstihbarat kaynakları; 28 Temmuz’da Türkiye’de bulunan Poroşenko’nun, planlı bir şekilde İstanbul’a gittiği bilgisini paylaştı.
Aynı kaynaklar Erdoğan’la gizlice buluştuğunu, görüşmede Erdoğan'ın Poroşenko’ya uluslararası bir soruşturma veya iadesi istenmesi durumunda "yardım eli uzatma ve Türkiye’nin kendisi için güvenli bir liman olacağı" sözü verdiği iddiasında bulundu.
Poroşenko’nun, Birleşik Arap Emirlikleri ve Almanya uçuşlarını direkt değil Türkiye üzerinden geçerek yaptığı bilgisi servis edildi.
İspanya’da iş ve emlâkleri bulunan Poroşenko’nun, İspanya seyahati geçişini yine İstanbul üzerinden yaptığı, bu geçiş için kaldığı sürede 28 Temmuz’da Erdoğan ile gayri resmi olarak bir araya geldiğini iddia edildi.
Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy'in Türkiye temasları
21 Nisan’da cumhurbaşkanlığı seçiminin hemen ardından Zelenskıy eşi ve çocukları ile birlikte Muğla’nın Bodrum ilçesinde tatil yapmıştı.
Tatile giderken düşük maliyetiyle bilinen havayolu Pegasus’u tercih etmişti. Ukrayna basınında Zelenskıy’i bu esnada Erdoğan’ın yakın korumalarının koruduğu iddia edilmişti.
Türkiye’ye 2 günlük resmi ziyaret gerçekleştiren Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy'i, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, resmi törenle karşıladı.
Ukrayna Cumhurbaşkanı Vladimir Zelenskiy'den, Türkiye ve Türk iş dünyasına verdiği önemi gösteren bir başka hamle de Serbest Ticaret Antlaşması'nın imzalanması oldu.
İkili ilişkilerin yanı sıra, Karadeniz bölgesinde barış ve istikrarın sağlanması dâhil, bölgesel ve uluslararası konulara ilişkin görüş alışverişinde bulunulması görüşüldü.
Karayollarının kötü değil kös-kötü olduğu Ukrayna’da, Zelenskıy yurtiçi bir ziyaretinde yolların tamiri ve yenilenmesinin Türk firmaları tarafından yapılması talimatı vermişti.
İki ülke alanında karayolu tamir ve inşaatı alanında yeni anlaşmalar yapıldı. Karşılıklı turist sayısının arttırmak için turizm alanında işbirliğinin de gündemdeydi.
Türkiye'ye gelen Zelenskı'ninn beraberindeki Mustafa Cemilev ve Refat Çubrov; 7 Ağustos 2019'da Ankaradaki Kırım Tatar diasporası başı Mükremin Şahin ve Bütün Dünya Kırım Tatar Kongresi Genel Sekreteri Namık Kemal Bayar ile Qırımtatar diasporası Baş merkezini, Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği (Kırım Derneği) Genel Merkez yeni binasının açtılar.
Türkiye’deki Ukrayna ve Kırım Tatar topluluklarıyla buluşmasında kendilerini Ukrayna'ya geri dönmeleri çağrısında bulundu.
Dünya basınında ilk kez Ömür Çelikdönmez açıklıyor: Ukrayna eski Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko'ya kötü haber…
Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy'in Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan ülkesinde, hakkında adli soruşturma süreci başlatılan, Ukrayna eski Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko’nun iadesini istediği belirtiliyor.
Erdoğan Putin’den Ukraynalı Denizcilerin Serbest Bırakılmasını İsteyecek
Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy; Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan; Simferopol mahkemesinin Rusya'nın ulusal sınırını ihlal ettikleri gerekçesiyle Kerç Boğazı'nda gözaltına alınan ve tutuklanan 24 Ukraynalı denizciden 12'sinin serbest bırakılması için aracılık etmesi talebinde bulundu.
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
Twitter'da bizi takip edin: @oc32oc39 , @dikgazete
Asaf Güvenirgil 5 yıl önce
Kazak Abdal 5 yıl önce
Necdet Çelikdonmez 5 yıl önce