Üç, iki, bir, ateş!
Kısa süre önce gerçekleşen kongremizde, tüm delegelerin oybirliğiyle, Bağımsızlık Partisi Genel Başkanlığına yeniden seçildik.
Bu sonuç, bize verilen vazifenin bitmediği, bilakis ikinci perdenin başladığı anlamına geliyor.
Hesaplarımız ve öngörülerimiz doğruysa, Önümüzdeki bir yıl dolmadan, hep birlikte göreceğiz ‘Konya’yı da ‘Hanya’yı da.
Bu ne mi demek?
Türkün ateşle imtihanı yakında başlıyor demek.
Savaş ültimatomu birkaç gün önce, olimpiyatların açılış seremonisiyle verildi zaten.
Kim verdi bu ültimatomu?
Dünya nüfusunu çok büyük oranda azaltarak, Dinsiz, kimliksiz, cinsiyetsiz, mülkiyetsiz yeni bir dünya düzeni kurmaya ant içmiş küreselciler.
Kime verildi?
Başta Türkiye olmak üzere, ulusalcı kimliğinde direnen ülkelere ve milletlere.
Bir Sırp’ın bir Avusturyalıyı öldürmesi üzerine Fransa’nın Almanya’ya saldırması misali,
Türkiye’ye çullanmak için bahane bulunması da hiç de zor olmayacaktır.
Nasıl mı olur?
Görevi zaten milli direniş unsurlarını bir bir yok ederek, ülkeyi işgale hazır hale getirmek olan asrın liderimizin, dünyanın, HAMAS lideri Heniyye suikastıyla çalkalandığı bir dönemde,
Çok da elzemmiş gibi, hem de meclis tatildeyken, Meclis’te konuşma yapmak üzere davet ettiği Filistin Devlet Başkanı Mahmud ABBAS’ın, ülkemizde başına bir iş gelmesiyle olur misal.
Böyle bir şey olursa suçlu illa ki (!) İsrail olur. E bizimkilere de “bir gece ansızın” İsrail’e girmek için vesile bulur.
Mersin’de, başka tarih yokmuş gibi 12 Eylül’de yapılması planlanan deprem tatbikatının, bir anda provoke edilip, bambaşka boyutlara çekilmesiyle de olur.
Asrın Dışişleri Bakanı Hakan FİDAN’ın, alenen ve kasten, dönüşü olmayan büyük bir çam devirmesi de ihtimal dâhilinde olur.
Olur da olur yani. Niye olmasın ki? Minareyi çalan elbet kılıfını da bulur.
Peki sonra?
Sonrası Türke düğün bayram valla.
Yüz yıl önce yaşananlar bir daha yaşanır. Dört bir cepheden ülkemize girilen bir ortamda, Türkün damarlarındaki asil kan yeniden uyanır.
“Tarihi Silkeleme” genimiz tavan yapar yeniden.
Mehter marşı yerine Hasan MUTLUCAN’ın “Yine de şahlanıyor aman” türküsü sarar yurdun dört bir yanını.
Erkeği kadını, yaşlısı genci, ölür de vermez bu cennet vatanı.
Tarih tekerrür etmekten bıksa da, soysuzlar geldikleri yeri, cehennemi boylarken, Türk yaralarını sarar, yeniden ayağa kalkar.
Dünya da düzen de sistem de yeniden kurulur.
Ama tüm bunlar olurken, onca kan ve gözyaşına sebep olanlardan elbet hesap da sorulur.
İşte bu noktada, genelden özele geçiyor ve kendi adıma konuşuyorum.
Türklüğe, Türk Bayrağı ve Türkiye Cumhuriyeti’ne ihanet edenler!
Mutlaka ama mutlaka yargılanacaksınız.
Kötü haber şu ki; sizi yargılamadan önce, çakmasını değiştirip gerçek “Türk Ceza Kanunu”nu getireceğiz.
Öyle bir adalet içerecek ki bu kanun, en büyük suç, vatana ihanetin bedeli standart cezasıyla ödetilecek.
Aynen cumhuriyetin ilk yıllarında, Cumhuriyet düşmanlarına yapıldığı gibi, asılacaksınız yani.
Öyle adil olacak ki bu kanun, kadına, çocuğa, hayvana ve doğaya karşı en ufak bir suçu, hiç kimse aklına bile getiremeyecek.
Tarikat-cemaat ve vakıfların kafası öyle bir kopartılacak ki, bir daha asla boy veremeyecekler.
Mafyası, çakalı, çukalı anasından doğduğuna pişman edilecek.
Bayrağına, devletine ve milletine faydalı olmayı, adam olan da öğrenecek, olmayan da.
Boş konuştuğumu düşünenler! Siz keyfinize bakın.
Ama ciddi olduğumu, dediğimi yapacağımı görebilenler!
Hodri meydan, elinizden geleni ardınıza koymayın.
Her türlü bedelini ödemeye hazırım.
20’lik kınalı kuzuların, bir hilal uğruna gözünü kırpmadan can verdiği bu kutsal topraklarda, yatağımda ecelimle ölmekten hicap duyarım.
Ne yapacaksanız şimdi yapın.
Çünkü eğer siz bana bir şey yapmazsanız, bu dediklerimi illa ki ben size yaparım.
YAŞASIN TÜRKİYE CUMHURİYETİ.
VAR OLSUN TÜRK MİLLETİ.
.
Yener Bozkurt, dikGAZETE.com
-Bağımsızlık Partisi Genel Başkanı, Emekli MİT mensubu