2021, devletlerin Covid- 19 ve Pandemi nedeni ile içe kapadığı, ekonomik ve sağlık problemleri ile uğraştığı yıl oldu.
İşsizlik, lojistik ve tedarik zincirindeki aksamalar küresel bazda ekonomik krize yol açtı.
Büyük Güçler başta olmak üzere bir çok ülke, krizin etkisini farklı dozlarda hissetti.
Devletler, kapasitelerine göre adım attı.
Covid- 19 için üretilen aşı çerçevesinde devletler birbirileri ile bağlantı kurdu. Aşılar, uluslararası ilişkilerin yeniden dizaynı için kullanıldı.
Fakat bir tarafdan da “Yeni Dünya Düzeni” şekilleniyor. Amerika bu süreçte, jeopolitik kayıplara uğramanın şaşkınlığı ile yüz yüze kaldı.
Amerika eski gücünü kaybederken, mevcut ve olası bölgesel krizlerden besleniyor.
Çin’i çevreleyen ve geri itmeye çalışan Amerika; dünya üzerinde tek söz sahibi gibi hareket ediyor.
Çin’e ve Pasifik Bölgesi’ne odaklanmaya çalışan Amerika; Avrupa ve Rusya’yı kapıştırmanın peşinde.
Malum; 2022 yılına girerken dünya, Ukrayna/ Rusya krizi ile baş başa kaldı.
Tabii ki bu krizin bir diğer aktörü Rusya.
Rusya; Ukrayna üzerinden eski günlerin hatırına Küresel Güç olduğunu ispat edercesine bir politika izliyor.
Rusya, Ukrayna’yı işgal edecek mi? Ukrayna’nın hemen sınırının ötesinde yüzbin Rus askeri, çoktan Belarus topraklarına konuşlandırıldı. Bir hayli askeri malzeme yığınağı yapıldı.
Ukrayna’da sınır bölgesine asker yığmaya devam ediyor.
Amerika’da Biden yönetimi, NATO üyelerinin Rusya’ya tepki gösterdiklerini söylemesine rağmen Amerikan basını anında bu sözleri yalanladı.
NATO üyeleri bir belirsizlik içerisinde. Avrupa devletlerinin Rus Doğalgazına ihtiyaç duymaları bu ilişkilerin sınırını çiziyor.
Liderler sürekli görüşüyor ama Ukrayna/ Rusya krizi belirsizliğini koruyor.
Savaş çıkacak mı? Kimse bu sorunun cevabını bilmiyor.
Uluslararası sistem hem değişim hem de dönüşümü aynı anda yaşarken, ekonomik sıkıntı ve savaş riski, toplumları ister istemez endişeye sevketti.
Küresel endişe, devletlerin yaşama alanlarında stres etkisi gösteriyor.
Türkiye’de 2021 yılı içerisinde hem pandemi, hem ekonomik hem de bölgesel sorunlar ile iç içe bir yıl geçirdi.
Türkiye; elbette diğerlerine göre bu süreci daha aktif hareket ederek geçirdi.
Kimbilir; dahil olduğumuz coğrafyanın şartları bizi sahada daha görünür hale getirdi.
Türkiye, her ne kadar NATO üyesi olsa da; son 20 yılda yaşadığı Terör ve Darbe girişiminde yalnız bırakıldığının farkında.
NATO içerisinde mücadelesini devam ettiriyor.
Türkiye; sahip olduğu askeri insan kaynağı ve teknik kapasitesi ile küresel ve bölgesel olaylara müdahil olabiliyor. Aynı zamanda serbest hareket edebilme kabiliyetine sahip.
Dış politikada hem stratejik olarak esnek davaranıyor hem de Askeri caydırıcılık gücünü sahada gerek paydaşlarına gerekse karşı cephede yer alan devletlere gösteriyor. Küresel statükoya başkaldırabiliyor.
Küresel sistemde; siyasi, askeri ve ekonomik belirsizlik ve geçiş döneminde Türkiye kendisini koruma becerisine sahip.
Azerbaycan’ı, Karabağ’da açıkça SİHA/ İHA ve askeri eğitim/ donatım ile destekleyerek Ermenistan karşısında yüksek moral ile zafer kazanmasına destek olduk.
Kuzey Irak ve Suriye’de PKK ÇATI Terör Örgütü unsurlarına göz açtırmadık.
Libya’da hem Rusya ve hem de Avrupa’nın karşısında yer alarak mevcut yönetimin yanında yer aldık. Cüzi miktarda yetişmiş askeri harekat personeli ile Libya’da kargaşa ve iç savaşı engelledik. Bunu yaparken gemilerle asker yığmadık.
Türkiye, hem Katar hem de Somali’de asker ve güvenlik güçlerine eğitim veriyor.
2022 yılına girerken Türkiye’nin dış politika perspektifinin, askeri alandan ekonomik güvenliğe kaydığını açıkça görebiliyoruz. Dış politikada söz sahibi olmak istiyorsanız ekonominizin güçlü olması şart.
Dış politika ile Ekonomik istirar arasında doğrusal bir bağlantı var.
Türkiye’nin 2022 yılı “Dış Politikası”nı Milli Güvenlik Kurulu kararları çerçevesinde incelemiz işimizi kolaylaştıracak.
Zaten öncelikle bizim için veri; 2021 yılı Kasım ayı, 2022’de ise Ocak ayı içerisinde Milli Güvenlik Kurulu’nun yapmış olduğu toplantı sonucunda yayınladığı kararları inceleyelim.
Öncelikle Milli Güvenlik Kurulu’nun amacı nedir?
“Her devlet, milli varlığına, bekasına ve güvenliğine yönelik tehditlere karşı tedbirler almak durumundadır. Bu gereklilik doğrultusunda, devletler; bölgesel ve küresel ortamın izlenerek tehdit ve fırsatların tespit edilmesi ile bu hususlara matuf siyasetin belirlenmesini ve en uygun politikaların uygulanmasını sağlayacak süreç ve unsurları ihtiva eden milli güvenlik sistemlerini tesis etmektedirler.” Milli Güvenlik Kurulu, kendisini böyle tanımlıyor.
Milli Güvenlik Kurulu’nun açıkladığı kararların temelini, Türkiye’nin ekonomik/ iktisadi kalkınmasına verdiği önem oluşturuyor.
Daha sonra sırası ile PKK Çatı Terör Örgütü’ne karşı Irak’da yapılan mücadele yer aldı. Burada ayrıca Irak’ın toprak bütünlüğü, etnik ve mezhebi yapısının korunması, toplumsal barışın güçlendirilmesi için Türkiye katkı verecek.
Aynı şekilde FETÖ ve DAEŞ terör örgütlerine karşı mücadelenin aksatılmadan yapılacağı ve huzurumuzu bozacak terör faaliyetlerine karşı çekinilmeden yurt içi ve yurt dışı operasyonların yapılacağı bildirildi.
Balkanlarda huzur/ barış ortamının devam etmesi, bölgedeki tüm aktörlerin sorumlu davranması gerektiği hatırlatıldı.
Yunanistan’ın Ege ve Akdeniz’de huzursuzluğa yol açacak eylemlerden kaçınması ve Türkiye’nin uluslararası hukuktan doğan haklarına saygı göstermesi vurgulandı.
Libya’da kalıcı barış ve refah ortamının tesisi için çalışılacağı ve istikrarı bozan aktörlere karşı gelineceği açık ve net olarak yazıldı.
Rusya ve Ukrayna arasındaki gerginliğin azaltılması için Türkiye’nin arabuluculuğu üstlenebileceği ve tarafların masada bir araya gelmesi için çalışılacağı söylenildi.
Türkiye; Karadeniz’de olası çatışmaya şiddetle karşı çıkıyor.
Güney Kafkasya’daki barış mekanizmasının işletilmesi, Ermenistan ile ilişkilerin teşvik edilmesi için uğraşılacak.
Türkiye’nin son yıllarda Savunma Sanayisindeki hızlı gelişmesi, İnsansız Hava Araçlarını üretip ihraç etmesi, dayanıklılığını arttıran bir unsur.
Türkiye’nin ürettiği İHA/ SİHA’lar Karabağ’da düşmana karşı sahada Azerbaycan’ın üstünlüğünü sağladı.
Rusya ile ilişkilerimizin ivme kazandığı bir dönemde Ukrayna’ya İHA satışının yapılmış olması, Türkiye’nin çekinmeden hareket edebilirliğinin göstergesi oldu.
Böylelikle Türkiye, bölgesindeki iç savaş ve asimetrik çatışmalara “dur” deme cesareti gösteriyor.
Türkiye; 2022’de iddialı ve insani temelli dış politikasını sürdürecek.
Tek kutuplu dünyadan çok kutupluluğa dönüşümde Türkiye, farklı devletler ile bir araya gelebilecek kapasiteye sahip.
Türkiye, gerek Körfez Arap Coğrafyası gerekse Afganistan’da oyun kurmaya hazırlanıyor.
2022’de özellikle Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, İsrail ve Mısır ile ilişkilerin iyileştirileceği açıkça gündemde.
Talep karşı devletlerden geldi.
Karşılıklı ziyaretler başladı.
Proaktif dış politika devam edecek.
Bölgemizde ve dünya üzerinde meydana gelen olağanüstü bir durumda sessiz kalmayacağız.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da dediği gibi: “Ülkemizin hiçbir devletle kurduğu ilişki, diğerlerinin alternatifi değil tam tersine kendimiz, muhataplarımız, bölgemiz ve tüm insanlık için birbirlerinin tamamlayıcısı olarak görüyoruz.”
.
Mehmet Yıldırım, dikGAZETE.com
https://www.mgk.gov.tr/index.php/27-ocak-2022-tarihli-toplanti