Kırgızistan ve Tacikistan arasında yaşanan sınır anlaşmazlığının yol açtığı çatışmanın doğru analiz edilebilmesi için öncelikle Anklav ve Eksklav kavramlarının uluslararası hukuktaki karşılıklarına bakmak gerekir. Siyasi coğrafyada, tamamen başka bir siyasi bölgenin sınırları dâhilinde yer alan siyasi bölgeye uluslararası hukuk literatüründe Fransızca enclave'dan hareketle anklav/ toprak denilmektedir.
Anklav toprak, bir ülkenin başka bir ülke tarafından kuşatılmış toprak parçasıdır. Diğer devlet sınırları içerisinde kalan bu toprak parçası bir devletin toprağı olabileceği gibi bağımsız bir devlet de olabilir. Eksklav ise Bir devletin başka bir devlet tarafından kendisiyle bağlantısı kesilmiş toprağına denir. Eksklav toprağa Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti örnek verilebilir. Azerbaycan'ın toprağı olan Nahçıvan'ın Ermenistan'ın sahip olduğu sınır yüzünden Azerbaycan ile bağlantısı kesilmiş, eksklav toprağa dönüşmüştür.
Akıl alacak gibi değil. Eski Sovyet ülkesi, Turan ulusu ve Müslüman olan Kırgızistan ve Tacikistan'ın her ikisi de; Sodrujestvo Nezavisimıh Gosudarstv / Bağımsız Devletler Topluluğu ve Collective Security Treaty Organisation/ Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü üyesi olmasına rağmen nasıl oluyor da çatışıyor?
Sovyet Rusya’nın Sykes-Picot’u!..
1924-1936 yılları arasında Stalinist Sovyet yönetimince ekonomik, coğrafi ve etnik gerçekler dikkate alınmadan çizilen sınırlar, bağımsızlığını yeni kazanan ve karmaşık sınırları bulunan Orta Asya ülkeleri arasında ciddi sorunları ve çatışmaları tetikledi. 1991'de bağımsızlığını kazanan birbirine komşu Orta Asya ülkeleri arasında neredeyse 32 yıldır sınır sorunları sürüyor.
Çözüm bekleyen bu sorunlar, bölge ülkeleri arasında zaman zaman çatışmalara dönüşüyor. Günümüze kadar devam eden sorunların en önemli nedenlerinden biri tıpkı İngiliz diplomat Mark Sykes ve Fransız diplomat Francois George-Picot tarafından hazırlanan 1916 yılında imzalanan Orta Doğu'nun bugünkü sınırlarını düzenleyen gizli Sykes-Picot anlaşması gibi Sovyetler Birliği döneminde de Orta Asya ülkelerinin sınırlarının 'yapay bir şekilde' çizilmiş olması.
Bu düzenleme ile hiç şüphesiz amaçlanan potansiyel risk bölgelerinin oluşturulmasıydı. Sovyet döneminde Kızıl Ordu askeri gücünün sıkı ve acımasız kontrolü sayesinde donmuş çatışma bölgelerinde kriz yaşanmadı. Günümüzde donmuş çatışma bölgeleri, Rusya’nın Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla kaybettiği nüfuzu geri kazanmak ve küresel bir güç olarak varlığını göstermek için kullandığı alanlar olarak karşımıza çıkıyor. Moskova yönetimi ben varım ve halen gücümü koruyorum mesajını bu bölgeler sayesinde çok net verebiliyor.
Asya, Orta Doğu, Balkanlar gibi dünyanın birçok bölgesinde etnik, dini, ekonomik, politik v.b. çıkarlara dayalı anlaşmazlıkların temelinde çatışma ve kriz bölge geçmişlerinin özellikle klasik emperyalist bir taktik olan böl, parçala ve yut anlayışıyla kurgulanması yatmaktadır. Küresel ticaret ve enerji gibi alanlarda yaşanan problemler bu çatışmanın özünü oluşturmaktadır.
Emperyalist ABD ve İngiltere'nin Orta Asya'ya hakim olma stratejisi…
Enerji kaynaklarının paylaşımı kadar önemli olan su kaynaklarının kullanımı, birbirine komşu Orta Asya ülkeleri arasında kriz yaratabiliyor. Ayrıca bir ülke toprakları arasında kalan diğer bir ülkeye ait bölge konumundaki anklav faktörler, bölge ülkelerini karşı karşıya getirebiliyor. Özellikle Fergana Vadisi başta olmak üzere Orta Asya’da bulunan karmaşık sınır problemleri, Güney Kafkasya’da Azerbaycan ve Ermenistan arasında daha yoğun ve belirgin.
Donmuş çatışma bölgeleri, Sovyetler Birliği döneminden gelen bilgi birikimini, askeri ve siyasi avantajlarını ya da bağlantılarını kullanarak Rusya’nın kendi jeopolitik ve bölgesel çıkarlarını elde etmesi için kullandığı en önemli “koz”lardan biri olmasına rağmen bu sahada daha postmodern yöntemleri kullanan ABD, Avrupa Birliği ve İngiltere’yi de hatta Çin Halk Cumhuriyeti’nin de bu bölgeleri değerlendirdiklerini bir gerçek.
Rusya, Avrasya projesinden vazgeçmeye zorlanıyor!
Londra ve Washington merkezli sermaye odaklarının Rusya’ya önerdikleri model, Avrupa ulus-devleti olması şeklindedir. Dolayısıyla Rusya’dan beklenti Avrasya ideolojisinden vazgeçmesidir. Neden bu isteniliyor?
Çünkü Avrasya (Avrupa ve Asya), total ve birleşik bir güç haline gelirse, ABD’yi bile aşacak kudrete kolaylıkla erişebilir. Bununla birlikte din ve farlı etnisiteden dolayı Avrasya’da siyasi birliğin sağlanması zordur. Bu nedenle, ABD ve tüm diğer küresel iddiası olan güçler için, bu bölge Zbigniew Brzezinski’nin dediği gibi bir “satranç tahtası”dır.
Rusya’nın bu misyondan uzaklaştırılması elzemdir. Bu kapsamda kendisine küresel aktörlüğü ve dünya jandarmalığını layık gören ABD, Orta Asya’daki askeri faaliyetlerini iki amaca göre düzenliyor. Birincisi; Hazar enerji kaynaklarına güvenli ulaşım ve bunun korunması, ikincisi; Orta Asya’da bir başka gücün hegemonyasının önlenmesi.
ABD; Kırgızistan, Kazakistan ve Özbekistan’da askeri üsler kurmuştu…
Bunun için Sovyetler Birliği dağılır dağılmaz bölgeye el atan ABD, ilk önce bağımsızlığını ilan eden Türk Cumhuriyetleri’yle askeri ve ekonomik ittifaklar üzerinden yürüdü. 1995’ten 11 Eylül saldırılarına kadar Barış İçin Ortaklık programı kapsamında çeşitli tatbikatlarla katılan bölge ülkelerinden Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan 1995’te Amerikan Merkez Komutanlığı CENTCOM desteğiyle CENTRASBAT (Central Asian Peacekeeping Battalion) adında bir ortak askeri birlik kurmuşlardı.
Bölgede istikrarı korumayı ve istihbarat paylaşımını amaçlayan CENTRASBAT, ABD ve diğer NATO üyelerinin de katıldığı yıllık tatbikatlarla eğitimler yapmaktaydı. 2001 yılında ikiz kuleler patlamasını bahane ederek, ABD’nin NATO koalisyonu devletleriyle birlikte, Afganistan’ı işgal etmesi, Kırgızistan’da üs açması, bölgede 100 yılı aşkın bir zamandan beri stratejik emelleri olan Rusya Federasyonu’nu endişelendirmiştir.
Moskova'nın başını çektiği Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ve Toplu Güvenlik Anlaşması gibi oluşumlarla, Orta Asya başta olmak üzere, en büyük mirasçısı olduğu Sovyet nüfuz alanı üzerindeki askeri ve ekonomik etkisini devam ettirme çabasına girmiştir. Bu kapsamda, bölge ülkelerinden, ABD’nin aşırı etkisi ve hegemonyası altına girme eğilimindeki Kırgızistan iç siyasetine istihbarat örgütleri vasıtasıyla müdahalede bulunmuş, ülke üzerindeki ABD - Rusya rekabeti, 10 yılda 2 ayrı darbenin ortaya çıkmasına sebep olmuştur.
ABD Ordusu, 2018 yılında Kırgızistan’daki üssünü kapatarak ve 2021 Ağustos’unda da Afganistan’da tutunamayarak bölgeden bir anlamda “yenilerek” ayrılmak zorunda kalmıştır. Ancak ABD, kendisinin merkezinde olduğu küresel geleceğini eskiden Üçüncü Dünya olarak adlandırılan şeyin parçaları, küresel düzeni bozmadan kontrol altına alınabildiğinde gerçekleşebileceği kanaatinde.
Amerika, küresel istikrar sağlayıcı rolünden uzaklaştığını bir türlü kabullenemiyor. Mevcut küresel düzenin işleyişi, her geçen gün daha acil bir jeopolitik zayiata yol açsa bile, Rusya ve Çin, farklı ama dramatik biçimde öngörülemeyen şekillerde böyle bir gelişmenin jeopolitik kazananları olabilir.
Sorulması gereken şu; donmuş çatışma bölgelerinde çözümsüzlük kimlerin işine yarıyor?
Coğrafi konum, doğal kaynaklar, enerji kaynakları, ulaşım hatları, kültürel farklılıklar, demografik yapı gibi hususlar, mutlak bir şekilde jeopolitik açıdan bir bölge üzerinde güç merkezlerinin mücadele etmesine yol açtığı gibi çatışma bölgelerine ilgiyi artıran jeopolitik unsurlar olabilmektedir.
Bu perspektiften bakıldığında Rusya’nın güneyindeki bölgeler, etnik çatışma ve büyük güç rekabetinin kaynama kazanı olmaya aday bir tehdit unsurudur belirlemesi, bu açıdan önem arz etmektedir. Kırgızistan ve Tacikistan arasındaki sınır çatışması, Ukrayna savaşından dolayı bütün dikkatini bu bölgeye yoğunlaştıran Rusya'yı rahatsız etmektedir.
Çin Halk Cumhuriyeti ise her iki ülke ile başarılı siyasi ve ekonomik işbirliği içindedir. Ayrıca bölgenin istikrarsızlaştırılması Çin'in “bir yol bir kuşak” projesini büyük ölçüde zora sokmaktadır.
Afganistan'dan Tacikistan'a uzanan İngiliz parmağı…
Kırgız ve Tacik çatışması, Afganistan’ı yakından ilgilendirmektedir. Çünkü Afganistan'ın etnik ve demografik yapısında Tacikler, önemli bir unsurdur. Çünkü Tacikler, Afganistan'ın ikinci kalabalık etnik topluluktur. Afganistan'ın kuzey, kuzeydoğu ve batı bölgelerinde yaşarlar. Dağ Tacikleri ve Farsivanlar (Farsça konuşanlar) olarak iki gruba ayrılırlar. Dağ Tacikleri, Afganistan'ın Tacikistan ve Pakistan sınırının kesiştiği yerdeki Bedahşan ve Vahan koridoru bölgesinde yaşarlar.
Bu koridor Doğu Türkistanlı bağımsızlık mücadelesini veren ABD destekli grupların büyük ölçüde sığınağı ve geçiş güzergahıdır.
Afganistan'ın Sovyet işgaline karşı direnişinde Tacik grupların büyük rolü olmuştur. Ünlü Tacik komutanlardan Pencşir Aslanı Ahmet Şah Mesut, Özbek Raşit Dostum ile ittifak kurarak başkent Kabil'i Sovyet ordusundan teslime almıştı. Afganistan'daki Tacik silahlı grupların savaş deneyimi hayli yüksek.
Taliban'ın Afganistan’ı kontrol altına almasından sonra Ahmet Şah Mesut'un oğlu Ahmed Mesud, Tacikistan'a geçmişti. İngiltere'de okudu, yüksek lisans yaptı, 1 yıl askeri eğitim aldı.
1989 doğumlu Ahmed Mesud, ilköğretimini İran'da tamamladıktan sonra İngiltere'deki meşhur Sandhurst Kraliyet Askeri Akademisi'nde bir sene eğitim aldı. 2015 yılında Londra King's College'da “Savaş Araştırmaları" teziyle lisans eğitimini tamamlayan Mesud, Londra Şehir Üniversitesi'nde uluslararası ilişkiler bölümünde yüksek lisans yaptı.
2016 yılında Afganistan'a geri dönen Ahmed Mesud, burada babası adına kurulan Mesud Vakfı'nın başkanlığına getirildi. Mesud, 5 Eylül 2019'da babasının Pencşir Vadisi'ndeki türbesinde, Ahmed Şah Mesud'un halefi olarak ilan edildi.
Ahmed Mesud, şu anda kendisine bağlı Afganistan Ulusal Direniş Cephesi (AUDC- NRFA) milis güçleriyle birlikte Taliban'ın saldırılarına karşı direniyor, Tacikistan'da ikamet ediyor.
Sandhurst Kraliyet Askeri Akademisi mezunu Ahmed Mesud, bölgede İngiltere adına savaşıyor. Kırgızistan ve Tacikistan arasındaki sınır çatışmasına biraz da bu açıdan bakın.
Tacikistan, Türk Devletleri arasında kapsamlı işbirliğini teşvik etmek amacı ile uluslararası bir örgüt olarak 2009 yılında kurulan Türk Devletleri Teşkilatı (eski adıyla Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi - Türk Konseyi) üyesi falan değil.
Arife tarif gerekmez; gerisini siz anlayın!..
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
Seçilmiş Kaynakça
https://www.turkkon.org/tr/uye-ulkeler
https://www.dictionary.com/browse/enclave
https://www.bbc.com/turkce/haberler/2016/05/160516_sykes_picot_100_yil
https://tr.euronews.com/2022/09/16/kirgizistan-ile-tacikistan-neden-catisiyor
https://www.the-american-interest.com/2016/04/17/toward-a-global-realignment/
https://www.dikgazete.com/yazi/kazakistan-daki-karmasanin-sponsoru-ingiliz-istihbarati-mi-4154.html
https://tr.euronews.com/2020/10/19/donmus-cat-sma-bolgeleri-nedir-rusya-bu-bolgelerde-ne-kazand-ne-kaybetti
https://turkish.aawsat.com/home/article/3880911/kırgızistan-tacikistan-sınırındaki-çatışmada-ölü-sayısı-46ya-çıktı
https://www.assam.org.tr/index.php/konular/dis-politika/afganistan-ve-orta-asya-bolge-ulkeleri-baglaminda-stratejik-bir-bakis.html
https://www.turkkon.org/tr/haberler/kirgiz-tacik-sinirindaki-duruma-iliskin-turk-devletleri-teskilati-genel-sekreterinin-aciklamasi_2444
https://www.tasnimnews.com/tr/news/2021/11/02/2600461/ahmed-mesut-tacikistan-da
https://tr.euronews.com/2021/09/07/afganistan-da-taliban-a-direnen-pencsir-aslan-n-n-oglu-ahmed-mesud-kimdir
celil yağmuroğlu 2 yıl önce
Mert 2 yıl önce