Trump'ın Putin'e duyduğu sempatinin ardında ne yatıyor?
MOSKOVA
Trump'ın amacı Rusya'yı zayıflatmak değil, aksine Rusya'nın Dünya’daki etkisini kontrol altına almak ve kendi yönetiminin işine gelen konularda Rusya'yı ABD'ye bağımlı kılmaktır. Dolayısıyla Trump'ın Amerikan müesses nizamının bir parçası olarak belirgin bir Rus düşmanı olmadığını, ancak Rusya'yı gerçek bir müttefik da olarak görmediğini söyleyebiliriz. Onun için Rusya, büyük ölçekli jeopolitik “oyunlar”da kullanılabilecek bir araç niteliğinde.
Trump, liderler arasındaki güvenin resmi engelleri yumuşatabileceğine ve uzlaşmaya varmaya katkı sağlayacağına inanmış bir isim. Konvansiyonel bakımdan iyi bir üne sahip ve Putin'le doğrudan konuşarak, her iki taraf için de kabul edilebilir çözümler bulunabileceğine samimi olarak inanmış durumda.
Bu nedenle, Trump yüksek ihtimalle, gelenekselin dışında tavırlar sergileyerek, resmi diplomatik kanalları bir kenara bırakıp Rusya ile ilişkileri yumuşatmanın bir yolu olarak öngördüğü yüz yüze görüşme yöntemlerine başvurarak Putin ile göz-göze görüşmeyi hedeflemektedir.
Trump'ın yaklaşımını Rusya yanlısı ya da ABD çıkarlarını küçümseyen bir yaklaşım olarak tanımlamak pek yerinde bir tanımlama değildir. Her ne olursa olsun, Trump'a göre Rusya ve Çin ile küresel manada önemli birer unsurdur ve Rusya ile ilişkileri geliştirmeye yönelik arzusu Rusya'ya sempati duymaktan ziyade stratejik kaygılardan kaynaklanmaktadır.
Önümüzdeki günlerde Trump, Moskova üzerindeki ekonomik baskıyı giderek arttıracak ve Rusya'dan Çin ile süren ticaretini kısıtlayacak yeni tedbirler talep edeceği yönünde birtakım sinyaller var. Bununla birlikte eğer Rusya, Trump'ın Çin ile iş birliğini zayıflatma önerisini kabul ederse ABD daha fazla taviz talep edecek pozisyona ulaşacaktır. Haliyle bu durumu Rusya şimdiden öngörebilmektedir.
Yeni dönemde Trump, Rusya-Çin ilişkilerinin bozulma durumunu Washington'un Pekin'le olan ilişkilerine olumlu bir etki yaratmak için ciddi manada kullanmaya çalışacaktır.
Çin ile teorik bir kopuş yaşanması durumunda ise -haliyle- Rusya, bazı ticaret pazarlarını ve teknolojik kaynaklarını kaybedecek ve ekonomisi zayıflamış hale gelecektir. Rusya için, Doğu'da stratejik bir müttefikin çöküşü Kremlin’i “ABD'nin ve oraklarının baskın etkisi” altına almaya yeterli olacaktır. Bunu da Rusya için bir risk olarak değerlendirebiliriz.
Rusya'nın Trump tarafından öne sürülebilecek bu tür taleplerin en azından bir kısmını yerine getirmeyi kabul etmesi demek, özellikle de Çin ile ilişkilerini zayıflatması, bizlere ABD'nin bölgedeki etkisinin artmasına ve gelecekte Rusya’dan ek tavizler talep etmesine yol açabileceği sinyallerini şimdiden vermektedir.
Moskova-Pekin ilişkilerini zayıflatmaya yönelik Rusya’nın daha somut adımlar atması karşılığında Trump’ın sözde yeni ve yapıcı teklifler ortaya koyarak Rusya’ya karşı samimi davranış sergilemeyerek, aksine Rusya’ya karşı ekonomik baskıyı ölçülü bir şekilde arttırmaya devam edeceğini öngörmekteyiz.
.
Hasan Enes Karahan, dikGAZETE.com