
TRUMP BOŞ ATIYOR YAKINDA PATLAYABİLİR!..
ABD Başkanı Trump seçildiği günden beri sağa sola ayar verip, yüksek perdeden sallıyor…
Ama Amerika’nın dibi çürük…
Binaenaleyh Trump yakında kimsenin onu ciddiye almadığı hatta alaya aldığı bir lider konumuna gelebilir.
Neden?
Bu “çürük” mevzulara birazdan değineceğim ama Trump’ın dış dünyaya açtığı cepheler var. ABD bu haliyle bunların altından kalkamaz.
1945’te Hiroşima’ya Atom bombası attıktan sonra bir ABD lideri çıkıp Trump’ın bu dediklerini dile getirseydi bunun belki iler-tutar bir tarafı olurdu ama şimdi öyle bir ihtimal bile yok.
Yani;
ABD’nin bu kadar geniş bir cephede mücadele edip dayanması mümkün değil.
Binaenaleyh;
Trump bir balon gibi yakında patlayabilir veya U dönüşü yapmak zorunda kalacaktır.
CEPHELER…
Trump sadece Avrupa’ya 2 cephe açtı.
Kanada ile çekişmesi aslında İngiltere ile olan bir savaş cephesidir.
Grönland isteyip Ukrayna’yı da Avrupa’nın kucağında bırakması, ABD’nin alelacele Afganistan’dan defolup gitmesinden daha büyük bir skandaldır. Avrupalılar daha o şoku atlatamamışken şimdi ikinci bir şok yaşıyorlar.
Diğer cepheleri şöyle sıralayabiliriz:
- Panama Kanalı ve Tayvan üzerinden Çin’e açılan cephe (Pasifik’te adalar üzerinden birbirleri ile olan çekişmeleri saymıyorum)
- Gümrükleri artırmak istemesi ile Meksika’ya açtığı cephe
- Göçmenlere gayri insani davranarak ve ülkeden çıkarmakla tehdit ederek tüm Latin Amerikalılara açtığı cephe
- İsrail’e sonsuz destek vererek İslam dünyasına açtığı cephe
- Gazzelileri, Mısır ve Ürdün’e sürmek istemesi ile Arap dünyasına açtığı cephe (Arap rejimleri şimdilik teslim olmuş görünüyor ama Arap halkları ayakta…)
Cepheleri daha da uzatabiliriz ama gerek yok. Şu kadarını söylemek kafi gelir sanırım:
ABD başta Japonya, Almanya, Afganistan, Irak, Vietnam ve diğer ülkelerde o kadar çok katliam yaptı ki, Amerikalılar bugün dünyada en çok nefret edilen millet haline gelmiş bulunmaktadırlar.
ÇİN VE TÜRKİYE’NİN NEFESİ ABD’NİN ENSESİNDE!..
Bugün ABD eskisi gibi hem silah hem ekonomi hem de siyasi arenada açık ara önde değil. Türkiye ve Çin’in nefesi ensesinde…
(Aslında Çin’in de dibi çürük ama başka bir yazı konusu. Türkiye ise ekonomik olarak henüz değil ama ‘güç’ derken sadece ekonomiyi anlamamak gerekir. Almanya ve Japonya ekonomik olarak güçlüler ama dünya siyasi sahnesinde esameleri bile okunmaz)
Bu satırları yazarken Fransızların dünyaca meşhur Le Point dergisini görmemiştim.
Pazar günü gazeteler, mezkûr derginin kapağını yayımladığında bu düşüncemi aynı şekilde yansıttığını gördüm.
NEDEN DİĞER ÜLKELER DEĞİL DE TÜRKİYE VE ÇİN!..
Çünkü Fransa çok güç kaybetti.
Her gün Afrika ülkelerinden çekilme haberleri geliyor.
Çad, Nijer ve Mali’den sonra Fildişi Sahili’ndeki askerlerini de çekmek zorunda kaldı. Yani Fransa’nın kendisine bile artık hayrı yok.
Almanya ve Japonya ise anladığımız manada bağımsız ülkeler değil. Onlar ekonomik olarak güçlü olsalar da dünya güç yarışından çoktan çekilmiş ülkelerdir.
İngiltere…
Kendisine Kanada’da açılan yeni cephede ABD’ye karşı nasıl savunma yapacağı telaşı içinde.
Malum olduğu üzere;
1. Dünya Savaşı’nda elinde bulundurduğu sömürgelerin çoğunu 2. Dünya Savaşı’nda ABD’ye kaptırmıştı. ABD şimdi de burnunun dibindeki Commonwealth ülkelerinden Kanada’ya göz dikmiş durumda.
Yani İngiltere, fiili olmasa da şu anda zaten ABD ile çekişme halindedir ve İngiliz Milletler Topluluğu’nu koruyabilirse bu onun için kârdır.
Rusya’ya gelince:
Hava üstünlüğü ve nükleer silahları olan Rusya’nın karada çok başarısız olduğunu Ukrayna’da gördük. Suriye’de de hesapları alt-üst oldu.
Türkiye’nin güçlü yönlerine ve neden nefesi ABD’nin ensesinde olduğuna geleceğim…
Ama ABD’nin zayıf yönlerine devam etmek istiyorum.
BEKÂR ANNE ORANI YÜZDE 21…
Evet,
Amerika para, silah ve teknoloji bakımından süper güç
Ancak;
Sosyal hayat ve aile bakımından bitmiş durumda.
Meselâ;
Bekâr anne oranı yüzde 21; kadının çocuğu var ama evli değil, baba yok. Çocuk amca, hala diye bir şey bilmiyor. Tek başına yaşayanların mevzusuna hiç girmiyorum. Onlar da hem sayıca çoklar hem de çoğu kafayı yemiş durumda. Bundan dolayı batılı ülkelerde ’Yalnızlık Bakanlığı’ kuruluyor. Amerika’da da eli kulağında…
SADECE SOSYAL HAYAT VE AİLE Mİ BİTMİŞ?..
Hayır!
Altyapısını da eskimiş…
Demiryolları, karayolları, köprüleri, gökdelenleri miadını doldurmuş
Ve ABD neredeyse tüm dünyayı sömürdüğü halde bunları yenileyemiyor.
KALİFORNİYA YANGINI…
Bırakın yenilemeyi, Los Angeles’te yanan on binlerce evi yüzüstü bıraktı. Tabir caizse ev sahiplerine; “Ne haliniz varsa görün!” dedi.
Ama buna karşı Türkiye ne yaptı?
6 Şubat 2023’te meydana gelen ve Almanya büyüklüğündeki bir alanın hem altyapısı hem üst yapısını etkileyen depremden 2 yıl sonra 201 bin konutu altyapısını tamamlanmış olarak teslim etti. Bu yılsonuna kadar da bu sayı 453 bine tamamlayacak.
Bunun altyapısını da hesaba kattığımız zaman 1 milyon konuta eşdeğer bir üretim olmuş ki, bugün bunu bu kadar kısa sürede yapabilecek dünyada bir ülke yok.
EKONOMİSİ ÇOK MU İYİ?
Hayır!
Amerika’nın milli geliri 24-25 Trilyon dolar…
Ama borcu 34 Trilyonu geçmiş durumda.
Üstelik bu milli gelirinin yarısı, yeşil ve sarı kâğıtlardan olduğu için balon. Gerçek ekonomik üretime dayanmıyor yani.
Milli gelirinin yarısını borsa oyunlarına ve karşılıksız bastığı dolarlara borçlu…
1945 yılında İngiltere’nin başına geldiği gibi, bir gün dolar da rezerv para olmaktan çıktığı gün ABD’nin yere serileceği gündür.
İngiltere, derin siyasi aklıyla sömürgeleri elinde tutmayı başardığı için 1945’te parası rezerv olmaktan çıktığında kayıplar yaşadı ama yere serilmemişti.
Ancak ABD öyle değil.
Gücüne güvenip, vahşice girdiği her yerden tekmeyi yiyerek çıkmak zorunda kaldı. Yaptıkları vahşet ve katliamlardan dolayı da bugün en sevilmeyen milletlerden biridir Amerikalılar.
Binaenaleyh;
Türbülansa girdiği anda tepetaklak olması kaçınılmazdır.
GENÇLİK-ALKOLİZM-UYUŞTURUCU- LGBT-BENCİLLİK VE DİKİŞ TUTMAYAN ASKERİ HARCAMALAR…
Amerikan halkı bencil bir toplum…
Binaenaleyh bunlar iflah olmaz.
Gençlik-aile-alkol-uyuşturucu vb. konularda uzun yazmaya gerek yok. 1990-2004 arası doğanların yüzde 22’si kendini LGBT’li sanıyor. 2040 yılında bu rakam yüzde 67’ye gelecek.
Yani;
Bu vb. sosyal konularda bitmiş vaziyettedir diyeyim yeterlidir sanırım. Bunun için “dibi çürük” diyorum.
Ancak;
Mevzunun anlaşılması için bir örnek vererek yazımı tamamlamak istiyorum.
DEPREM VE YANGIN… PAROLA: ORAYA MI GİDİYORSUNUZ?..
6 Şubat’ta büyük deprem meydana geldiğinde nasıl bir devlet-millet dayanışması ile bu büyük yaranın sarıldığına dair bir örnek vermek istiyorum.
Başakşehir’den Salih kardeşimiz, depremi duyar duymaz arkadaşları ile kamyonet tipi bir araçla yola çıkar
Ama yolda mola verirken “Ya hu biz gidiyoruz ama boş elle ne faydamız olacak!.. Bir yere uğrayıp, kazma-kürek, ip ve sandviç türü yiyecek nevalesi alıp öyle devam edelim” diye konuşurlar.
Anadolu’nun orta yerinde kasabadan biraz hallice bir yerin nalbur dükkânına uğrarlar.
Aceleyle dükkan sahibine “şundan ver, bundan ver... Şunu da koy!” dedikten sonra sıra ödeyecekleri miktarı sormaya gelince, dükkan sahibi; “Oraya gidiyorsunuz değil mi?” ve “Bu da benden ufak bir katkı olsun” diyerek hesabı, ısrarlarına rağmen almaz.
Salih Kardeşim.
Aynı şeyin sandviç vb. şeyleri alırken de tekrarlandığını anlatmıştı…
Peki,
Kaliforniya’da yangın olunca Amerikan halkı ne yapmıştı?
Yanan evleri, bir Hollywood filmi seyreder gibi seyrettiler.
İşte…
“Başka âlemlerden farkımız bizim…”
.
Emin Batur, dikGAZETE.com