16. Yaz Paralimpik Oyunlarına katılacak 4 bin 400 sporcunun her birinin, engeline bağlı olarak sporla değişen hayat hikâyeleri var.
Tokyo’da yarın başlayacak olan ve 13 branşta ülkemizi temsil 87 sporcunun dikkat çeken örnek hayat hikâyelerine sporla nasıl ‘farkındalık’ yaşattığına, o anlamalı sürecin önemli mesajlar içerdiğine şahit olmaktayız.
Birilerine göre başarı kazanılan madalyalar sınırlandırılsa da, bizler için, her bir sporcunun içinde yer aldığı hayata tutunma mücadelesi, birilerinin (mevki ve makamların) madalya/madalyalardan daha fazla önem taşımaktadır.
Hasta yatağından kalkarak hareket ve egzersizle hayata tutunan / yürümeye başlayan, planlı çalışmalarla koşmaya başlayarak, yoğun bir antrenmanla bugün Olimpiyatlarda yarışır hale geldiler.
O sürecin yansıması olarak örnek gösterilecek ve ajansların spor haberleri içerisinde yer alan, bugün Tokyo’da mücadele edecek 87 sporcumuzdan sadece 7’sinin hayatı bile, sosyal hayattaki değişim ve sportif başarıya giden sürecin anlam ve önemini o kadar güzel ve net özetliyor ki…
Resmi veya özel, mevki ve makam sahiplerine örnek olması temennisiyle, işte o süreçten kesitler;
Savaş Üstün (Bedensel Engelliler-Atıcılık);
“Bir yaşında çocuk felci hastalığı nedeniyle engelli kaldım. Tüfek sevdam da avcılıktan geliyor. Başta memleketim Adana olmak üzere birçok ilde avlanıyorum.
O dönem arkadaşlarım bana tüfekle çok iyi atış yaptığımı belirterek bu spora başlamamı önerdiler. Bu tavsiye üzerine 2004 yılında paralimpik sporcu oldum.
Ardından milli takıma yükseldim. Zaten ondan sonra başarılar da üst üste gelmeye başladı. Yaklaşık 15 yıldır ülkemi bu sporla temsil ediyorum…"
Bahattin Hekimoğlu (Bedensel Engelliler-Okçuluk);
“Derinliğini bilmediğim bir suya balıklama atlama sonucunda 2006 yılında omurilik felci oldum. Okçuluk sporuyla 2016 yılında tanıştım.
Spora başlamadan önce kendimi rahat anlatamıyordum. Spordan sonra bir yerden bir yere nakil olurken kafamda bir soru işareti, düşer miyim korkusu yok. Yaşadığım kazadan sonra kendimi eve hapsetmiştim.
Bizden çok daha başarılı insanlar vardır. Kendilerini eve hapsetmesinler, dışarı çıksınlar ve bir yerden başlasınlar..."
Beytullah Eroğlu (Bedensel Engelliler- Yüzme);
"Asosyal birey olduğum için ailem, beni yüzmeye yönlendirdi. Yüzmeye başladığımda 6 yaşındaydım. İçine kapanık bireymişim. Spora başladıktan sonra öz güven kazandım.
Çocukken benimle dalga geçildiğinde, 'kolları yok' dendiğinde, bunu anneme söyledim. Annem 'yalan mı söylüyorlar, senin kolların yok' dedi. Üzülmüştüm. Şimdi 'kolların nerede' diye sorduklarında 'evde unuttum' diyorum.
Kendimle barışık birey oldum. Elde ettiğim sayısız başarı ve madalya bunun en güzel yansıması"
Abdullah Öztürk (Bedensel Engelliler-Masa Tenisi);
"2016 Rio Paralimpik Oyunları'nda masa tenisinde 3 madalya aldık. Bunu Tokyo 2020'de minimum 5 yapmak istiyoruz.
Spor yapan engelli birey sosyalleşiyor, hayata daha pozitif bakıyor, öz güven sahibi oluyor. Toplumda tek başına neler yapabileceğini en iyi kendisi görüyor.
O yüzden anne ve babalara büyük sorumluluk düşüyor. Çocuklarınızı dışlamayın, onlara güvenin ve sporla tanışmalarını sağlayın…"
Zübeyde Süpürgeci (Bedensel Engelliler-Atletizm);
“Spora başlamadan önce evden hiç çıkmıyordum. Spora başladığımda ‘Ben yapamam diyordum’. Sonra yavaş yavaş alıştım ve kendime güvenim geldi.
Ömer hocamın sayesinde, çalışarak kısa süreden önemli yol katettik. Milli formayı giymek bambaşka, değişik ve çok güzel bir duygu. O duyguyu yaşamak lazım.
Herkes spora başvursun, hiç kimse evinde kapalı kalmasın. Hedefim başarılı bir sporcu olmak ve aktif spor hayatımdan sonra Milli Takım sporcusu olmak...”
Ecem Taşın (Görme Engelliler-Judo);
“Aslında engelliler için bir adım atmak başarmak demektir. Federasyonumuz, antrenörlerimiz yardımcı oluyorlar.
Ben bu sayede maddi ve manevi olarak judodan her şeyi kazandım. Bir sürü dostlar edindim, birçok ülke gezdim, birçok kupa aldım, madalyalarım var.
Bunun sayesinde devam ettiriyorum. Kilidi kırmak sadece bir adımla başlar. Engelliler evden çıksın. Herhangi bir spor yapmalarına da gerek yok hobi alanları olabilir.
Kendi istedikleri, başarabilecekleri alanlar olabilir. Sadece adım atmaları yeterli. Lütfen çekinmesinler. Sadece kalbinize güvenin bu yeterli…"
Mehmet Vasıf Yakut (Para Tekvando);
“Bu spora başladıktan sonra kendime olan güvenim de arttı. Hayata bakış açım değişti. Tekvandoya başladığım ilk yıl Türkiye ikincisi, ertesi yıl Türkiye şampiyonu olarak milli takıma yükseldim.
2018'de Bulgaristan'da Avrupa şampiyonu oldum. Televizyonda sporcuların İstiklal Marşı'nı okuttuğunu gördüğümde ben de 'Bir gün ben de yapabilir miyim? Keşke yapabilseydim' diye hayal ederdim.
İstiklal Marşı'nı okuttum ya gerisi artık benim için hiç önemli değil. Bundan sonra Paralimpik Oyunları'nda ve diğer uluslararası müsabakalarda en iyi şekilde ülkemi temsil etmek için elimden geleni yapacağım...”
.
Ahmet Gülümseyen, dikGAZETE.com