USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

TFF, Engelli Spor Federasyonlarıyla omuz omuza

25-02-2018

Sporun içerisinde yer alan ‘engelli’ bireyler ve faaliyetlerinden bahsederken, her bir yazı bize, özel insanlara ‘engel’ olmamayı öğretti.

Bu süreçte, uzuvlarından birisinin eksik olmasının sadece spor alanında değil normal hayatta da, kişi için kayıp olmadığını gördük.

O özel insanlara imkân verildiğinde neleri başarabileceklerini şahidi olduk.

Göremediğimiz yerde ise, akıl tutulmasının kurbanı olduğumuzu fark ettik.

Gözleri kör olan İhsan kardeşimizin ‘Asıl sıkıntı, beynin kör olması...’ sözü, her şeyin özeti gibi...

ONLARI ANLAMAYA CESARETİMİZ Mİ YOK?

Kısır döngü, kısır çekişme üretim/verimliliğin önünde ne büyük engel.

"Biz yaptık" demek yerine, "ben yaptım oldu-bitti" anlayışıyla, bir yere varamayacağımızı artık öğrenmemiz gerek.

Başımıza gelmeden, konuya ehemmiyetli yaklaşamıyoruz.

Aile içerisinde bir ‘engelli’ birey olduğunda, o aile seferber oluyor, yaşanılan evi nasıl uyumlu hale getirebilirim, çalıştığı iş yerini vs.

Kör olan, duymayan, sakat veya algılaması zayıf olan (bu kelimeleri kafamıza yerleştiren İhsan kardeşimize teşekkürü borç biliyoruz) bir bireyin hayatın hangi aşamasında ne tür zorluklarla karşılaşacaklarını kim, nasıl tam olarak anlayabilir ki?

Yaşamadan bilmenin mümkün olmayacağı yerde, yapılması gereken bizzat bu süreci yaşayanlardan dinlemek/öğrenmek!

Yoksa buna da mı cesaretimiz yok?.. 

Düşünün, kamu veya özel; bir sektörde üst düzey yönetici konumundayız.

Bir gün tekerlekli sandalyeyle veya gözleriniz kapalı olarak iş yerine gidin.

Çok değil, bir mesai saatlerinizi o şekilde tamamlayın.

İşte o vakit hayatı, sahip olduğumuz bilgiyle (belki o bilgi bir yere kadar), kendimize göre değil, hayatın bir kesitini yaşayarak yorumlama/öğrenme imkânına sahip olacağız.

Mahallemiz, sokağımız veya sitemizde özel çocuklar (zihinsel algısı zayıf) var ise, çok değil sadece birkaç saatliğine ailelerinden alın ve onlarla ilgilenin.

İşte o vakit, aklımızla değil hayatın içerisinde yer alarak öğrenmenin, daha etkili olacağını görmüş oluruz... 

TFF VE ENGELSİZ FUTBOL...

Bu satırlara yansıttığımız özel (engelli demek gelmiyor içimizden) vatandaşlarımızın her birinin hayatı, masal/hikâye olmaktan çıkarak, toplumda var olan gerçeklerin ta kendisi.

Bunları dillendirirken doğuştan sağ bacağı olmayan Ayşegül Kuş’un, merak salıp başladığı Ampute futbolu geldi aklımıza.

Ampute dediğimizde elbette Avrupa Milli Takımımızın başarısını hatırlamamak mümkün değil.

Bu yazımızı yazmaya hazırlanırken, Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) tarafından down sendromlu futbolunun başlatılacağı haberini aldık.

Biraz daha araştırma yaptığımızda, ajanslarda Turkcell sponsorluğunda “TFF’nin Türkiye Futbol Oynuyor projesi kapsamında destek verdiği, Görme Engelliler Spor Federasyonu bünyesindeki Sesi Görenler Milli Takımı’nın, 1-7 Mart’ta İstanbul Cup’ta mücadele edecek” haberi yer alıyordu...

Bu demek oluyor ki, eğer bir konu ilgi alanına girmez, araştırma yapmaz iseniz o konu hakkında nasıl fikir/bilgi sahibi olabiliriz ki.

‘Niyet hayır, akıbet hayır’ olduğunda, Allah'ın (c.c) izniyle güzellikler de karşımıza çıkar.

Yeter ki düşünce ve eylemimizde ‘halis’ olalım.

İşi ehline verdiğinizde, problem değil kazanımla karşılaşıyoruz.

Buna en bariz örnek, TFF’nin Engelli Spor Federasyonlarıyla omuz omuza olması.

Ülke, toplum, birey olarak en çok buna, kazanıma ihtiyaç duyduğumuz bir süreç yaşamıyor muyuz?

Öyle ise daha ne kadar, neyin hesabını yaparak, vakit kaybedeceğiz!..

:

Ahmet Gülümseyen, dikGAZETE.com

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?