Jazz sokağı MARİA MAGDELENA
-The Blues James- doğru elimde, Cadılar Bayramı için Mıck'e aldığım hediye ile ilerliyordum. Mekan çok büyük bir jazz geleneğinin adresi idi.
Bu geleneğin son çocukları ise orta yaştaki “The True Light” grubuydu.
Bu grubun sloganı: “Jazz sahne için, sahneye gerçek ışık gerekli” idi.
Çok büyük sinerjilerin yayıldığı bir mekandı.
Grup üyelerine gelecek olursak:
Philip, John, Andrew ve Thomas kardeşlerdi.
Aslında kardeş değillerdi fakat “Meryem Ana, hepimize yeter” düşüncesinde bilinç geliştirmişlerdi.
Büyük mekana yaklaştığımda enerji, etrafa çoktan yayılmıştı.
MARİA MAGDELENA sokağı…
Bugün Jazz sokağı, gerçekten bambaşka idi.
Mekanın kapısından içeriye doğru süzülen, merdivenlerden ilerlerken sanki ayaklarım Jazz ritminde tüm bedene sirayet etmişti.
Şef garson beni, Mıck ile rezerve ettiğimiz masaya doğru götürdü.
Ve karşımda yılların dostu Mıck; FBI Ajanı Mıck…
Her zamanki gibi, omuzlar ve yumruklar, tam bir Amerikan gençliği.
Bugün, uçuk-saçık bir gece olmalıydı; lakin “Kehanet” misali, ruhsal ve ezoterik ‘Büyü'deki mesaj aklımdan çıkmıyordu.
Roma kapıları ve Hint İpek Yolları bu kadar esrarengiz bir silsile belki değildi.
Belki de içtiğim son kadeh, “duble viski” olunca, bunlar zihnimde yaşanmıştı.
Bir yandan fon, bir yandan hücreyle buluşan alkol çarpmak için yeter de artardı.
Eğlenceli ve anlamlı gece devam ederken Mıck ile bol bol eski günleri yad ettik.
O kadar çok şey konuştuk ki bir cümleden diğer cümleye ses frekansları yetişemez oldu.
Tabii ki sık sık yakılan sigaradan da dolayı…
Son cümledeki Mıck, bana tüm kapıları ve perdeleri araladı.
Kafam milyon olsa da…
- Hey dostum benim işleri, boşver de senin çalışmaların nasıl gidiyor? Yazdıkların, çizdiklerin ve peşinden koştuğun spekülatif olay ne?
Devam etti ve içimi okudu resmen…
- Hey dostum!.. Ben seni bilirim, hem de işim gereği; kadehi kaldırışın, dudağındaki sigaranın duruşu ve gözlerin o süzgeç gözlerin…
Hadi anlat bana!
Neyin peşindesin…
-Devam edecek…-
.
Muhittin Taha Çalık, dikGAZETE.com
Sevilay 5 yıl önce