Ey Türk Milleti, M. Kemal’in Cumhuriyeti ve üç kıtanın büyük imparatorluğu Osmanlı şahit ol…
Anadolu’nun, Ortadoğu’nun, Orta Asya’nın, Afrika’nın İslam sancağının bekçileri ve yoldaşları şahit ol…
Peygamberimizin Sahabe Dairesi, İtikat, Sünnet, Kur’an-ı Kerim çiğnenmekte ey Müslüman!
Korkunun karıştırdığı yeryüzü, Mü’mine çile, fobik vaka, İslam’sa “hoşgörü dini Vatikan Avrupası” mıdır?
Yoksa mültecileri sınır kapılarında rezil ederken açamadıkları kapılar, gönüllerindeki anahtarsızlık değil midir?
“İnsancıl” kelimesi, Avrupa’da Theodor Herzl gibiler için mi türetildi acaba?
Yoksa Siyonizm, Hitler’e veya Yahudilere geçmişten beri olan baskılardan dolayı etki-tepki meselesi olarak çıkmış olamaz.
Gaye, Vatikan devletini, İngiliz devşirme topluluğunu, Fransız modernizmini güçlendirmek.
Sapık, boş ve içi kötülükler dolu bir kıta oluşturmak.
Sonuç; Amerikan Batısını, Ortadoğu’ya, Balkanlar ve Anadolu’dan ulaşarak geçiş güzergâhını Çin’e kadar yaymak, ateşe ateş olmak ve şeytanlıklarla dolu İsrail hükmünü sürdürtmektir.
Kuzey Kore ve Çin muhabbetleri bu yüzdendir.
3. Dünya Savaşı öncesi ekonomik ve finansal savaşların başlangıcı Çin ve Batı’nın arasında geçiyor.
Herkes kendi menfaatinin peşinde…
Olan benim Müslümanıma oluyor işte…
Arakan yanar, Çinli Müslümanlar yanar…
Allah’ım, Müslümanların yangınına çare ol!
Açlığın ve susuzluğun Afrika’sı ne zaman Mü’mine manevi doygunluk verecek?
Söylemekten bile çekiniyorum neden mi?
Elin Fransız’ı, İngiliz’i toprağa sahip çıkar da mukaddes bağımızın, atamızın siyah gönüldaşının inancına da mı sahip çıkar be kardeşim…
Biz daha Kur’an-ı Kerim’in ciltlerini yıpratmaz raflarda tutarken, tahta parçalarına kömür karası ayetler işlenmiş, okumak ve gönlünün tokluğuna çare olmak isteyen Mü’mine ayıp değil mi?
Ya şuna ne demeli; bu insanlara sahip çıkamadıkça batıya olan yolculuk, deniz mavisine karışıp giden siyah bedenler…
Orta Asya, Hoca Ahmet Yesevi’nin coğrafyası, atın it sürülerini, izlerini yok eden koşusunun mücahidi…
Ağlar Doğu Türkistan, ağlar Çeçenistan…
Türk nerde midir?
Türk, Orta Asya’da Sovyet Rusya’nın elinde, haritaların o kâğıt parçalarının üzerinde kırılan kalemlerin mürekkebi gibi paramparça ve acı sonların son sessizliğindedir…
O sessizlik gurbetin, ölümün ve çaresizliğin sesleri olacaktır.
Kurulan onca devlet, Türk devletleri, kırılan Sovyet peki sonuç diri ve iri olmayan ırkımın turan ülküsü…
Kader Türklük, onurumuz ve şerefimiz İslam…
Türk’ü, Arap olanı ya da beyaz ve siyah olanı değil savunmak, savunmak İslam’ı ve kutlu peygamberin mirasını korumaktır. Miras ümmettir, sünnettir.
Kâinat ALLAH zikrinde, İslam suskun kesilmiş, lafzın yalnızlığı zikrin ağlayışında….
En önemli meseleye gelirsek üç dinin merkezi Kudüs… Mescidi-i Aksa, Kubbet’üs-Sahra…
El-Aksa yöneliş, Kubbet’üs-Sahra yükseliş…
İçin cız cız eder her an, düşünürsün Mirac’ını, ilk kıbleni cız eder.
Eder de yalnızlık aşkın son feryadı, mekân son deminde, insan yoz durumda bekler ve kan kusar neye mi; İslam’a ve mabedine…
Yozluk, Filistin’de değil; Trump kahpesinin ağlama duvarındaki yoz duruşu ve duruşun ihaneti…
Ağladı Filistinli, ağladı Mü’min çocuk, ağladı Mü’min adam, ağladı Mü’min kadın, ağladı Mü’min yaşlı, işte biz de toplanamadık miracın altında, korkuyorum mahşerin günü toplanacak ümmetin son kaçışlarından…
Şu dörtlüğümle noktalıyorum:
Miracım Kubbet’üs-Sahra, ilk kıblem El-Aksa...
Ölümümde doğumumda kader, çizgim İslam….
Kabe’nin yolu hakikat yolu, Medine Peygamber’in yolu…
Mirac’a gidişin de El- Aksa’nın secdesinin de adı İslam.
Peygamberlere diyar, yoluma ışık olan Kudüs…
Nuri Pakdil üstadımızla veda ediyorum:
Tur dağını yaşa
Ki bilesin nerede Kudüs
Ben Kudüs'ü kol saati gibi taşıyorum
Ayarlanmadan Kudüs'e
Boşuna vakit geçirirsin
Buz tutar
Gözün görmez olur
Gel
Anne ol
Çünkü anne
Bir çocuktan bir Kudüs yapar
Adam baba olunca
İçinde bir Kudüs canlanır
Yürü kardeşim
Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin…
.
Muhittin Taha Çalık, dikGAZETE.com
Mustafa Aslan Osmaniye 4 yıl önce