TAMAMEN DUYGUSAL ORGANİZE İŞLER…
Son günlerde CHP belediyelerinin “kutlama” adı altında yaptığı etkinliklerle Kamu malını nasıl saçıp savurduğunu görüyoruz.
Belediye başkanları da “Bu kadar değildir herhalde…” diye düşünerek başta itiraz ettiler.
Ama
Ortaya belgeler çıkınca sessizliğe gömüldüler.
Bunu “nasıl kalıbını uydurur, açıklama yaparız” diye düşündükten sonra, nihayet bir hafta sonra öyle bir açıklama yaptılar ki, özrü kabahatinden büyük.
Ödenen meblağ 69 milyon değil de 90 milyonmuş da!.. Bu da 8 gün için ödenmiş de falan filan.
BUNUN BİR DE CUMHURBAŞKANI OLDUĞUNU DÜŞÜNÜN!..
Adam;
1- İki tuşa basıp bulunacak olan ödemeyi ancak bir haftada bulabildi.
2- Bir gecede ödenen 90 milyonu basit bir meblağ görüyor. Hâlbuki bununla Anadolu’da 25-30 ev alınabilir. İstanbul’da bile 20 tane ev alırsınız.
3- Bu sanatçıların piyasa değeri bu mudur ki, siz böyle bonkör davranıyorsunuz? Aralarında ismi-cismi duyulmamış şarkıcılar var.
Kaldı ki;
Yaptığınız iş bir halk konseridir. AK Parti belediyeleri de buna benzer etkinlikler yapmıştı ama ya çok cüz’i bir ödeme veya hiçbir ödeme yapmamışlardı.
Nitekim;
Sanatçı Şükriye Tutkun hanımefendi, tek bir kuruş almadığını söylemiştir.
Ve o asil sanatçı; “Böyle hayır işleri için çağırsınlar yine giderim!” demiştir.
Şimdi;
Şov yapan şarkıcılara ödenen parayı bir haftada zor bulan birinin bir de cumhurbaşkanı olduğunu düşünün: İşler nasıl yürür? E tabii ki, yavaş yavaş…
İkincisi;
CHP’nin -Allah muhafaza- hükumet olduğu bir zamanda kamu malının nasıl saçıp savrulacağını bir düşünün. Belediye iken 90 milyonu saçıp savuran… İktidar olduğunda 900 milyonu berhava eder.
CHP’NİN KÜLTÜR-SANAT ANLAYIŞI VE DENETİM…
CHP’liler “sanat” deyince heykel yapmak -o da hiçbir sanat değeri olmayan eciş-bücüş şeyler- “kültür” deyince de donu görünecek kadar mini etek veya derin yırtmaçlı şarkıcıların sahnede şov yapmalarına “Kültür Etkinliği” diyor.
Biz;
“Böyle basit bir kültür-sanat anlayışı olur mu?” derken,
Meğerse işin içinde tamamen “duygusal” organize işler varmış.
Şöyle ki;
Adı “sanat” olunca heykeli veya heykelciği astronomik rakamlarla belediyeye fatura edebiliyorsunuz. Böyle bir fatura, Sayıştay, meclis vb. gibi denetim radarlarına da yakalanmaz. “Sanat” ya!..
Aynı şey
“Kültür” veya “kutlama” adı altında sahnede yapılan pespaye şovlar için de geçerli.
FİLM…
Yapılanların hiçbir sanat değeri yok dedik ya… Onlar da bunun böyle olduğunu biliyor…
Ancak;
Film, asıl bundan sonra başlıyor.
Yani tamamen duygusal organize işler bundan sonra başlıyor.
Bakıyorsunuz birine 69 milyon ödenmiş diğerine 71 başka birine 80…
Şimdi soru şu:
Bu şovmenlerin gerçek piyasa değerleri bu mudur?
Hayır!
Kesinlikle değil…
Piyasada bu fiyatların onda birine 10 takla atarlar ama CHP belediyeleri bonkör…
Veya
İşin içinde bilemediğimiz (aslında herkesin bildiği) başka işler var.
TRAFİK…
İsrafın sadece bu alanlarda olduğunu düşünmeyin.
Her alanda alabildiğine israf var. Olmasaydı İzmir böyle kokar mıydı? İstanbul trafiği bu hale gelir miydi?
CHP belediyelerinin yaptığı bu fuzuli harcamaların yarısını
İzmir Körfezi’ne veya
Alt-geçit vb. gibi trafiği rahatlatacak yerlere harcansa, İstanbul trafiği biraz rahatlar nefes alırdı.
HADİSE VE Y. ÖZDİL’İN PİŞMANLIĞI!..
Milyonlar böyle havada uçuşurken büyük bir ihtimalle Hadise ve Özdil içten içe pişman olmuşlardır.
Neden?
MADEN…
Çünkü ortada büyük bir maden var!..
Ve…
Atatürkçüleri kandırmak da o kadar kolay ki…
Başkalarına 70-80 milyon sayılırken neden Hadise’ye bir gece için 6 milyon verilsin? Başı kel mi?
Çatır çatır pazarlık etse o da onlar gibi astronomik rakamları alırdı.
Özdil’e gelince:
O da aslanlar gibi ‘Atatürk’ adlı kitabını çıkarmıştı.
İçinde öyle matah şeyler yok ama adı yeter. Nasıl olsa okumasa da bu kitabı alacak parası bol bir kitle var (maden var…)
Mesela;
Atatürk, uyanırken (ne zaman uyandığını yazmamış) önce sol sonra sağ ayağına çorap giyermiş.
Veya;
Leblebiyi atar, ağzıyla havada yakalarmış.
Bu cümlelerin her biri bir sayfa...
Yani okuyucu bu iki derin bilgiyi (!) iki sayfada okumuş oluyor.
ÖZDİL’İN PİŞMANLIĞI!..
Özdil işte bu kitabı şeytana uyup 2.500 liraya satışa çıkardı (bugünün 25.000 lirası)
Ama o da ne?
Atatürkçüler kuyruğa girip, kitabı bir saatte tüketmesinler mi?
Eyvah ki, ne eyvah!
Eğer…
Kitabın fiyatını 2.500 değil de 10.000 lira koysa (şimdikinin 100.000 lirası) o kitap yine satardı. Çünkü kitabı almak isteyenler kuyruk oluşturmuştu.
Ama Özdil nereden bilsin ki, böyle bir maden olduğunu…
Neyse!
CUMHURBAŞKANIMIZ…
Onlar!..
Donlu şovlar yaparak, kitap imzalayarak, deliler gibi bağırıp çağırarak on milyonlarca lirayı bir gecede organizeli bir şekilde ceplerine indirsinler.
Tayyip de,
Bir yandan depremzedelerin evlerini tamamlamak için gece gündüz çalışsın… Türk Devletleri Teşkilatı’nı kurmak için önce Türkistan’a ertesi gün Avrupa liderleri ile görüşmek için Macaristan’a, bir sonraki gün Gazze meselesi için Ortadoğu’ya uçsun.
Hani derler ya;
Kimi hay hay, kimi vay vay…
.
Emin Batur, dikGAZETE.com