“Eğer taklitte iyi bir şey bulunsaydı, Peygamber atalarının yolunu izlerdi” -Muhammed İkbal, Peyam-i Maşrık, s. 264 (son şiir)-
İkbal, cesur bir kalem...
Kaleminin mürekkebi gündüz güneş, gece ise ay…
Yolunu kaybeden her şuurlu ruh, İkbal'i pusula olarak kullana-bilir…
Zamanımıza baktığımız vakit, pusulamız alışkanlıklar…
Düşünmek yerine, düşüneni düşünmeden taklit etmek...
Günümüzde çoğu şey taklit üzerine...
VII. Asırda çöl bedevi modası günümüzde “asrı saadet” adı altında moda olarak taklit ediliyor...
Piyasa 'kadın' yerine; 'nisa' kelimesini elbise satış iletişimi olarak kullanıyor...
Kısacası; kutsiyete geçen her terimin sermayede bir karşılığı var...
Karşılık bulan bu fikirlerin ve reklamların toplumda pazarının oluşturulması gerekiyor...
İşte burada 'Taklit' ve taklitin alıntı yapılacağı tarih çok önemli...
Uydudan yayın yapan televizyonların çoğu, gündüz-gece üflenmiş macun satıyor...
Üflenmiş macun reklamı yapanın tipi ve görünüşü VII. Asra götürüyor izleyeni...
Şöyle diyor ağına düşürdüğü zihinlere: “Al bunu! Kullan... Fayda görmesen de, sevap işlersin…" Bilinç altına itelenen bu (!)…
Bir de, Allah'ın Ayetlerini parselleyip satanlar var...
Onlar da aynı...
Basılmış kağıt satıyorlar taksitle...
Umre ve Hacca götürenler bile var...
Tezgahı açan aynı; cübbe, hırka, entari, değnek...
Diyanet İşleri Başkanlığı, ölü yıkamaktan fırsat bulmalı bu yanlış gidişe...
Yoksa...
Bu oyunu kim bozacak?
.
Emrah Bekçi, dikGAZETE.com
-Tefekkür Notları-
