Bir adamın, işkembe-i kübradan yaptığı açıklamaya ne cevap vereyim!..
Vakti zamanında, bir alime adamın biri gelmiş ve size bir sorum var diyerek başlamış anlatmaya;
“-Nuh Aleyhisselam, oğlu Zekeriyya'yı testere ile keserken, gökten Mikail ona boynuzlu bir koç mu indirmiştir, yoksa boynuzsuz koç mu?”
Alim, şimdi bu sorunun neresinden tutsun!..
Hangisini izah etsin!..
Hangisini açıklasın!..
Neye cevap versin!..
Soruyu soran ise sanki bütün meseleleri doğru biliyor, hepsini çözmüş de kalmış gökten inen koçun boynuzu!
Şimdi bu misal gibi, birisi de o kadar gereksiz konuşmuş ki hangisini izah edelim!..
Tıbben bağış yapılan kanın damardan akan "sağlıklı kan" olduğunu, zaten içerisinde mikrop toksin vs bulundurursa başka birine nakledilemeyeceğini…
“Hacamat”ta ise damardan akan sağlıklı kan değil, “1. Kat” deri altından alınan "oksijeni bitmiş, toksit atık maddeler içeren kirli ve sağlıksız kan" olduğunu nasıl izah edeyim!..
Ya da “misvak” yerine, diş fırçası/macununa getirdiği örneğine, "Avrupa'nın acaba neden akın akın misvağa koştuğunu" sorsam…
Ya da diş fırçalarının ağır mikro-plastik içerdiğini, diş macunlarının içerdiği “nano tio2” partikülleri sebebiyle, bedene ağır metal yüklediğini, yine içerdiği florür sebebiyle, beyinde bulunan epifiz bezini kireçlendirdiğini, Avrupa’nın bu yüzden "zeka geriliği”ne yol açtığını bildirdiğini izah etsem nefesime yazık değil mi!..
Ay dönümlerinin, dünya ve dolayısı ile bedenimiz üzerinde tesiri elbette vardır.
En en en basit örnekle, dünyadaki okyanusların ve denizlerin med-cezir denilen alçalması ve yükselmesi olayı, hangi sebeple oluyor desem!..
Bana elbette "ay" diyecektir..
Dolayısıyla bedeni yüzde 70-80 su olan insanın üzerinde ay dönümlerinin etkisi olduğunu bilimsel de/ilimsel de açıklamak çok kolay…
Peki sayın hoca nasreddin;
-Bu kazanın doğurduğuna inanıyorsun da öldüğüne neden inanmıyorsun?
Marifetname'de dahi neden Hicri ayların tekli günlerinde kan alınması gerektiği detaylıca açıklanmışken neyi nasıl izah edesin!
Bu kafayla madem nafileyse nafile neden "Eyyami biyz" orucu tutmak için ayın aydınlık günlerini bekliyorsun?
Affet, senin kadar tıp bilgisi olmayan İbn Sina, Fahruddin Razi gibi İslam Medeniyetleri tıbbına büyük hizmet etmiş hekimler beceremedi o zaman bu dini, bu sünnetleri güncellemeyi..
Sarışın abla hatırına fetva veren sayın ibrikçibaşına(!) kaldı bu işler.
.
Yağmur İbiç, dikGAZETE.com