Süleymaniye riski yüksek bir bölge midir?
Öncelikle “Süleymaniye’nin Sesi” olarak ilk makalemizi sizlerle paylaşmanın gururunu yaşadığımızı bilmenizi isteriz.
Başta Türkiye olmak üzere tüm dünyaya, Irak Süleymaniye’den doğru ve sağlıklı bilgilerin aktarılması ve özellikle ticari ilişkilerin sağlıklı bir rotaya sokulmasına katkıda bulunabilmeyi amaç edindiğimizi iletelim.
Uluslararası ticarette, bir ekonomik döngünün küçük ölçekli de olsa, global alanda işleyen sisteme entegre edilmesi olmazsa olmaz şartlardandır diyerek makalemize devam edelim.
Geçmişte “Kürdistan” kelimesi Türkiye gündeminde çeşitli travmaları tetikleyen bir anlam içermekte idi, aradan yıllar geçti ve kurulan ticari ilişkiler sayesinde, yaşanılan olumsuzluklar ve kazandırılmış ön yargılar, gösterilen gayretler sayesinde ve geliştirilen karşılıklı ticari işbirlikleri sayesinde rahatlama sürecine girerek gergin ilişkiler, yerini ticari yakınlaşmalara bıraktı.
İlişkilerin samimi olması ve bu durumu ayakları yere basan ticari projelerin de desteklemesi ile birlikte, karşılıklı kazan kazan metodu sayesinde uluslarası ticari döngüye katılan başta Irak olmak üzere, Irak’ın (KRG) Kuzey bölgesi de kendi ölçeğinde uluslararası sisteme entegre olarak katkılarda bulunmaya başladı. Böylelikle bölgesel bir rahatlama tetiklenerek ticaretin önü açılmış oldu.
Yakın geçmişte bu ilişkilerin bir kısmı donma aşamasına getirilerek, Süleymaniye bölgesinin uluslararası sisteme entegrasyonunun önü kesilmiş oldu. Bu durumun kimlerin ekmeğine yağ sürdüğünü tartışmak yerine, neden böyle bir durum oluştu?
Bunu karşılıklı olarak sağlıklı bilgilerin alış-verişi sayesinde çözümlemek, siyasi erkin işidir diyerek makalemize devam edelim.
Karar vericilerin büyük düşünerek kendi toplumlarının refahını yükseltmekle yükümlü oldukları vurgusunu yapmak yersiz olur kanaatindeyiz. Onlar kendi işlerini yapadursunlar, ticaretin canlanması ve Süleymaniye’nin tekrardan dünya ticaretine sağlıklı şekilde entegre olabilmesinin yol taşlarını nasıl döşeyebiliriz, bunlara kafa yormak gerektiği kanatine herkesin sahip olması gerektiğini söyleyebiliriz.
Sermaye, riskli bölgelerden uzak durmayı seçer!
Süleymaniye riski yüksek bir bölge midir gelin bunları tartışalım isterseniz...
Coğrafyamızın en büyük açmazlarından bir tanesi “TERÖR” olaylarıdır. Bu kavram ‘sermaye’nin uzak durmayı tercih ettiği itici bir kavramdır.
Basın ve yayın kanallarını izlerken, Süleymaniye’nin terör (PKK) ile iç içe geçmiş olduğu vurgusunun sürekli tekrarlanıyor olması, ister istemez sermayeyi ürkütmekte ve aynı zamanda var olan sermayenin de kaçmasını tetiklemektedir diyebiliriz.
Durum gerçekten böyle midir? Yani Süleymaniye, gerçekten bir terör yuvası mıdır?
Her ülkede olduğu gibi Süleymaniye’de ikamet etmek, çalışmak veya bir işletme kurmak isteyenlerin belli araştırmalardan geçmesi gerektiği malumunuzdur.
Uyulması gereken ciddi bir prosedür var anlayacağınız. Lakin bir konu var ki buna değinmeden konuyu geçiştirmek haksızlık olur kanaatindeyiz.
Nedir bu konu biliyor musunuz?
Süleymaniye’de ikamet edebilmenin, çalışabilmenin veya bir işletme kurabilmenin önünü tıkayan en belirleyici konu, kişinin herhangi bir “TERÖR” gurubu ile bağlantısının olup olmadığıdır.
Şayet bireyin herhangi bir bağlantısının olduğu kanaati (isbatı değil, kanaat dahi) oluşsa bile, bireyin Süleymaniye’de barınması mümkün olmamaktadır.
İsteyen gidip araştırabilir!..
Hal böyleyken, “neden Süleymaniye bölgesi uluslararası ticari döngünün dışına itilerek izolasyona maruz kalmaktadır?” diye biz de buradan soralım isterseniz.
Siyasi çelişkileri konumuzun dışında bırakarak, bölge insanının yaşanılan bu gerginlikler sayesinde düştüğü duruma dikkatleri çekebilmek adına kaleme aldığımız bu yazımızda gündeme girişimizi yapmış sayılalım ve devam edelim.
Takip edenleriniz bilecektir, Türkiye ciddi değişimler içerisinde ve bölgesi ile önemli ticari geçiskenlikleri hayata geçirebilmek adına karşılıklı anlaşmalara imzalar atmaktadır.
Uzakdoğudan yola çıkan tedarik zinciri, her halükarda Türkiye üzerinden geçerek son tüketici olan Avrupa kıtasına ulaşmaktadır.
Türkiye’nin jeostratejik konumu gereği ticaretin hızlı ve güvenli olması noktasında böyle bir avantaja sahip olması ticarette istikrarı tetiklerken, aynı zamanda bu avantaj, beraberinde birtakım sorumlulukları da Türkiye’nin omuzlarına yüklemektedir diyebiliriz.
Alınan siyasi kararlara saygılı olmak gerekir diyerek buraya bir not düşmemize müsaade edin lütfen.
Süleymaniye havalimanından Türkiye’ye ve Türkiye’den Süleymaniye havalimanına yapılan karşılıklı uçuslarının kapatılmış olması ve Irak’a uygulanan vize işlemleri esnasında, Süleymaniye bölgesi sakinlerinin de bu olumsuz durumdan etkilenebilecek olmasının hesaplanması ve hatta potansiyel ticareti dahi etkileyebileceği ihtimalinin olacağı kanaatini masaya yatırmanın elzem olduğu kanaatindeyiz.
Dolaylı olarak Süleymaniye bölgesini ticari döngünün dışında bırakmak ne işimize yarar bunu sorgulayalım istedik.
Görülen o ki; Süleymaniye’nin işleyen ticari döngünün dışında kalması, birilerinin işine gelmektedir.
Türkiye bu noktada öncü bir rol alıp, oluşan bu negatif atmosferi olumlu bir kimliğe büründürerek, Süleymaniye bölgesini de bir şekilde akıp giden ticari döngünün içerisine entegre edebilmenin alternatifini kısa zamanda oluşturacaktır kanaatini taşımaktayız.
Dedik ya; Türkiye, doğal bir hediye olan jeostratejik konumu gereği bu gerçek ile er ya da geç yüzleşmesi gerektiğini öngörmekte ve bir şekilde ticari döngünün içerisine tüm bölge sakinlerini ötelemeden entegre etmek adına gereken adımları da atacaktır kanaatinde olmalıyız.
Geçenlerde “ODATV”de: “Terör örgütünün Newroz mesajı... Altından Talabani Çıktı... İran bu işin neresinde” Geçtiğimiz yıldan bu yana Ankara tarafından defalarca uyarıldığı halde “PKK’yla işbirliğine devam eden Talabani’nin terör örgütüne ‘kamikaze IHA’ sağladığı iddia ediliyor.” başlıklı bir makale yayınlandı. Üşenmedik ve sorduk; böyle bir şey mümkün mü diye.
Cevap kesin ve netti: Böyle bir şey yok...
Akabinde çeşitli sosyal medya kanallarında bunu destekleyen örneğin; “Bu tür anlaşmazlıklardan dolayı kaybeden taraflar sadece bizler oluyoruz, “PKK’nin kaybettiği bir şey yok ki” gibi yapılan başka açıklamalar da oldu.
Son Söz;
Renkli ve neşeli bir bahçeyi oluşturabilmek için her kesime kendi rengini ve kendi kokusunu temsiliyet hakkı vermek gerekir. Tek şartla, bu coğrafyayı dünya ile entegre etmeye çalışan insanlar olsun...
Saygılarımla.
.
Süleymaniye’nin Sesi - IRAK / Voice of Sulaimaniyah 'VOS' - IRAQ, dikGAZETE.com
ve 10 yıl öncesinden bir video kaydı; 3 dakikada Süleymaniye: