Her başarının bir hikâyesi vardır. Bizler genellikle sonuç-neticelere takıldığımız için, ‘başarı ayrıntıda gizli…’ gerçeğini her defasında göz aradı ederiz.
Sadece sporda değil, hayatımızın her aşamasında bu süreç böyle işlemez mi?
22 Yaş Altı Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımımızın Avrupa Şampiyonu olma başarısıyla ilgili haberdeki ‘Cumhurbaşkanımız takımın baş antrenörü Kemal Okur’la görüşüp tebrik ve teşekkür etti…’ ayrıntıları okurken 1994’e, bundan tam 20 küsur yıl öncesi, üniversite yıllarımıza gitmeden edemedik.
Neydi, bugünün başarısının, bizi tarihi sürecin derinliklerine götüren?..
HEDEF VE PROGRAMLA, EMİN ADIMLARLA İSTİKAMET...
Kemal Okur.
Avrupa Şampiyonu olan 22 Yaş Altı Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımının baş antrenörü.
Marmara Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda Spor Yöneticilik Bölümüokul sıralarında beraberliğimiz oldu.
Okur’un bir özelliği, kendine koyduğu hedef ve yaptığı programla bu istikamette emin adımlarla yol alması.
Dört sene süren üniversite yıllarında, boş-serbest zaman olarak adlandırılan vakitlerde o spor salonunun yolunu tutardı.
Ayağındaki sakatlık, onu hedefinden pes etmek bir yana, adeta hedefine kilitledi…
SPORCULUKTAN ANTRENÖRLÜĞE...
Dezavantaj gibi görünen o engelini avantaja çeviririm diye kafa yorup, bıkmadan usanmadan çalıştı Kemal Okur.
Aktif spor hayatına tekerlekli sandalye sporcusu olarak devam etti.
Daha sonra, birikim ve tecrübesini antrenörlüğe de yansıttı.
Bu süreçte ülkemizin tekerlekli sandalye tenis milli takım sporculuğunun ilklerinden oldu.
Her başarının arkasında nasıl bir sürecin olabileceğinin gösterdi, bizler de bu anlamlı dönemin şahitleri olduk.
Spor geçmişinden dolayı her daim sporun içinde olan Cumhurbaşkanımızgibi, bizler de Kemal Okur kardeşimizi tebrik ettik.
Tebrik ederken, sadece geçmişin ve birlikteliğin vefasını bu satırlara dökerek vermekle yetinmedik, Okur ve takımında yer alan her biri aslan yürekli gençlerin diğer sporculara örnek olmasını istedik…
EVİNDE ANNE SAHADA ŞAMPİYON...
Emine Seçkin.
Kendi deyimi ile evinde anne, sahada şampiyon.
2 yaşında yakalandığı rahatsızlığı nedeniyle hayatını tekerlekli sandalyede geçirmek zorunda kalan Seçkin, engeline rağmen hayata küsmek yerine azim ve kararlılığı spor ile programlandırarak uzun yıllar basketbol oynamış.
35 yaşında 2 çocuk annesi Emine Seçkin, 2010 yılından bu yana badminton branşında çalışıyor.
En büyük hayali ise olimpiyatlarda yarışmak.
Bu durum, doğru zamanda doğru tercihin nasıl olması gerektiğini gösteriyor bizlere…
Önce tekerlekli basketbol, sonrasında badminton, bu sürecin en güzel yansıması.
Milli sporcunun ‘Spor, birilerine bir şeyler göstermenin ve kendini ifade edebilmenin en güzel aracı…’ şeklindeki sözlerinden, engelli veya engelsiz her vatandaş için en güzel terapi-tedavi aracı olduğunu anlıyoruz.
Bu demek oluyor ki, doğru bir yönlendirme ve imkân (tesis-malzeme) tanınması durumunda sporda ulaşılamayacak başarı yoktur…
VE 2016 RİO ŞAMPİYONU GOALBALL BAYAN MİLLİ TAKIMI...
Engelli sporunda büyük başarılara imza atan Kemal Okur ve Emine Seçkin’in örneklerine değinirken, bu satırlara daha önce yansıttığımız 2016 Rio Paralimpik Oyunlarında takımlar kategorisinde bir ilke imza atarak şampiyon olan Goalball Bayan Milli Takımını hatırlamadan edemedik.
Mutlu sona ulaştıkları oyunlara tam 10 yıldır hazırlandıklarını hatırlatan Milli Takım antrenörü Ali Tekçe, 2. Dünya Savaşında gözünü kaybeden gazilerin iyileştirme-tedavi amacıyla icat edilen branşta bugünlere gelindiğini açıklıyordu…
AKLA GELEN BİR SORU...
Olimpik veya paralimpik, diğer bir ifade ile engellli veya engelsiz, tüm spor branşlarında ‘Sporun başarı reçetesinde sizce ne var?..’ sorusunun karşılığında ortaya çıkan süreç ve sonuç önemli.
Bu yazımızdaki birkaç örnekte olduğu gibi, bu sayıları artırmak örnekleri çeşitlendirmek mümkün.
Aklıma şu soru geliyor; "Diyelim ki, engellilere sporla rehabilitasyon hizmeti sunduk ve onların performans sporunda başarısına ulaşamadık (ki zayıf ihtimal). Engelli vatandaşların, spor yaparken ulaştıkları mutluluk, onların sağlıklı bireyler olarak toplum içerisinde yer almaları bizlere yetmez mi?"
Bu demek oluyor ki sporu tabana-her yaş grubuna yaygınlaştırmak, sağlıklı bir o kadar mutlu neslin oluşmasına katkı sağlayacak, bununla birlikte yetenekli çocukların spor müsabakalarındaki başarısı ülkemizin de gurur kaynağı olacaktır; vesselam...
Ahmet Gülümseyen, dikGAZETE.com