Engelli bireylerin spora yönlendirilmesi konusunda, kapasitemiz/imkânlarımız doğrultusunda çalışmalarımız devam ediyor.
Öncelikle, herkesi hareket ve egzersizle buluşturmak, sürecin devamı olarak, bireylerin sportif müsabakalarına katılım sağlamaları için neler yapılacağı konusunda düşüncelerimizin yer aldığı bu satırlarda, sadece bizim değil, sporun içerisinde yer alanların görüş ve düşüncelerinin paylaşılması, konunun hassasiyeti için önem taşımaktadır.
İşte o önem konusunu işin içine soktuğumuzda, açık konuşmak gerekir ki, günümüzde sporun kimler tarafından ne manaya geldiğini daha iyi görmekteyiz.
Hiç kimseyi zan altında bırakmama düşüncesinden uzak olduğumuz kadar, yapılan herhangi bir adaletsizlik söz konusu ise, o istemeyen hadiselerin ortadan kaldırılması için, ister istemez duyarsız kalınmaması gerektiğinin altını çizmek istiyoruz.
Tüm bunları ifade ederken, hiç bir sivil toplum kuruluşuna kaydımız olmadığı gibi hiçbir spor federasyonunda aktif görevimizin olmadığını da açıklamak isteriz.
Görüş sormak isteyen olursa (bugüne kadar bu başvuru, bireysellikten öteye geçmedi) işte o vakit, fikir ve önerilerimizi, dilimiz döndükçe anlatmaya, aklımız erdikçe yazmaya çalışırız.
Niyetlerin hayr kapısını aralaması bağlamında, inşallah bundan sonra da yaklaşımımız bu şekilde devam eder…
“SPOR TOPLUMSAL HAREKETTİR” DERKEN…
Bazen, konuyu belirleyip yazmaya başladıktan sonra, yazımızın başlığı da sonradan ortaya çıkabilmektedir.
Tıpkı bugünkü yazımızda olduğu gibi. “Spor siyaseti engelli-engelsiz tanımıyor!..” derken, “Siyaset nereye bulaşmadı ki!” diye düşünmeden de edemiyoruz.
Yaşadığımız hayat, bu süreci bize örneklendiriyor.
Sporun bir yarış, kazanmak ve kaybetmenin doğası olduğunu bilmeyenimiz yoktur.
Bu böyle bilinmesine rağmen, neden sporun havasını teneffüs eden bireyin, bu tutkudan bir daha vazgeçemediğini, değişik sebeplere bağlayabiliriz.
Sporun her branşının, toplumlar üzerinde ekonomik ve sosyal etkileri küçümsemez bir boyutta.
Siyasi ve ideolojik akımlar, bireysel veya toplumsal açıdan sporu o denli kullanabiliyorlar ki gün oluyor, sporu, toplumların yararından daha çok rant ve yıkım aracı olarak (karşılığını/enkazlarını görmek zor değil) kullanabiliyorlar.
Toplumun milli ve manevi açıdan yıkımlarının, çeşitli açılardan görülebilmesi ne demek istediğimize sadece bir örnek.
Bakış açısı ve ayrımcı yaklaşım, diğer bir örnek.
Bedenen ve ruhen iflas ettirmeye sürüklenen kesimler, bir başka örnek.
Bu gibi benzer örnekleri artırmak da zor değil.
İnşallah, geçmişte olduğu gibi bu süreci, yeri ve zamanı geldiğinde hep birlikte değerlendirmeye devam ederiz.
Tabii bizim değinmemiz, ortaya koymamız bir yere kadar, asıl konu neticeye gitmek, bir başka ifadeyle olumsuzluklara neşter vurmak.
O da ilgili ve yetkili kurumların, oralarda bulunan sorumluların işi…
MİLLİ SPORCU, MAĞDURİYET YAŞAMASIN!..
Merkezi ve Yerel Yönetimler, Spor Federasyonlarının icraatlarını medya üzerinden takip eden bir kişi olarak, zaman zaman mail adresimize düşen şikâyetler olmuyor değil.
Yeri geldiğinde konuların, ilgili ve yetkililere ulaşması için, bu köşelerdeki sütunlarımıza taşıyoruz.
Yaşadığı sıkıntıları dillendirmek isteyen kişilerden birisi de Mehmet Tunç.
Görme engelli kısa mesafe koşucusu Milli Atlet Mehmet Tunç ile ilgili başarıları ve taleplerini “Görme engelli rekortmen şampiyon Mehmet Tunç'tan Bakanlık ve Federasyona...” (*) (13 Mayıs 2018) başlığıyla paylaşmıştık.
Avrupa, Dünya ve Olimpiyatlarda ülkemizi temsil eden Milli Sporcumuz, tarafımıza gönderdiği mailinde, Hasan Saydam’ın Başkanlığını yaptığı Görme Engelliler Spor Federasyonunca Geçerli bir neden olamadan, 2019 yılında olimpik havuzdan çıkarılarak, mağdur edildiğini, ifade ediyor.
Bir spor branşında Millilik seviyesine gelmek kolay değil.
Bunun tam tersi, sporcuyu kaybetmek ise en kolay olanıdır.
Milli forma altında mücadele etmeyi onur sayan bir sporcunun, mağduriyet yaşadığını söylediği bir durum görmemezlikten gelinmemeli…
.
Ahmet Gülümseyen, dikGAZETE.com
(*) Görme engelli rekortmen şampiyon Mehmet Tunç'tan Bakanlık ve Federasyona…
Bahçekapılı 4 yıl önce