Yazılarımızı okuduktan sonra daha neyi anlattığımızın idrakına dahi varamadan (zaten idrak edebilse çözümü anlatılanlarda bulacak) "Eee çözüm neee?" diye yazanlar..
Ne çözümü istiyorsunuz?
Mesela sihirli değneğimi dünyanın başına vursam, ya da peri tozumu milletimin üzerine üflesem!..
Ya da “Al şu iksiri iç, herşey mükemmel olacak” desem!
Doymadı mı karnınız bunlara?
Sürekli birilerinin yakasını “çözüm” diye tutmakta tutulmuş bir zihin değil midir?
İnsanlar öyle ki; “Git şu suya 3 damla ‘domestos’ kat, iç, virüs bulaşmayacak!..” desem yapacak, ya da biri; “Gel seni çipleyeyim” dese koşacak.
Zaten bunu istiyor.
Kafa patlatmak istemiyor ki..
Yaptığı iki şey var.
Ya o kafayı kuma gömüp "komplo bunlar" deyip pembe panjurla geziyor, sonra kabak başına patlayınca mevzuyu anlıyor ya da onu uyarıp izah edene “çözümü de ver o zaman" diye çemkiriyor.
Niye?
Bugüne kadar armut pişirildi, herkesin ağzına düşürüldü.
Tembel, araştırmaktan yoksun, okumaktan aciz bir nesil üretildi.
Benim, çözüm dolu yazılarıma dahi "ama çok uzun" yorumları geliyor.
Sorsanız kaç kişi Kur’an tefsiri okumuştur?
Ya da Sahabe hayatından haberi var mıdır?
“Riyazu’s-Salihin" denilen bir kitap var içeriğini bilen?
Hâl böyleyken, çözümü nerede aratayım ben insanlara?
Ne Rabbini, ne dinini, ne kendini kavrayamadan neyi çözeceksin?
“İsviçreli bilim adamları böyle diyorlar” diye bir makale yazsam, bu mu olacak çözüm!
Tespitleri yapmadan, doğru analizlere ulaşmadan hangi çözümü üreteceğiz?
Misalen;
Bugün size desem ki "Siz egzama olmuşsunuz!" hemen “Korkutma beni hadi ilaç ver… Hadi çözüm üret ya da sus!” diyorsunuz.
Oysa ben size;
Egzamanın bir “Harici” değil, “Dahili hastalık” olduğunu; deriye krem sürmekle geçmeyeceğini; karaciğerde biriken toksinlerin deri yoluyla tahliye edildiği gerçeğini; karaciğere toksin birikimine ise yenilen ve kullanılan kimyasal, sentetik, trans ürünlerin sebep olduğu tespitlerini yapıyor, hayatınızı ve nerede yanlış yaptığınızı analiz etmenizi sağlıyorum..
Hatayı bilmeden ve zararı terk etmeden faydaya nasıl ulaşacaksınız?
Biri, alkol günahını her gün işlese ve her gün tevbe etse…
Tevbe midir çözüm!
Yoksa bu kişinin alkolü bırakması mıdır?
Aslında, zararı terk etmek başlı başına bir çözüm ve tevbe değil midir?
Şimdi siz söyleyin nedir çözüm?
Size hakikati sunanların yakasına yapışmak mı?
Yoksa kişisel olarak sorgulamak, araştırmak, okumak, öğrenmek ve bildirilen zararları terk etmek mi?
Bu korona size anlatamadı mı “Allah ve Rasulu”nden başka çözüm olmadığını?
Medine’de işsiz kalan hekimler, Sünnetullah’a tutunmanın gerçeği ile yüzleştiler, tedavi edecek hastaları yoktu!
Bu tokat hala neden bizim yüzümüzde patlamıyor?
Hala tablet, bitki, iksir, aşı mı?
Nedir çözüm?
*
Daha evindeki margarini atmayan, “Çamaşır suyu olmadan temizlik olmaz” diyen biri, bana “Peki ama çözüm" diyor.
Bunlardan vazgeçse en büyük çözümü olacak zaten..
Biz daha bunları aşamadık ki “Rekombinant DNA”dan, “Nano Partiküller”den, “Sibernetik Tuzaklar”dan bahsedelim!..
*
Uzun lafın kısası, hücrelerinin zikrini, bu kimyasallar ile bozmazsan; sana Biiznillah hiç bir şey zarar veremez.
Rabbim seni korur..
Rasulullah, ondan dua isteyen bazı sahabelere ne buyurdu?
“Ben sizin için dua ederim ama siz de secdelerinizi artırarak bana yardım edin!..”
Aynen bu misal.
Rabbimiz bizi korur, ama bizler de bu necislerden kaçabildiğimiz kadar kaçıp, bu dine yardım etmeliyiz.
.
Yağmur İbiç Mirzayeva, dikGAZETE.com