Yakınız uzağa...
Ah azize!..
Kendi günahında kaybolan aflarla, sırça sırça kıpırdanır kalp.. Kendine yapar kelimeler…
Gücenmek kendine has, ülsere beş kala.
Derinsen kader midir!..
Boğulduysan kaderdir.
Uzak kaç hecedir!..
Üç saatlik uykuyla duruyor şehir…
Sakillik çevrelemiş tüm köşeleri…
Köşeyi dönerken danslar o biçim.
Üstüne üstüne...
Yazılmış olmak için yazılanlar hep eksik.
‘Tabiatı bu’ sandıklarımız hep dünden…
Sızlıyor dokunduğumuz.
Hazır güneş tutulmuş, ay şaşkın!..
Feleklere bölünmüş atlas.
Hepsi benim içimdeymiş; öyle dediler.
Ben hiçim.
Masamda ay…
Başımda ağrı…
Gözlük camının küçük çatlağından
Zihnimle uzun yoldan dönmüş yorgun bedenime teselli; ya-hayy!..
Aptal olmak isterdim…
‘Malum oldu’ aptalı!..
Anlamamak bir bakışta…
Akmamalıydı adalet önümden…
Seyirtmemeliydi tükürdüklerimiz.
Ah azize!
Sonra soğumamalıydım buz gibi
Bu tiyatrodan.
Eksik bir şey mi var!
Bir şehri kıskanıyorum; içimde ünlemler…
.
Arzu Leyal, dikGAZETE.com