SİZ!
DAHA HÂLA KONUŞACAK MISINIZ?
Bekliyordum ki,
Ortaya çıkan bu deprem felaketinden sonra
Özür dileyip;
“Evet,
Biz 2003 yılında TOKİ’nin başlattığı, yılda 100.000 konut yapma projesine karşı çıkmakla hata ettik” diyecekler.
Veya;
“TOKİ’nin projeleri estetik olmayabilir ama canı ve malı koruyormuş” demelerini beklerdim.
Ama bunlar ne yaptı?
Daha ilk günden tezvirata başladılar…
Yetmedi yalana sarıldılar.
“TOKİ konutları da yıkılanlar arasında diye duyum aldık” dediler.
Lafa bakar mısınız? “duyum”!..
İnsanların, deprem şokunu atlatamadıkları bir zamanda
Ve…
Bölgede yapılan 133 bin küsur konutta, yüzbinlerce insan oturuyorken böyle şeyler yazıyorlar.
Üstelik söyledikleri şeyler yalan.
Tam bir “5. Kol” faaliyet.
“KENTSEL DÖNÜŞÜM RANTSAL DÖNÜŞÜM”
Yine AK Parti hükumetinin başlattığı depreme karşı çok önemli bir önlem olan Kentsel Dönüşüm uygulamasını dillerine dolayarak sabah akşam “Rantsal Dönüşüm” dediler.
Her çıkan kanun ve uygulamanın elbette ki, eksiği-kusuru olacak ama Kentsel Dönüşüm temelde, eski binaların yenilenmesi için çok önemli bir uygulama…
Ve hükumet, vatandaşı birçok vergi ve harçtan muaf tutarak, üstelik taşınma veya faizsiz kredi vererek istedi ki bu çürük yapılar yenilensin
Ama buna da bir kulp takarak insanları soğuttular.
Şimdi enkaz altında kalan bu insanlar için vicdan azabı duyuyorlar mı?
Sanmıyorum.
Çünkü kaldıkları yerden aynen devam ettiklerini görüyorum.
KENTSEL DÖNÜŞÜME BİR ÖRNEK…
Değerli dostum kardeşim Kadir Özdemir (TEKDER 3. Dönem başkanı) Elbistanlıdır.
Depremin merkez üssü Elbistan Ahmet Karacabey caddesinde bir bina yaptı.
Depremden sonra, yaptığı binanın fotoğrafını bana gönderdi.
Elbistan’ın en kalabalık caddelerinden biri olan Ahmet Karacabey caddesinde ayakta tek bina kalmamışken, kendi yaptığı bu binanın camları bile kırılmamış, sapasağlam ayakta duruyor.
Yani…
Kentsel dönüşüm projeleri çokbilmişler tarafından karalanmasaydı, bugün 10 ilde yaşadığımız faciayı çok daha az bir zayiatla atlatabilirdik.
ULAŞIM… ULAŞIM... ULAŞIM!.. “ASFALTA EKMEĞİMİZİ Mİ BANACAAZ?”
Bu depremde de gördük ki;
Depremden sonra afetzedelere ulaşmak için en önemli faktör zaman ve ulaşım ilişkisidir.
Deprem mahalline 1 saat önce ulaşmanız halinde bile birçok can kurtarabilirsiniz.
Bunun için hükumet, Cumhuriyet tarihinin en büyük ulaşım projelerini başlatmışken…
Malum zevat yine yaygara yapmaya başlamıştı.
“Asfalta ekmeğimizi mi banacaaz?”
Yani…
Yapılan kaymak gibi yollar için yine demediklerini bırakmadılar.
Bugün gördük ki,
O yollar bile yetersizmiş.
Çünkü…
Yapılan bu kadar duble yol ve otoyollara rağmen Türkiye’nin her tarafından deprem bölgesine doğru yola çıkan yardım konvoylarına o yollar da yetmedi.
Deprem bölgesinden tahliye edileceklere de yetmedi.
Peki, bu malum zatlar, bu yolların yapılmasına karşı çıktıkları için de özür dilediler mi?
Hayır!
Tam aksine…
İSTANBUL HAVALİMANI’NI MERKEZE TAŞIMAK İSTİYORLAR!..
Tam aksine,
Yapılan yeni havalimanlarına karşı oldukları gibi,
İstanbul Havalimanı’nı tekrar merkeze, Yeşilköy’e taşımak istiyorlar.
-İstanbul Havalimanı deprem yardımlarının lojistik merkezi oldu-
Sanki...
İstanbul, deprem bölgesi değilmiş gibi.
İŞLERİ GÜÇLERİ ŞOV!..
Bunlar…
Ulaşım için yapılan yol ve havalimanlarına karşılar..
Kentsel dönüşüme “rantsal dönüşüm” diyerek karşı çıkıyorlar..
TOKİ’nin depreme dayanıklı konut yapmasına da karşılar..
Bu arada;
Ellerindeki KİPTAŞ’ı kadük hale getirerek bir mahalle müteahidine indirgediler.
Peki,
Ne yapıyorlar dersiniz?
Şov, yalan ve iftira.
Daha hastaneye yol yapamayan İstanbul Belediyesi, yanan İskenderun limanına 1 adet itfaiye aracı göndermiş; arkasından da bir tane ‘drone’ göndererek resim çekiyor. Sosyal medyada da “Limandaki yangını biz söndürdük!” diye reklam yapıyor.
Koca limanı bir itfaiye aracı ile söndürmüş (!)
Bir diğeri;
Hatay Havalimanı’ndaki tamirattan çıkan molozu dökmek için 5 tane kamyon göndermiş. “Havalimanı pistini biz yaptık” diyor.
Buna da müntesipleri inanıyor.
Diğer yandan;
Liderleri Kılıçdaroğlu “Pisti yaptık… İsterseniz gelin tutuklayın!” diye naralanıyor.
Şimdi bunun neresini düzelteceksiniz?
“Belediye pist tamir edebilir mi? Öyle bir teknolojisi var mı?
Veya…
Bir adet itfaiye aracı, koca liman yangınını söndürebilir mi?” diye soran olmayacağını sanıyorlar.
Netice-i kelam;
Eğer biz de bunlara fırsat verirsek, ellerinden çekeceğimiz var.
Nitekim…
1999 yılında iktidar bunlarda olduğunda Büyük Marmara Depremi yaşanmıştı…
Ve ne rezillikler yaşandığını o günleri yaşayanlar gayet iyi biliyor.
Hükumetin başı, bakanlarına ulaşamamış…
Deprem mahalline ancak 3 gün sonra gidebilmişlerdi.
Üstelik mevsim de yazdı.
Şimdi ise,
Ağır kış şartlarına rağmen
Her ile 1-2 bakan ve her il ve ilçe bir başka ile zimmetlenerek kontrol sağlanmaya çalışıldı.
Milletimiz de canla-başla yardım için koşturdu.
Allah, bölgede görev yapan, gönüllü çalışan, kardeşinin yarasına merhem olmak için çırpınan herkesten razı olsun.
.
Emin Batur, dikGAZETE.com
mozturk 2 yıl önce
cenk yol 2 yıl önce