Silahlar ya gömülecek ya gömülecek!
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Meclis’te yaptığı konuşmada; MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, temsilcisi olduğu misyon adına cesur ve ezberleri bozan teklif ortaya koyduğunu vurgulaması, Cumhur İttifakı’nın yoluna devam ettiğini gösteriyor.
Hani derler ya; kırk yıl düşünülse akla gelmeyecek bir teklif ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, birilerinin şirazesini bozdu. Kantarın topuzu fırladı gitti.
Ok yaydan, kılıç kından çıktı!
“Türkler ile Kürtler arasına örülen terör duvarını yıkıp atacağız. Evlatlarımıza terörün olmadığı, sırtını dağa yaslayan siyasetin olmadığı bir Türkiye teslim edeceğiz. Bu hedefimizde samimi ve kararlıyız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yedi yıl önce 2017’de benzeri bir teklifte bulunmuştu; “PKK’nın silah bırakması halinde yeni bir sürecin başlatılacağı; ondan sonra da gerekli adımlar atılacağı” çağrısı maalesef PKK Çatı Terör örgütü tarafından kabul görmedi.
PKK gerek Türkiye içerisinde gerekse sınır ötesinde; Irak ve Suriye’de terör faaliyetlerine devam etti. Bölgede ‘düşük yoğunluklu’ çatışma devam etti.
PKK ciddi manada militanlarını kaybedip gerilemeye başlasa da Suriye’de Amerika’nın eğit-donat programı kapsamında YPG’yi desteklemesi; terör örgütünü bir nebze de olsa ayağa kaldırdı.
Bu süre zarfında HADEP- HEDEP- DEM Parti; örgütün özdenetimi altında yerel yönetimlerde terörle bağını sürdürdü.
Devlet, tüm bunları kayda alıyordu.
Devlet insana el uzatıyor.
“Edi Bese/ Artık Yeter!”
Uluslararası Bağımsız Kuruluşların raporlarına göre PKK, 15 yaş altı çocukları ailelerinden zorla kopararak silah altına alıp; çatışma alanlarına ölüme yollamaktadır.
Artık yeter!.. Çocuklarınızı ölüme sürüklemeyin.
Coğrafyamızda yaşayan Kürt halkının bir kısmının geleceği/iradesi kırk yıldır PKK’nın ipoteği altına alındı. İnsanların hareket kabiliyeti, yaşama arzusu, huzur ve refah arayışı PKK’nın “önderlik stratejisi” ile kuşatıldı.
PKK sadece Türkiye’ye zarar vermedi. Bugün İran, Irak ve Suriye’de yaşayan Kürt halkının haklı talepleri PKK tarafından istismar edilmektedir.
PKK’nın ideolojisi dışında siyasi yapılanmalara izin verilmemekte; hakimiyet kurdukları kentlerde askeri metotlarla totaliter rejim dayatmaktadırlar.
DEM Parti, Türkiye’de yaşayan Kürt halkını temsil ettiğini iddia etse de terör örgütünün güdümünde olduğu için bağımsız hareket edememektedir.
Son günlerin popüler DEM/ PKK sloganı; “Jin Jiyan Azadi/ Kadın Yaşam Özgürlük.” Bu slogan DEM Parti dışında farklı kesimlerin de diline düştü.
Toplumun önüne sürekli bu sloganla çıkan DEM Parti, bugün Kadın Partisi haline dönüşmüştür. DEM Parti, kadınların hakimiyeti altına alındı.
Toplumsal gösterilerde ise temiz saf Kürt Kadını öne sürülerek; militarize edilmektedir.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan vitrinde tutulan numune bibloya dönüştürülmüştür.
DEM, Avrupa’nın feminist siyasetçileri ile yarışmaktadır.
Görevden alınan DEM Partili eski Batman Belediye Başkanı Gülistan Sönük, katıldığı bir yayında; “Belediyeye ilk gittiğimizde, Kadın Politikaları Müdürlüğü binasında sürekli evliliği öven ve aile kurumunu çok önemli gören afişlerle karşılaştığımızda şok olmuştuk” diyerek bilinçaltını kusmuştu.
Şok olan DEM Partiydi. Peki Gülistan Hanımı eleştiren DEM’den bir yetkili çıktı mı?
Sosyalizmin temelinde aile, eş, karı, koca kavramı yok. PKK’nın Kandil’deki lider kadrosundaki Savaş Baronu Mustafa Karasu, “Devletsiz, karısız, kocasız bir dünya inşa etmenin zamanıdır” ifadelerini kullanmıştı. Bu DEM’e dayatılan apaçık iğrenç bir emirdi.
Kürtlere, sonra Türkiye ve Coğrafyamıza götürmek istedikleri politikanın temelinde aile yok; eş yok. Peki çocuklar hangi şartlarda doğacak ve büyütülecek?
Yine görevden alınan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Serra Bucak’ın; “Aile, devletten sonra en gerici kurumdur” paylaşımını hangi DEM üst yönetici eleştirdi. Hatta CHP ve onun Genel Başkanı Özgür Özel bu konuda bir çift laf söyledi mi?
DEM siyaset yapıcıları için kendi pratiklerindeki öz düşünceleri; arzuladıkları yaşam tarzı böyle diyebiliriz.
“Jin Jiyan Azadi” diye bağırarak kadını neye dönüştürmek istiyorlar?
Türkiye’nin Müslüman halkı için tehlikeli bir gidişatı göstermektedir. Kadın; sosyalist- feminist ideoloji için harcanabilir bir metaya dönüştürülmek isteniyor.
Burada DEM’e akıl veriyor konumunda olmak istemem. Elbette kendi siyasetleri ama DEM titreyip kendine gelmeli; merkezde siyaset yapmalıdır.
Kadın haklarını elbette savunsunlar.
Toplumun temel yapı taşı aileye saldırarak kadının hakkı korunmaz. Aile olma eş olma bir insan için en ileri seviyede doğal haktır. Bu hakkı engellerseniz; insan olma vasfı alınmış bir varlık ortaya çıkar.
Bu büyük bir vebaldir. DEM, sırtına yüklenen bu vebali atmalıdır.
MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin; “İmralı ile DEM Grubu görüşmesi gecikmemeli. Görüşlerimizden kesinlikle vazgeçmeliyiz. Terör çıkmaz sokaktır. Kürt kardeşlerimizin terör örgütleri ile ne ilgisi ne ilişkisi vardır. Yeterince çile çekildi, yeterince acı yaşandı. Silah seçenek değil, kucaklayıcı siyaset hedefimizdir”, söylediği gibi bir an önce icraata geçilmeli.
DEM de İmralı’da Öcalan ile görüşmek için resmi olarak Adalet Bakanlığına başvurdu. Bakanlık bu süreci hızlandırmalıdır.
Cumhur İttifakı açık ve net bir şekilde Öcalan ile ilgili tavrını aynen devam ettirdiğini söyledi.
Öcalan muhatap alındı. DEM de bir diğer muhatap. Ama bu süreç de başka aktörlerde devreye girmeli. Mesela Hür Dava Partisi/Hüda Par. Kanaat önderleri de dinlenilmelidir.
Çözüm sürecinin başarılı olabilmesi için sadece siyasi liderler değil; toplumun farklı kademelerinde rol alan kişiler de işin içerisine alınmalıdır.
Gerekirse Abdullah Öcalan farklı disiplinlerde çalışan akademisyenler ile ön görüşme yapmalıdır. Öcalan’ın hafızası tazelenmeli; farklı aktörler ile istişare etmelidir.
Türkiye’nin üniter yapısını güçlendirmek ve toplumsal barışı sağlamak için iletişim kanalları sağlıklı bir şekilde işletilmelidir.
Bu arada CHP Genel Başkanı Özgür Özel; ‘el yükseltiyor’ ya; iktidar olma beklentisini yükseltmiş.
Özgür Özel; “CHP iktidarında Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne tam üyeliğini destekleyeceğiz diye 77 ülkeye imza attırdık. Vize sorununu çözeceğiz” demiş.
Sahi bu yetmiş yedi ülke hangisi? Ortada fol yok yumurta yok; hangi gerekçe ile imza attılar? Ya da CHP’nin iktidara hazır olduğunu mu düşünüyorlar?
CHP, devleti temsil etmiyor.
Sayın Kemal Kılıçdaroğlu (Bay Kemal), cumhurbaşkanlığı seçim öncesi; “yurtdışından 300 milyar dolar temiz para getireceğim” demişti de hevesi kursağında kalmıştı.
Özel Beyin yetmiş yedi imzası da havada kalmasın…
Not:
1- Suriye’de Muhalifler ve Özgür Suriye Ordusu ile Esed rejimi arasında çatışma başladı. Türkiye, beklemede ama yarın ne getirir bilemeyiz.
2- İngiltere’de Kürdistan İşçi Partisi (PKK) ile bağlantılı olduğundan şüphelenilen faaliyetlere yönelik terörle mücadele soruşturması kapsamında altı kişi gözaltına alındı.
3- Birleşik Arap Emirlikleri'nde (BAE) işlenen Haham Zvi Kogan cinayetinin şüphelisi üç kişinin; Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) tarafından İstanbul'da düzenlenen bir operasyonla yakalandığı ve BAE’ye iade edildiği haberlere yansıdı. Bu konuda resmi açıklama yapılmazken; İsrail medyası, Türkiye’ye teşekkür etti.
4- Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısı Kerim Han, Myanmar askeri yönetim lideri General Min Aung Hlaing hakkında, Arakanlı Müslümanlara (Rohingya) karşı işlediği suçlar nedeniyle tutuklama emri çıkarılmasını talep etti.
5- Hindistan'ın Uttar Pradeş eyaletinde, Hindu tapınağı üzerine inşa edildiği iddiasıyla Sambhal Jama Mescidi’nde yapılan inceleme sırasında polis ve göstericiler arasında çıkan arbedede en az beş kişi hayatını kaybetti, yirmi civarında Müslüman tutuklandı. Hindistan’da Müslümanlara yönelik şiddet olayları artıyor.
.
Mehmet Yıldırım, dikGAZETE.com