Herhalde 60’ın hemen sonrasıydı.
Babam, annemden ayrılmış; Muayenehanesinin bir kısmını da eve çevirmişti.
Pangaltı’da, Halaskargazi Caddesi’nin en yeni modern apartmanlarından birindeydik. İş Bankası lojmanıydı.
27 Mayıs’tan kısa bir süre önce bankanın genel müdürü olan akrabamız Ahmet Dallı sayesinde olsa gerek, bitişik dairemizde ise Altemur Kılıç otururdu hani şu meşhur Kılıç Ali’nin oğlu.
İşte sigaraya o yıllarda başladım.
Babamın mentollü sigaralarından araklardım.
O zaman o Amerikan sigaralarını nereden bulurdu bilmem ben ondan bulurdum.
50 yıldır her önünden geçtiğimde o daireye bakardım; sanki çocukluğumu pencereden bakarken göreceğim gibi.
Bir kaç yıl önce yıkıp, aynı yere benzer bir bina diktiler.
Yine bakıyorum geçerken…
Sona yatılı okul yılları, kenefte sigara muhabbetleri.
Bir gün Muammer bey (Mayk) keneflere baskın yapmış, sigara dumanından göz gözü görmüyor; ancak kimseyi yakalayamamış.
Müdür muavini, koridorun karşı kıyısından yürüyor biz de karşı yakadan.
Klein Osman:
- Hahaha Mayk demin kenefe başkın yaptı… Ortalık dumandan göz gözü görmüyor kompozisyonunda. Kimseyi yakalayamadı.
(Mayk kulak kabarıyor hatta sağ kulağı bize doğru deplase)
Ben:
- Yapma olum duyacak!..
Klein:
- Zaten duysun diye yüksek sesle konuşuyorum… Şimdi sabaha kadar uyku tutmayacak. Doğru mu söylüyorum yoksa dalga mı geçiyorum diye!
Ahh Osman’ım Klein’ım -Küçük demek Almanca- inanmayacaksınız ya benden bile kısaydı.
Babası gibi Coğrafya da öğretim görevlisi oldu.
Bir gün Hürriyet birinci sayfada bir haber: “Erzurum Üniversitesi Öğretim görevlilerinden Osman İnandık bir çıban yüzünden hayatını kaybetti!”
Çok özledim buluşuruz İnşaallah…
Yıllar boyu içtim mereti, bir paketi hiç aşmadan.
Tuhaf, akla ziyan bir alışkanlıktır!
Ulan iki dakika sonra sahneye çıkacaksın ne anlamı var yakmanın?
Tutamazsın kendini…
Yıllar geçti, dünyam değişti; geldik 90’lara.
Fena!
Sahnede oynarken sesim gidiyor kısılıyor.
Hançeremden bir kanal uydurup devam ediyorum.
Yanıyor boğazım.
Sahnede sesiniz kısıldı mı panikten iyice gider.
İyice niyetlendim bırakmaya.
Dua da ediyorum: Yarabbi şunu kesin bir yasaklasaydın ne kolay olacaktı emrine uymak.
95, Babam:
- Seni turla Amerika’ya götürürüm ancak bir şartla! Bu sesin çok anormal dönüşte benim bir kulak burun boğazcı arkadaşım var ona göstereceğiz seni.
İlk kez Amerika, Karayipler Ok.
O zamanlar sigara yasağının ilk yılları ama terör, dört bucak ben oradayken Clinton, gökdelenlerin giriş kapısının iki yanında da yasakladı tütün ve tütün mamulleri kullanımını.
Hatta Manhattan adasının etrafını dolaşacak bir gezi gemisinin en üst güvertesindeyiz.
Ortalarda biri bir sigara yaktı.
Benim arkamdan bir kadın gidip söndürttü.
Pes!.. Yukarısı gökyüzü be!
Hoş şimdi, sokakta parkta da yasak ya.
Döndük…
Doktor uzaktan bana geliyor
İlginç, saç-baş dağınık, kadife ceket, içte ‘teeshirt’, “Cool” hekim: “Ben sizi 70’lerden beri tanıyorum… Ben Tiyatro hastasıyım… Sizin sesiniz hep hışırtılıydı ama bu çok annormal" dedi muayene etmeden.
Sonrasında da:
- “Nodül”ü (Ses tellerinin şişmesine denir) geçmiş tüm hançereyi kaplayan üzüm salkımı görünümünde bir polip var… Hepsini de kazımayacağım, mesleğiniz var; sesinizin karakteristiğini de kaybedebiliriz.
Ben, kardeşimle beraber babamın klinik şefi olduğu Haseki’de sünnet oldum narkozla.
12 yaşında Merhum kardeşim Tayfun uyanamadı bir türlü; “Çekin gözümün önünden şu kömürleri” diye feryadı hala kulaklarımda…
Ameliyat sonrası, Reanimasyon servisindeyim; uyanır gibi oldum doktor mu annem mi birileri; “HAYDİ GEL UYAN HAYDİ” diyorlar, başaramıyorum, nefes alamıyorum.
“Ölümden beter” derler ya; öyle bir kabus.
Ben ameliyata kadar tüttürmeye devam ediyorum.
Ertesi sabah doktor kontrole geldi:
- Ya sigarayı bırakacaksın ya mesleği!..
- Böyle şantaj olmaz hekim bey ben kırk yıldır yapıyorum bu mesleği.
“Hiç şantaj yapmıyorum, bir dahaki sefere kanser gelirsin” dedi gitti.
“Bir tane içeyim de veda edeyim” dedim.
“Onu da içmiyorum lan” dedim.
Ve inanın 35 yıl oldu bir saniye bile zorlanmadım…
“İrade” mi; ilgisi yok!
Beyin, Rabbimizin öyle bir armağını ki gücünün sınırı yok!
Son yıllarda 4-5 operasyon geçirdim.
Eee… 70’e merdiven dayadık ama basamaklar çürümüş.
Ameliyattan korkmam ya! Hep o uyanamama kabusu ürkütür beni.
Her operasyondan önce bir form doldururlar:
“Tansiyonun var mı?.. Diabetin? Sigara kullanıyor musun?..”
Meğerse sigara kullananlar "riskli gurup"muş!
Narkozun etkisini zor atlatırlarmış.
Hani güncel diye söylüyorum “Korona”dan korkma!
Sigaradan kork!
O, Korona’nın kankası.
-“Hayatta Oynamam” kitabımdan-
.
Ulvi Alacakaptan, dikGAZETE.com