Ay, hafta, hatta gün geçmiyor ki içkinin zararlarından etkilenmeyen kişi ya da kişiler olmasın!..
Peki durum çok mu vahim?..
Evet çok vahim..
Ve her geçen gün, özellikle gençler arasında bu illete müptelâ olanların sayısı artıyor..
Bazı kişiler tarafından "milli içki" olarak lânse edilen rakı fabrikalarının yanı sıra, bir de "merdiven altı" olarak adlandırılan sahte içki üretilen yerler var ki, bunlar tek kelimeyle ölüme davetiye çıkartıyorlar..
Ve bugünlerde bu davete icabet edenlerin sayıları yine arttı..
Gözlerini para hırsı bürümüş üç kağıtçıların, sahte alkolden ürettikleri içki, yine ocak söndürmeye devam ediyor..
Gerçi devlet, bunlara karşı önlem alma gayretinde bulunuyor ama gayret yetmiyor..
Böylesi ölümlere sebebiyet veren ve de içildiğinde şişede durduğu gibi durmayıp, kişiyi zıvanadan çıkaran içki belâsı, aslında Türkiye’nin gündemine oturması gerekirken, gündemin çokluğundan dolayı yine kaynayıp gidiyor..
Hayatlarını kaybedenler de pisi pisine öldükleriyle kalıyor..
Evet değerli dostlarım;
Özellikle de rakı, bu ülkede kendimi bildim bileli var..
İçince insanı adeta zurnaya çeviren bilumum alkollü müshatzaratı, insanlar rahat tüketsinler ve de mutlu olsunlar(!) diye fabrikalar da kurulmuştu, bu memlekette..
Bunların başına kerli-ferli adamlar müdür olmuştu..
Yetmemiş, bunların bağlı olduğu bir de bakanlık ihdas edilmişti..
Peki içki, şimdi de var mı, üretime devam mı?..
Özel işletilen fabrikalarda var elbette, hem de tam gaz devam..
Gelelim başka bir detaya..
İçkinin insan sağlığını bozduğu, tıp adamlarının ifadeleriyle de sabit..
Hadi onu da bırakalım bir yana, işin bir de ahiret boyutu var..
Cenâb-ı Allah(CC) Yüce Kur'an-ı Kerim’inde dört ayette içkiden bahsediyor ve uzak durulması noktasında kesin tavrını koyuyor..
Yine Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed’in(SAV) Hadis-i Şerifi var..
İçkiyi “ümm-el habais” yani “pisliklerin anası” olarak ifade ediyor Allah Rasulu!..
Üretiminden tüketimine kadar kimlerin emeği geçmişse hepsine “lânet” ediyor.. O halde; işler oldukça ciddi..
Tabii işin bir de aile boyutu var..
Yani; iş ailede de bitiyor..
Baba, alkol kullanmayı yaşam biçimi yaparsa, “üzüm üzüme baka baka kararır” misâli, genellikle çocuğun olacağı da ayni olur..
Baba, keyifle içkisini yudumlarsa, çocuk; “babam ne yaparsa doğrusunu yapar” demez mi?..
Sigarayı yakıp, bacak kadar çocuğun ağzına tutuşturan, ardından da birayı bardağa doldurup, "iç aslanım, iç de erkek ol” diyen “zırcâhil iskele babaları"na şahit olmuyor muyuz?..
Yeniden güne dönecek olursak, hatırladığım kadarıyla geçtiğimiz yıllarda da aziz İstanbul'umuzun bazı ilçelerinde sahte rakıdan zehirlenmeler yaşanmıştı..
Sonra da diğer şehirlerde görülmüştü..
Ölenler, gözünü kaybedenler, felç geçirenler, olmuştu..
Önce olaylara, "münferit" denilmişti..
Ama birkaç saatlik mutlu olma uğruna dünya değiştirenler çoğalınca işin vahameti anlaşılmıştı..
Şimdi de durum aynı..
Sahte rakıcılar yine iş başında..
Son durum; İstanbul dahil 8 vilâyette 49 kişi öldü..
Kıymetli dostlar;
Açık ve net görülüyor ki; rakının sahicisi tahribat yapıyor, sahtesi ise kestirmeden götürüyor..
Ben biraz inceledim, sahte rakıda, ölüme sebebiyet veren maddenin ismi metil alkol..
Esas rakıda kullanılan madde ise etil alkol..
Uyanıklar, ucuz olduğu için sahte rakı da “etil” yerine “metil alkol” kullanıyorlar..
Niye böyle yapıyorlar?.
Etil alkolle, metil alkolün arasındaki fiyatta uçurum var da ondan!..
Ayrıca işi bilenlere de sordum, anlatılanlar oldukça ürkütücü..
Aslında sanayide kullanılan metil alkol, beyinde büyük tahribatlara yol açıyor..
İki kadehten fazla içilmesi durumunda, ya ölüme ya da felce sebep oluyor..
Ölümden kurtulanların çoğunun da gözleri kör oluyor..
Metil alkol, hızla ve tam olarak emiliyor..
Beş dakika sonra da kana karışıyor..
Maksimum konsantrasyona ise 40-60 dakikada erişiyor..
Ve bir saat içinde beyin dahil tüm organlara yapacağını yapıyor..
Şimdi işin daha da trajikomik yanı var..
O da şu; doktorlar sahte rakıdan çarpılanlara esas rakı veriyormuş..
İster inanın ister inanmayın ama durum böyle..
Evet, sahte rakıdan zehirlenen hastalara serumla gerçek rakı veriliyormuş..
Çünkü sahte rakının içindeki metil alkolün panzehiri, sahici rakıda bulunan etil alkolmuş!..
Tam bir komedi tiyatrosu..
Yine konunun uzmanı olan bir sağlıkçı arkadaşla konuştum, ayni şeylerden bahsetti..
Sahte rakı yüzünden durumu ağırlaşan hastalara, sahte rakının etkisini azaltmak için hakiki rakıdan birkaç bardak verildiğini söyledi..
Dinledim ve kafam daha da karıştı..
Tabii bu yaşanılan olaylar, insanlara muazzam ibret oluyor, ama insanlar içkiden uzaklaşacaklarına sanki alkolün daha fazla kapsama alanına giriyorlar..
Geçenlerde gazetenin birinde sahte rakıdan gözünü kaybeden bir vatandaşın feryadını okudum..
“Tövbeler tövbesi, bir daha mı” diyor!..
Diyor ama iş işten geçmiş, göz gitmiş..
Aslında hayat gitmiş..
Evet uyanalım ve uyandıralım..
Elimizden geldiğince..
Bir kişi bile önemli..
Vesselâm..
.
Sami Özey, dikGAZETE.com