ŞAH TAHTTAN FERAGAT EDİYOR:
“Şahları da Vururlar” yoksul ancak coşkulu başlamış. Elbirlikçi muhteşem uyum Fer^an’ın “BEN BEN BENİZİM”ine kapı aralamış.
Rahmetli Ayla’nın evinde aile yemeği.
Ferhan “Patron” diye anılmaya başlamış ve bir-iki kişi biraz geç geldiler.
Olayların gelişiminden altlık tabir edilen bir ön çalışma yapıldığı anlaşılıyor.
Güle oynaya sürerken davet, nasıl olduysa Fer^an’ın Sultani’den sınıf arkadaşı Hayvan Engin’e geldi.
Bizim Feran coştu; “Adi Genco hakkını yedi de oyununun üstüne oturdu”, bağırış çağırış sövgü kıyamet.
Ben konuyu değiştirmeye çalışıyorum.
- Ya hu ben oyunun yönetmen asistanıyım, yazılıştan oynanışa hatta Engin Ardıç’ın haber vermeden oyuna gelmeyişine kadar sürecin içindeyim; prova ve oyun raporlarını ben tutuyordum.
- Git, (küfür ediyor).
Karşımda oturuyor yanına gittim…
“Ferhancığım ne ağzımızın tadını bozuyoruz, başarıyı yakalamış, uyum içinde keyifle oyunumuzu oynuyoruz. Boşver ya hu” dedim.
Daha da gürledi, sonradan öğrendim “Bad Trib”miş meğerse
- Sittirin gidin hepiniz ben tek başıma oynarım oyunu.
“Öyle mi sezon sonunda ayrılırım Yerime adam bulunca istersen çalıştırırm oyunu” dedim.
Ben ayrılınca Zafer Diper aldı rolü.
‘Kenter’lere geçmişti ekip.
Balkondan izledim.
Doğruya doğru; ben daha iyi oynuyordum. Ancak Zafer, bütün reaksiyonları alıyordu.
Demek ki laf esprisi hakimdi oyuna.
İki yıl olmadı, Feran beni geri çağırdı.
“Şahları da vururlar” 4 yılda 500 oyun oynadı.
Benim ilk, devrimin son oyunu da oldu.
Marmaris Festivali’nde.
UÇakla gidip döndüm; kendi cebimden karşıladım.
Tiyatro ve oyuncular ücret almayacak ancak Marmaris’te bir hafta konuk edileceklerdi.
Bana uymazdı.
Artık!
.
Ulvi Alacakaptan, dikGAZETE.com
-“Hayatta Oynamam” adlı kitabımdan-
Bir ortak dostumuz, Ferhan yerine Fer’an yazılıma takmış! Ona; Ferhangi bir takılmaydı, çatal dilli yılan yürekliler ne derse desin biz birbirimizi severdik.
.