USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Rusya’nın güvenlik endişesi

Rusya’nın güvenlik endişesi
30-12-2021

Alman kökenli filozof, siyaset bilimci, ekonomist ikili Karl Marks ve Friedric Engels 19. yüzyılda Avrupa’da kapitalizme karşı materyalist çerçevede Sosyalist Ekonomi Teorisini geliştirdi. Onlara göre, Sosyalist Devrim İngiltere’de gerçekleşecekti. 

İnsan işgücünün sömürülmesine yol açan Sanayi Devrimi, İngiltere’de gün yüzüne çıkmıştı.

Bolşevik Devrimi’ni ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin kuruluşunu görmeye ömürleri yetmedi

II. Dünya Savaşı bitince, galip devletler tarafından Almanya ikiye bölündü. Batı Almanya, Amerika gözetiminde modern ve müreffeh bir devlet olarak tasarlandı. Doğu Almanya ise adeta Sosyalist Sistem’in uygulama alanı (siyasi laboratuvar) gibi Sovyet Rusya’nın güdümüne bırakıldı. 

Amerika liderliğinde NATO kurulurken; Sovyetler Birliği( Rusya)’de VARŞOVA PAKTI’ kurdu. 1949’da kurulan NATO’nun kuruluş amacı Sovyetler’in yayılmacı politikasını engellemekti.

1980’lerin sonunda, Varşova Paktını oluşturan ülkelerin halkları; baskıcı Sosyalist Rejimler ve Sovyetlere karşı isyan bayrağı açtı.

Doğu Almanya halkı, birçok insanın uğrunda öldüğü; Batı Avrupa’yı Doğu Avrupa’dan ayıran “Utanç duvarı” olarak da bilinen Berlin Duvarı’9 Kasım 1989’da yıktı.

Yıkılan Duvar sadece Sovyetlerin üstüne yıkılmadı. Duvar, Rus İstihbarat Teşkilatı (KGB)’nın Doğu Berlin şubesinde görevli İstihbaratçı Yarbay Vladimir Vladimiroviç Putin’in de üzerine yıkılmıştı.

Putin; Sovyetlerin çok katlı karakolunu insiyatif alarak tek başına, Doğu Alman halkına karşı savunmuştu. Moskova’dan yardım istemiş; Mihail Gorboçov yönetimi de “başınızın çaresine bakın” demişti.

26 Aralık 1991’de Sovyet Milliyetler Meclisi’nin aldığı karar ile resmen Sovyetler Birliği dağıldı. 

Putin; SSCB'nin yıkılmasının ardından Moskova'da ortaya çıkan güç boşluğunu derinden hissetti. SSCB dönemindeki görevini kaybetse de Putin; yıldızı parlayan ve ismi ileriki yıllarda sıkça duyulan olağanüstü bir figüre dönüştü.

Vladimir Putin, Sovyetler Birliği’nin dağılmasını “20. Yüzyılın en büyük jeopolitik felaketi” olarak yorumluyor. 

Putin, “Eski Sovyet lider Gorbaçov'un, NATO’nun doğuya doğru genişleyerek Sovyetler Birliği’nin nüfuzu altındaki ülkeleri kendi bünyesine dâhil etmeyeceğine dair yazılı güvence talep etmemesi bir hataydı. Sovyetler Birliği’nin, Batı’nın parlayan vaatlerini ele alırken gösterdiği "naiflik" NATO’nun büyümesinin ve Rusya’nın askeri olarak kuşatılması çabalarının yolunu açtı” demişti.

Ancak Moskova Carnegie Merkezi Direktörü Dimitri Trenin’e göre, modern Ruslar olaya farklı bakıyor: “Sovyet Birliği’nin dağılması ve komünizmin çökmesi farklı şeyler. Sovyetler Birliği’nin dağılmasını birçok kişi felaket olarak gördü. Burada bir imparatorluk değil, refah devleti ve buna bağlı yaşam tarzı çöktü.

Artık Yeni bir Çağ başladı.

Varşova Paktı'nın çökmesi ve NATO'nun Rus sınırındaki etki alanını genişletmeye devam etmesi, Rusya ile Batı arasındaki en önemli fay hattı olarak günümüze kadar devam etti.

Putin, 43. Münih Güvenlik Konferansı(10 Şubat 2007)’nda yaptığı konuşmada, Soğuk Savaş sonrasında öngörülen tek kutuplu dünyayla ilgili olarak, “Günümüz dünyasında, tek kutuplu dünyanın kabul edilemez olmasının yanı sıra, aynı zamanda imkansız olduğu kanaatindeyim” demişti. 

Putin’e göre uluslararası ilişkilerde askeri güç, sınırsız kullanılarak, dünya daimi bir çatışma ortamına sürükleniyordu. Bu durumda ise diplomasi ve siyaset çözüm üretemeyecekti.

Amerika, askeri gücüne güvenerek kendi belirlediği hukuki, ekonomik, kültürel ve siyasi normları başka ülkelere dayatarak adeta dünyanın tek yöneticisi konumunda olduğunu iddia ediyordu. 

Putin’e göre, Amerika’nın üstlendiği rolden kimse memnun değildi.

Eski Varşova Paktı üyelerinin birer birer NATO’ya üye olması, NATO’nun da Rusya’yı çevrelemesi, ister istemez Rusya’yı tedirgin etti. 

Rusya, hem sınırlarını korumak hem de eski müttefik ülkelerde yaşayan Etnik Ruslar’ın hakkını aramak adına, kara, deniz, hava ve hatta uzay savunma sistemlerine olağan üstü yatırım yaptı. 

Putin; Rus Kimliği’ni korumak için füze sistemleri geliştirdiklerini açıkça söyledi. Bu füzelerin hava savunma sistemlerini yardığı ve istedikleri noktayı vurabilecek sınırsız menzile sahip olduğu bilgisini de paylaştı.

Rusya, 2010’dan itibaren askeri sistemini yenileyerek dünya sahnesinde Reaksiyoner siyaset güttü.

Rusya için Karadeniz bölgesel hat, Akdeniz ise küresel hat olarak değerlendiriliyor. Rusya’nın güvenliği Akdeniz’den başlıyordu. 

Öyle ya Esed’in iktidarda kalması Rusya’nın umrunda değildi. Ama Suriye’deki deniz ve kara askeri üsleri Rusya’nın ileri savunma hattı idi.

Rusya lideri, NATO’nun doğuya genişlemesi ve Ukrayna’da Rusya’yı tehdit eden Silah Sistemlerinin konuşlandırılmasını engelleyecek uluslararası görüşmelerin bir an önce başlamasını istiyor. 

Rusya, Batı'dan tehdit hissettiği için agresif davranıyor.

Aslında, Ukrayna Krizi, Avrupa’nın askeri ve savunma gücünü test ediyor. 

Batı, ya çatışmayı göze alacak ya da sessiz kalacak.

Rusya Savunma Bakan Yardımcısı Aleksandr Fomin, Moskova'da akreditasyonu olan askeri ataşeler ve yabancı ülkelerin büyükelçilik temsilcileri için düzenlenen brifingde NATO'nun Rusya ile büyük ölçekli silahlı çatışmaya hazırlandığını söyledi.

Güvenlik endişeleri dikkate alınmayan Rusya, savunma pozisyonu almak durumunda.

25 Aralık günü, Amerika'nın Moskova Büyükelçiliği duvarlarına yansıtılan sloganlar manidar idi. “Size bir daha hediye yok!”

Sovyetler Birliği'nin çöküşünü, “asrın faciası” olarak tanımlayan Putin, bu facianın dönemin Sovyetler Birliği yönetiminin başarısızlığı sonucunda, Amerika için hediye olarak tanımlamıştı.

Şimdi ise Ukrayna ile savaş ortamı oluşturmak isteyen Amerika'ya mesaj şudur:

"Rusya yeniden çöktürülerek size hediye edilmeyecek!"

Kısaca; Putin savaşı çoktan göze aldı, hazırlığını tamamladı bekliyor.

Avrasya Coğrafyasında hüküm süren Rusya’nın Güvenlik Endişeleri; Türkiye ile örtüşüyor.

Türkiye de Avrasya Coğrafyası’nda bulunuyor. Akdeniz ve Karadeniz’de söz sahibi, Küresel Güç olarak dış politikada proaktif siyaset yapıyor.

NATO’nun Ukrayna Krizi’nde Türkiye’yi Rusya’ya karşı dengeleyici olarak düşünme ihtimaline karşı çıkmalıyız.

Elbette Ukrayna’ya SİHA vererek destekledik ama açıkça kriz çözümünde ARABULUCU rol üstlenebileceğimizi taraflara söyledik.

Joe Biden, Rusya ile diplomatik ilişkiler de dahil olmak üzere bir dizi konuyu ele almak üzere 30 Aralık Perşembe günü (bugün) Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir telefon görüşmesi yapacak.

Yeni yılın ikinci haftasında Washington ve Moskova ile NATO-Rusya arasında görüşmelerin yapılması planlanıyor. 

10 Ocak’ta ABD ve Rus heyetleri güvenlik konularını görüşmek üzere Cenevre’de bir araya gelecek. 

Putin ve Biden, güvenlik ve istikrarın desteklenmesi açısından sorumluluğu dikkate alarak diyalog ve etkileşimi devam ettireceklerini dile getirdi.

Bakalım; bu sözler yerine getirilecek mi?

.

Mehmet Yıldırım, dikGAZETE.com

https://www.aa.com.tr/tr/dunya/rusya-devlet-baskani-putin-abd-ve-natoya-ilettigimiz-guvenlik-garantileriyle-ilgili-muzakereleri-baslatmaya-haziriz/2455991

https://www.aa.com.tr/tr/analiz/ukrayna-krizi-baglaminda-rusya-bati-iliskileri/2458444

https://tr.sputniknews.com/20211227/nato-rusya-ile-buyuk-olcekli-silahli-catismaya-hazirlaniyor-1052168037.html

https://www.amerikaninsesi.com/a/biden-ve-putin-yarin-gorusecek/6374567.html

https://turkish.aawsat.com/home/article/3347726/putin-bidendan-natonun-do%C4%9Fuya-do%C4%9Fru-geni%C5%9Flemeyece%C4%9Fine-dair-garanti-istedi

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?