Rusya’nın endüstriyel dönüşümüne bir süt ürünleri fabrikasında tanıklık etmek
Rusya'da son yıllarda gerçekten de baş döndürücü gelişmeler oluyor. Ülke, son on senede, ama özellikle de iki seneyi aşkın malum özel süreçte, çok ciddi ve kapsamlı bir endüstriyel, teknolojik, bilimsel, ama aynı zamanda ideolojik, politik, idari ve sosyo-kültürel değişim ve dönüşüm sürecinden geçiyor.
Ülkenin içinden geçmekte olduğu muazzam ve kimi zaman sancılı ve fırtınalı dönüşüm ve değişim sürecinin en önemli ve öncelikli ayaklarından birisini sınai-endüstriyel transformasyon ve yenilenme süreci oluşturuyor.
Rusya Federasyonu'nun hemen her yerinde gün geçmiyor ki, yeni bir fabrikanın temeli atılmasın, yepyeni bir sanayi tesisi açılmasın veyahut da mevcut eskimiş sayısız işletmenin teknik donanımı ve makine akşamı baştan aşağı yenilenip elden geçilmesin.
Devam eden savaşa rağmen, bu sürecin izlenebildiği bölgelerden birisi de Zaporojye Eyaleti. Kırım Cumhuriyeti'nin hemen kuzey doğusunda yer alan ilin, Rusya'ya geçen büyük kısmının fiili başkenti Melitipol'de önceki haftalarda bir münferit fabrika ziyareti teklifi daha aldım.
Melitopol kentinin en büyük ve merkezi süt ve süt ürünleri fabrikasına beni, fabrikanın geliştirme müdürü sn. İrina Petrovna Derkaç davet edip ağırlıyor...
Fabrikanın makineleri, üretim bandını aksatmadan parça parça değiştiriliyor…
Petrovna'nın idari kabininde bir süre oturmamın ardından fabrikanın genel müdürü İgor ile tanışıyorum ve az sonra, bizlere eşlik edecek tegnolog İrina Nikolayevna ile birlikte işletmenin içini detaylı olarak gezmeye başlıyoruz.
İlk bakışta hemen dikkatimi çeken ve İrina Petrovna'nın da gösterdiği üzere, üretim bandının eskimiş donanımının, etap etap, genel üretim sürecini aksatıp durdurmadan, yeni ve modern analogları ile değiştiriliyor olması.
Süt ürünleri üretiminde dünyanın en öncü ve ileri ülkelerinden Sovyetler Birliği döneminde kurulan ve haliyle çok gelişkin ve çeşitli kolektif - tarihsel üretim tecrübesine sahip ilgili işletmede, farklı süt ürünlerinin yanı sıra sayısız çeşitlilikte süt ürünü imalatı yapılmakta. Bunlar arasında örneğin "Ryajanka" ve "Zakvaska"yı Türk tüketiciler, genel olarak halen bilmiyorlar. O sırada Teknolog İrina Nikolayevna söze girmek suretiyle ürünlerinin tamamen, yüzde yüz doğal olduğunu, katkı maddesi kullanmadıklarının altını çiziyor
Doğal kaynak satışı karşılığında, işlenmiş mamuller ithal eden bir Rusya yok artık!..
Sadece bana özel olarak düzenlenen fabrika gezimiz devam ededururken, Rusya'dan periyodik olarak gelmekte olan ve eskileri ile değiştirilen makinelerin de hemen hepsinin yerli üretim olduğunu fark ediyorum. Dolayısıyla Rusya, eskiden yaptığından çok farklı olarak, doğal kaynak satışından elde ettiği gelirlerle, yabancı yüksek teknolojili mamuller almak yerine, artık giderek daha yüksek bir oranını kendisi üretiyor...
İrina Petrovna, üretim bant sisteminin de topyekûn değiştirilip modernize edildiğini söylüyor bir yandan... Tek bir orta ölçekli fabrikanın, Zaporojye bölgesini mühim ölçüde doyurduğu gibi artı; Donetsk - Lugansk Halk Cumhuriyetleri ile Kırım'a hatta Rostov ve Krasnodar Eyaletlerine de önemli miktarda sevkiyat yapıyor olduğunu öğrenmek, olumlu anlamda şaşırtıyor beni.
Sadece inek sütünün kullanılmakta olduğu tesis, hukuki - yasal açıdan ise çoktan Rusya Federasyonu mevzuatına geçmiş, Derkaç'ın anlattıklarına bakılırsa.
İrina Hanım'a, tüm bu devasa yatırımları üstlenen adresin Tarım Bakanlığı olup olmadığını soruyorum. Yanıtı, benim açımdan beklenmedik çünkü Kırım'dan tanınmış bir meyve suyu konserve fabrikası modernizasyonun finansman işini üstlenmiş ve bu kapsamda şimdiden milyonlarca Rublelik yatırım yapmış Melitopol’e. Büyük olasılıkla devletin bu konuda görevlendirdiği ve sektörüne göre değişiklik arz eden fabrikalar mevcut.
Fabrika Müdürü: “Herkes hukukçu, sekreter, müdür, muhasebeci, vs. olmak istiyor”
Rus-Sovyet terminolojindeki karşılığı "Melitopol Süt Kombinası"nın en güçlü yanlarından, avantajlarından birisi kendisine ait çiftlik ve topraklarının olması. Yani, sütün sağılmasından örneğin bir peynirin üretilmesine dek neredeyse bütün üretim sürecini tek başına karşılayabiliyormuş ilgili işletme.
Bu arada bölgeye Rusya’nın gelişi ile birlikte hemen tüm fabrikalarda olduğu gibi burada da hem üretim ölçeği hem de haliyle personel sayısı arttırılıyormuş. Fabrikada 365 kişinin çalıştığını öğrendiğimde “bu az bir rakam değil mi?” diye soruyorum ve İrina Petrovna’nın yanıtı net:
- Hayır!
Ve dahası, çalışan sayısı da peyderpey arttırılıyormuş tesiste. Gene de geniş yörenin hemen her köşesinde olduğu gibi burada da kadro açığı güncelliğini koruyormuş. Aynen yakın zamanda üzerine yazdığım “MDK-HidroSila” adlı fabrikada olduğu üzere, süt ürünleri kombinası da bölgenin ilgili akademik – bilimsel kurum, enstitü ve yüksek okulları ile organik işbirliği ve çalışma içerisindeymiş.
İ. Petrovna laf arasında, Türkiye dâhil pek çok ülkede adeta kangren haline gelmiş bir meseleye değinmeden de geçemiyor: “Maalesef ki herkes hukukçu, sekreter, müdür, muhasebeci, vs. olmak istiyor. Keskin bir alanda uzmanlaşmak isteyenlerin sayısı çok az.”
Bağımsız Ukrayna döneminde pratiğe dayalı Sovyet eğitim modeli tarihe karışmış!..
Birlikte gezdiğim heyete, Kars Kafkas Üniversitesi’ndeki süt ürünleri bölümünü örnek olarak verip, Melitopol Devlet Üniversitesi’nde de benzer bir teknik-akademik ana bilim dalının olup olmadığı sualini yöneltiyorum.
Şaşırtıcı biçimde olumsuz cevap veriyorlar soruma. Gene de diğer sınai-endüstriyel işletmelerin de yaptığı gibi onlar da, ihtiyaç duydukları tek tek uzman ve kalifiye çalışanları doğrudan üniversite – akademi yönetiminden talep ediyorlarmış.
İrina Petrovna’nın kendi ifadesiyle, “bugün için akademideki bölümlerin önemli bir kısmı, pratik – staj ve sahada uzmanlaşma gerektirmeyen bilimsel, sosyal, insani, vs. sahaları içeriyor”.
Dolayısıyla da Sovyet eğitim modelinin bağımsız Ukrayna döneminde oldukça bozulduğu sonucu çıkıyor buradan.
Ukrayna devrinde, yapay olarak kadro açığı olmadığı için bu kitlesel ve hayati problem de doğal olarak sürekli suretle ört bas edilip ertelenmiş açıkçası.
Teorik eğitimin her şeye rağmen bugünkü şartlarda dahi adı geçen üniversite bünyesinde alınabileceğine vurgu yapıp, pratik eğitimin ise pekâlâ kendi bünyelerinde gerçekleşebilmesi için her türlü teknik-bilimsel ve fiziksel koşulun mevcut bulunduğuna işaret ediyor Petrovna.
Üretim bandı ve makine aksamı Ukrayna’nın bağımsız 30 senesinde hiç değiştirilmemiş!..
Hem teknik müdür hem de genel müdür; makine aksamlarının, donanımın ve genel olarak üretim bandının fazlasıyla eskidiğini çünkü Ukrayna döneminde hemen hemen hiç değiştirilmediklerini ve eskime paylarının verimli ve efektif bir üretim sürecine çoktandır izin vermediğini kaydediyor.
Bu arada konu, kaçınılmaz olarak 2022'de savaşın patlak verdiği döneme geliyor. Fabrika, diğer tüm üretim işletmeleri gibi, en azından birkaç aylığına dururken, ancak Petrovna'nın tasviriyle, "sosyal bir patlamanın yaşanmaması için" minimum düzeyde üretim yapmış.
Fabrikanın ve benzer tesislerin savaş öncesi döneme dönmesi için ise aynı yılın eylül ayını beklemek gerekecektir. Yani Melitipol ve geniş çevresinde, benim de bir kısmına tanık olduğum en az ilk altı aylık dönemde üretim anlamında hayat neredeyse durmuştu.
Sonbahardan itibaren, eski iş kolektifini yeniden teşkil etmek için de, eski çalışanları resmen tek tek bulmak suretiyle, işe geri çağırmışlar... Daha savaşın ilk yılı sona ermeden ve de Rusya'ya katılım referandumunun üzerinden fazlaca bir zaman geçmeden fabrikanın modernleştirilmesinin ilk etap çalışmaları başlamış.
2022 Şubat öncesinde topu topu ne kadar çalışanın kaldığını merak ediyorum.
Yanıt fazlasıyla hayret ettiriyor: Yüz kadar kişi. İlgili işletmeden ayrılmadan evvel, ürünlerinin ne kadar doğal olduğunu bizzat kendi deneyimim ile sınamam için bana bol bol meyveli yoğurt ikram ediyorlar ve en son olarak soğuk hava depolarına da baktıktan sonra bu ziyaretim de burada noktalanmış oluyor…
.
Okay Deprem, dikGAZETE.com
Fabrika gezisi ile ilgili fotoğraflardan bazıları:
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.