Türkiye’nin yakın tarihine iki bakış açısı damgasını vurur; birinci perspektif, Kadir Mısıroğlu’nun “Kurtuluş Savaşı’nda Sarıklı Mücahidler” kitabına göre şekillenir ve bu bakış açısı Atatürk’ü mürted, Lozan’ı hezimet ilan eder.
İkinci perspektif, İstiklal Harbi’nin askeri kurmayların ve askeri diplomasinin başarısını, Fransızlar’ın İtalyanlar’ın ve İngilizler’in aralarındaki anlaşmazlıklardan yararlanan askeri liderliği ile (Mustafa Kemal Atatürk / Fevzi Çakmak / Kazım Karabekir) proletarya devrimini gerçekleştiren Sovyet Rusya’nın desteğinin alınmasına bağlar.
Erol Mütercimler’in “Kurtuluş Savaşı'na Denizden Gelen Destek ve Kuvayı Milliye Donanması” kitabı bu bakış açısını güçlendiren bilgilerle doludur. Kitabın ana konusu; ‘İstiklal Harbi’nde Sovyet Yardımları’nı anlatır.
Kurtuluş Savaşı süresince, Sovyet Rusya’nın Ankara TBMM Hükümetine gönderdiği kayıt altına alınan silah ve cephane yardımları şunlardır:
Tüfek (adet): 37.812
Ağır ve hafif makineli Tüfek (Adet): 324
Mermi (sandık): 44.578
Top (adet): 66
Top Mermisi(adet): 141.173
Top Kaması (adet): 11
Sovyet belgelerinde bu rakamlar, biraz daha farklıdır ve savaş süresince Anadolu’ya gönderilen yardımların miktarı şöyledir:
Tüfek: 39.325
Tüfek Mermisi: 62.986.000
Top: 54
Top Mermisi:147.079 100
Atımlık Top Barutu El Bombası: 4.000
Şarapnel mermisi: 4.000
Makineli Tüfek: 327
Gaz Maskesi: 20.000
Altın Külçe: 200,6 kilogram
Altın Ruble: 10.000.000.
Süleyman Demirel döneminde Sovyetler’in Türkiye yatırımları…
Amerikancı/Atlantikçi olmakla itham edilen Adalet Partisi ve Demirel Hükümetleri; Sovyetler Birliği’ne yakınlaşma stratejisini kararlı biçimde takip etmişti.
Bu süreçte, Türkiye’nin Sovyetler Birliği’ne yönelmesinin, daha çok ekonomik temelli olduğu görülür.
Merkez sağ iktidarların altyapı yatırımları ile ağır sanayi tesislerinin kurulmasını esas alan kalkınma öncelikli parti programları bu yaklaşımında belirleyici olmuştu.
Ancak teknoloji transferi ve ağır sanayiye yönelik kredi imkânları konusunda ABD başta olmak üzere Avrupa finans kuruluşlarının araya mesafe koymaları Süleyman Demirel’in iktidara gelir gelmez alternatif kaynak arayışlarını çeşitlendirdi ve hızlandırdı.
Demirel’in işini biraz da Ruslar kolaylaştırdı. SSCB Başbakanı Aleksey Nikolayeviç Kosigin’in 1966’da gerçekleştirdiği Ankara ziyareti sonunda yayınlanan ortak bildiride iki ülke arasındaki siyasal ve ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi üzerinde duruldu.
Aleksey Kosigin’in Ankara ziyareti ile Adalet Partisi lideri ve Başbakan Süleyman Demirel’in Moskova seyahati için siyasi ortam sağlanmıştı.
Başbakan Süleyman Demirel’in 1967’de Sovyetler Birliği ziyareti iki ülke arasındaki soğuk savaşta oluşan/oluşturulan buz dağlarını eritmeye yetti.
1967’de 1. Demirel Hükümeti’nce yapılan ekonomik ve teknik anlaşma ile SSCB, Türkiye’ye 200 milyon dolar tutarında kredi sağladı. Bu kredi ile İskenderun Demir Çelik Tesisleri, Seydişehir Alüminyum Fabrikası, Aliağa Petrol Rafinerisi, Bandırma Asit Sülfürük Fabrikası, Artvin Levha Fabrikası inşa edildi.
1967’de Ankara ve Moskova arasında imzalanan Ekonomik Teknik İşbirliği Antlaşması ile Aliağa Petrol Rafinerisi, Seydişehir Alüminyum Tesisi, İskenderun Demir Çelik Fabrikası, Mersin Kimya Kompleksi, Bandırma Sülfirik Asit Üretim Tesisleri Türkiye’ye kazandırıldı.
Aralık 1975’te Kosigin’in gerçekleştirdiği ziyarette iki lider beraber İskenderun Demir Çelik fabrikasının ilk ocağını törenle açıldı.
Kosigin’in şikâyetlerine konu olan ABD’nin İncirlik’ten yaptığı U2 casus uçakları uçuşları Türkiye tarafından durdurulduğu gibi 1967 Arap-İsrail Savaşı sırasında Sovyet uçaklarının Türkiye hava sahasını kullanmasına izin verildi.
Milli Görüşçüler ne yaptı?
Demirel’in Türkiye kalkınmasını Rusya’nın desteğiyle gerçekleştirmesine NATO çok bozuldu. 12 Mart 1971 Muhtırası ile Demirel hükümetten uzaklaştırıldı.
Demirel’in bu ağır sanayi hamlesine en büyük eleştiri Milli Nizam ve sonra Milli Selamet Partisi lideri merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan’dan geldi.
Erbakan Hoca bu ağır sanayi tesislerinin kurulması ve geliştirilmesine “montaj sanayisi” yaftasını vurarak itibarsızlaştırmaya çalıştı. Hedef Demirel’di ve Demirel hükümetinin müttefiki Sovyet Rusya’ydı.
12 Mart 1971 Darbesi sonrasında Türkiye İşçi Partisi’nin yanı sıra Milli Görüş Geleneğinin ilk partisi olan Milli Nizam Partisi laikliğe aykırı faaliyetleri nedeniyle kapatıldığında Erbakan’a 5 yıllık siyasi yasak konuldu.
Erbakan sağlık sorunlarını gerekçe göstererek İsviçre’ye gitmişti. 12 Mart Darbesi’nin generalleri Muhsin Batur ve Turgut Sunalp, İsviçre’ye giderek Erbakan’ı ülkeye dönmek ve yeni bir siyasi parti kurmak konusunda ikna ettiler.
Erbakan, Milli Selamet Partisi’ni kurarak 1973 seçimlerine katılmış, bir süre sonra da kendisine konulan siyasi yasağın kalkmasıyla Başbakan Yardımcılığına kadar yükselmişti.
Günümüzde Rusya’nın Türkiye’ye katkısı hangi düzeyde?
Türkiye için Rusya sadece ihtiyaç duyduğu enerjinin büyük bölümünü karşılama kapasitesine sahip bir tedarikçi değil, aynı zamanda güvenilir bir ortak.
Soğuk Savaş yıllarından 2006 Ukrayna krizine dek Rusya, bazı ülkelere yönelik enerji üzerindeki kontrolünü ve bunu siyasi baskı aracına dönüştürmesine karşın, Türkiye için böylesi bir yola asla sapmadı.
Türkiye için Rusya güvenilir bir enerji tedarikçisi, Rusya için de Türkiye gaz talebi hızla artan önemli bir pazar konumunda.
2017’de 29,03 milyar metreküp gaz ithalatıyla Türkiye, 53,44 milyar metreküp ithal eden Almanya’nın ardından Gazprom’un ikinci büyük müşterisiydi.
İki ülke arasında Üst Düzey İşbirliği Konseyi (ÜDİK), Hükümetlerarası Komisyon, Toplumsal Forum gibi ikili işbirliğinin geliştirilmesine katkı sağlayan pek çok ortak kurum ve mekanizma oluşturuldu.
Türk Akımı doğal gaz boru hattı ve Akkuyu Nükleer Santrali başta olmak üzere, ortak yatırım projeleri gerçekleştiriliyor.
Taraflar, Ortak Yatırım Fonu’nun kurulması ve karşılıklı ulusal para kullanımını öngören anlaşmalara imzalar attı. İki ülkenin etkili ve aktif işbirliği sayesinde Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü’nde (KEİ), Suriye konulu Astana müzakere süreci çerçevesinde uluslararası sorunların çözüm arayışlarında kayda değer başarılar elde edildi.
Her şey iyi de neden TSK envanterindeki Mİ17-18 Helikopterlerinin modernizasyonu yapılmıyor?
Türk ordusu, terörizmle mücadelede ülkenin güvenliğini sağlamak için ihtiyaç duyduğu silah ve mühimmat iki şekilde temin ediliyor. Bir kısmını kendi üretiyor, bir kısmını satın alıyor.
TSK ihtiyacı bazı silahların temininde sorun yaşandığı doğru. Bazen ABD’nin ve Avrupa Birliği’nin ambargosu silah temininde en büyük engel. Dost mu düşman mı belli değil!
Türkiye, NATO üyesi olmasına rağmen, soğuk savaş döneminde Türkiye’nin kalkınma hamlesine Komünist Sovyet Rusya’nın destek vermesine ne demeli?
Sanki günümüzde durum çok mu farklı?
Kazan Helikopter Fabrikası (KVZ) 1940’lardan beri havacılık ekipmanı üretiyor. 1956’dan beri yurt dışına da satılıyor. 2007 yılından itibaren ‘Kazan Helikopter Fabrikası’ A.Ş ‘Rusya’nın Helikopterleri’ Holdinginin bir parçası.
Kazan Helikopter Fabrikası’ 50 milyon uçuş saati ile onaylanan tüm Mi-8/Mi-17 helikopterlerinin üretimi ve onarımı için sertifikalı bir tesis.
‘Kazan Helikopter Fabrikası’ Anonim Şirketi, Rusya Federasyonu Federal Hava Taşımacılık Ajansı tarafından verilen eğitim merkezine yer ve uçuş personelinin eğitimi sertifikasına sahip.
Sovyetler Birliği’nin dağıldığında bu ülkenin Türkiye ile ikili ticaretinden kaynaklı borçlarını Türk yetkililer, Jandarma Genel Komutanlığı’nın helikopter ihtiyacı ile ödenmesine yeşil ışık yaktılar.
Kasım 1993’te yapılan ilk anlaşma ile Rusya’nın ticari borçlara karşılık toplam 19 adet Mi-17’nin Hip-H modelinin alınması kararlaştırıldı.
Aracı kimdi?
FB Spor Kulübü eski başkanı iş adamı Ali Şen. Jandarma pilot ve teknik ekibin eğitimlerinin ardından ilk helikopter 25 Kasım 1995 tarihinde imal edilerek teslim alındı.
Jandarma tarafından kullanılan ve maksimum kalkış ağırlığı 13 bin kilogram olan bu helikopterler, 3 ton kargo veya 30 tam teçhizatlı asker taşıma kapasitesinde.
Güneydoğu’da askeri malzeme taşımada da kullanılan helikopterlerden ikisi kazalarda kırım geçirerek envanterden çıktı.
Bir dönem Rusya’ya bakım için gönderilmişler, ancak tadilat ve tamiratları yılan hikâyesine dönmüş, kimse ne olduğunu anlayamamıştı.
Anlaşılamayan bir başka nokta da Rusya’dan borçlarına karşılık satın alınan 19 helikopterden birisinin daha ülkemize gelmeden Kazakistan’da kaybolmasıydı.
Rus Helikopterlerinin başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmedi!
Jandarma Genel Komutanlığı 25 Kasım 1995’ten itibaren bu helikopterleri kullanıyor. Jandarma Genel Komutanlığı tarafından uzun yıllardır kullanılan Mi-17 genel maksat helikopterlerinin boyama, bakım ve modifikasyonun yapılması bir başka yılan hikayesi.
Önce Türk Hava Kurumu Mi-17 genel maksat helikopterlerinin boyama, bakım ve modifikasyonuna talip oldu, 50 milyon dolarlık projenin ihalesini aldı.
Mi-17’lerin işlemleri Isparta Süleyman Demirel Havalimanı’nda bulunan Türk Hava Kurumu hangarında yapılacaktı ama evdeki pazarlık çarşıya uymadı. Bir türlü yapmadılar/yapamadılar.
Hatta Ukrayna Milletvekili Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’nun Mi-17 bakım ve modifikasyonunun Ukrayna’da yapılması için Türkiye’de bazı temaslarda bulunmasının ardından, Ukrayna İçişleri Bakanı Arsen Avakov; Eylül 2018’de, Türkiye’de çalışma ziyareti gerçekleştirdi.
Arsen Avakov, Jandarma Havacılık Başkanlığına gitti ve sonrasında “Ukrayna, Türk jandarmasının MI-17’sinin 17 helikopterinin onarımı ve modernizasyonu için 40 milyon dolarlık ihaleyi kazandı. Konotop’da, Motor-Sich onarım tesisi tarafından yapılacak. Hava onarımı alanında eşsiz bir yetkinliğe sahibiz. Türkiye ile işbirliği bizim stratejimizdir” açıklamasında bulundu.
Onlar da bu işi beceremedi çünkü Rusya Federasyonunun ambargosuna takıldılar bakım ve modifikasyon için gerekli yedek parçaları temin edemediler.
Hoş gerekli malzemeyi bulsalar bile Rus yapımı helikopterlerin onarımı için Ukraynalı firmanın Rusya Federasyonundan onaylanmış uçuş sertifikası verme yetkileri olmadığından sözü geçen helikopterlerin uçuş standardını sağlamaları mümkün değil. Dolayısıyla helikopterlerin uçuş garantisini vermeleri söz konusu değil.
Helikopterler çürümeye mi bırakıldı, yetkililerin bu helikopterlerden alıp veremediği ne?
İnanın anlamış değilim. Sizler anladınız mı?
Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullandığı Rus Helikopterleri envanterden mi düşülüyor?
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
Twitter'da bizi takip edin: @oc32oc39 , @dikgazete
anadolu kartalı 2 yıl önce
Tatar Ramazan 6 yıl önce
Tarık Tarihten 6 yıl önce
Fincancı 6 yıl önce
Gaspirali 6 yıl önce