Ukrayna meselesine girmeden önce Türk medyası ve Rusçu-Marksist değerlendirme yapan internet iletişim ağında çıkan bazı haberleri sunarak söze başlamak istiyorum:
Bunlardan biri şu:
“Moskova yönetimi ısrarla savaş istemediğini ve Karadeniz’in denizaşırı güçler tarafından karıştırıldığını vurguluyor. Ukrayna’yı da bağımsız hareket etmeye, kendi insanlarının çıkarlarını savunmaya ve Dontesk, Lugansk meselelerini diyalog ve siyaset ile çözmeye çağırıyor.”
Perinçekçi medya ve onunla aynı paraleldeki solcu medyanın ısrarla savunduğu görüş şu mahiyette:
“Aylardan beri Atlantik medyası asılsız bir biçimde Rusya’nın Ukrayna’ya saldıracağı yalanını pompalıyor. Bu yalanlar, Rusya ile Avrupa’nın arasını bozmak ve Ukrayna-Rusya çatışmasını alevlendirmek için söyleniyor. Turuncu darbelerden 2004 – 2005 yıllarında Ukrayna’da nasibini aldı ve Viktor Yuşçenko yönetime geçti. Ukrayna ve Rusya arasındaki gerginlik o zamanlar başladı.”
Evet, Batılı medya, 2 aydan beri Rusya’nın Ukrayna’ya saldıracağını söyleyip duruyordu. Rusya inkâr ediyordu. Neticede Rusya saldırdı. Şimdi bu arkadaşlar, aynı sözü tekrar etmeye devam ediyorlar.
Batılı medya, “Rusya, Ukrayna’yı işgal edecektir”, diyor fakat bunlar, “işgal etmeyecekti” diyorlar, peki bu ne?
Ruslar, kuvvet gösterisi yapıyordu, Ukrayna’yı barışa zorluyordu, neticede Ruslar, Ukrayna’ya taarruz etmedi, işgal etmedi(!)(?) Bunları yazanlarda utanma olmalıdır!?
Bu arkadaşlar daha geçen gün Putin’in ulusa sesleniş konuşmasında (aslında dünyanın kafasını kırmak yollu tehdit konuşması) neler söylediğini dinlememişler.
İşin ilginç tarafı TV’lere çıkan kimi emekli askerler “ST 7-40” talimnamesine göre; “Putin’in taarruz planının mükemmelliği”nden söz ettiler.
Kafkas Üniversitesi’nden bir doçent, çatışmanın 5. gününde pek kısa zaman içinde “Kiev’in düşeceğinden” söz edebiliyor. Bütün bu yanlışlar veya yanlış analizler neye işaret ediyor?
- Bir: bilgisizlik,
- İki; hadiseleri doğru okuyamamak,
- Üç; propagandanın tesirinde kalarak bilgiyi çarpıtmak…
Bu şartlar altında; “bilim nedir” diye sorulsa, şunu açıklıkla söyleyebiliriz: “Bilim; propagandanın/algıların tesirinde kalarak temelsiz ufuksuz senaryo yazma ve fikir uydurma sanatıdır.”
Rusya Federasyonu, Ukrayna sınırlarına yığınak yaptıktan sonra Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski’ye barış ve görüşme teklif ediyor, o da süre istiyor, üç gün sonra Rus tekliflerini ret ediyor. Arkasından Rusya, Ukrayna topraklarına girmeye başlıyor.
Daha önceki makalemizde, Zelenski’nin kim olduğunu söylemiştik, tekrar etmeyeceğiz.
Putin’in kim olduğunu da söyleyelim, bilinenin aksine o da bir Rus değil, Yahudi. Yani Küresel Yahudi Sermayesi, iki devletin başına oturttuğu muhteris iki Yahudi üzerinden Rus ve Ukrayna milletini savaştırıyor, her iki halkı ölüme sürükleyerek kör dövüşü yaptırıyorlar.
Küreselcilerin yenidünya düzeni planını gerçekleştirmeye çalışıyorlar. (Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamızın ne kadar haklı olduğunu görüyoruz.)
Şimdi, “Zelenski, Rusya’nın antlaşma teklifini neden ret etti” meselesi üzerinde duralım:
Birincisi; namuslu hiçbir devlet adamının, ülkesinin topraklarının bölüşülmesini teklif eden bir masada oturmayacağını kabul edelim.
İkincisi; Zelenski, 3 gün beklediğine göre kimlerle görüştü, kimler garanti verdi, kimler cesaret verdi, neden bu kadar rahat konuşuyor, bunu bilmek lazımdır.
Rusya, Belarus ile anlaştıktan sonra kuvvetlerini Kiev’e 70 Km mesafedeki sınır boylarına kaydırdı. Kiev’i can evinden vuracak pozisyona geçtikten sonra anlaşma teklif etti.
ABD keşif uçakları, bu süre içinde Ukrayna ve Karadeniz üzerinden uçarak istihbarat topladı, uydulardan Rus konvoyları takip edildi. Bunu bırakalım; Rus Milli Güvenlik Kurulu’nun aldığı işgal kararını bile human istihbarat yolu ile tespit ettiler.
Kesin dille, Rusya’nın Ukrayna’yı işgale karar verdiğini duyurdular.
Batı, kesinlikle biliyordu ki; Rusya, Ukrayna topraklarına saldıracak.
Bizim, yanılgı bilimciler, yüksekten atan analizciler tek merkezden ötmeye başladılar: “Ukrayna’nın 2-3 günlük işi var!.. Bu iş bitti!.. Putin racon kesti, acaba Zelenski nereye kaçacak?..”
Bu ara çatışmalar başladı 5. gün, Batılı medya açıklıyor; “Rusya, halen Ukrayna’da hava üstünlüğünü tesis edemedi.”
Bizim esip üfüren analizcilerimiz, halen “Ukrayna’nın 3 günlük ömrü kaldı” demeye devam ediyorlar.
İnanın: İnanılmaz bir şey! İnanılmaz cehalet. Ukrayna üzerinden hamle yapıp, Rusya’nın küresel gücünü kırmaya karar vermiş olan paranın firavunları (küreselciler), buna müsaade ederler mi?
Küresel Yahudi Sermayesinin ne yaptığını, neye karar verdiğini bilmeyen hiçbir analiz doğru sonuca ulaşamaz.
Rus saldırıları başladı…
Zelenski dedi ki; “Batı söz verdi ama bizi yalnız bıraktı, acil desteğe ihtiyacımız var. Acil silah yardımı istiyoruz.”
Bu sözler ne ifade ediyor?
Demek ki Zelenski’ye demişler ki; “Korkma arkanda biz varız!”.
Kim demiş!
Rahmetli Prof. Mahir Kaynak’a göre; Küresel Sermaye, Rahmetli Prof. Necmettin Erbakan Hocamıza göre; Küresel Yahudi Sermayesi…
Şimdi Putin kimle savaşıyor?
Para fabrikaları, para transfer ağları olan, küresel enformasyonu, -sosyal medyayı- elinde tutan, küresel internet hatlarını kontrol eden, sınırsız silah ve malzeme yardımına muktedir, istediği ülkeyi boğa yılanı gibi para ve finans politikalarıyla sıkan-boğan, para rezervlerine el koyan, ekonomisine not veren, piyasaları yükselten ve çökerten, dünya ticaret yollarını kontrol eden bir şebeke ile savaşıyor.
- Kazanabilir mi?
- Kazanamaz!..
Bundan sonraki yazımızda Rus Milli Güvenlik Doktrinindeki gelişmeyi anlatacağız.
Acaba Rusya neden şımardı?
Hangi doktrine aldandı?
.
Suat Gün, dikGAZETE.com
