-Altın Orda Devleti
RUS’U KAZIYIN ALTINDAN TATAR ÇIKAR
Türk tarihi söz konusu edildiğinde Türklerin Orta Asya’dan Anadolu’ya gelişleri çokça işlenir. Kuşkusuz bunda 20. yüzyıl başlarında etkisini artıran ulus devlet ve modern Türkiye’nin varlığı en önemli etkendir. Ancak, Karadeniz’in kuzeyinden yapılan Türk göçleri, Avrupa/Avrasya siyasetini belirlediği kadar, mensubu olan aydınlar (Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan gibi) vasıtasıyla Türkiye’deki çağdaş milliyetçilik akımlarına etki edecek boyutta süreklilik arz etmiştir.
İlk olarak Hunlar’la kayıtlara geçerek Macar ovalarına ve İtalya’ya ulaşan akınlar, sonrasında Bolkar/Bulgar devletini ortaya çıkarmış; çeşitli Türk kavimleri, Bizans ordusunda yer almış; Türkopol adını taşıyan bu askerler, sıklıkla bahsolunduğu üzere, Peçenek ve Uzların 1071 yılında, Malazgirt’te Doğu Roma ordusunda bulunmasını aşan nitelik taşımıştır. En üst askeri rütbeye ulaşan Aksuk bunlardan biridir. Şüphesiz Hazar Devletinin yıkılmasını takiben Orta Avrupa üzerine gerçekleştirilen göçler de bu çerçevede ele alınmalıdır.
Anılan göçler, en nihayetinde kuzey, kuzeydoğu Karadeniz bölgesinin Deşt-i Kıpçak olarak anılmasına yol açacak düzeyde yoğun olmuştur.
Bizde “Türk-Rus teması” deyince akla (Osmanlı ile temasının başladığı) 1497 tarihi gelse de ilk Türk-Rus temaslarının Avarlar ve Slav kabileleri arasında olduğunu düşünürsek, yaklaşık 1300 senelik aralıksız süregelen bir etkileşim tarihinden bahsetmek mümkündür. 1300 senedir, bölgesindeki önemini yitirmeden birbirini dikkatle takip eden iki devletin, günümüzde de temkinli bir politika izlediğini söyleyebiliriz. (1)
Şüphesiz çeşitli milletlerin kurdukları devletler birbirleriyle rekabet içinde yapılanır, büyür ve nihayet zamanla yorgun düşerek egemenliğini devreder. Türklerin ve Rusların ortak yaşam alanını teşkil eden Doğu Avrupa bu anlamda tarihin en çetin siyasal mücadelelerine sahne olmuştur.
Daha milattan önce Türk kavimleri çeşitli nedenlerle batıya doğru akmaya başladılar; zamanla bu hareket süreklilik ve yoğunluk kazandı. Bu süreçte Avrupa Hunları, Bulgarlar, Avarlar, Peçenekler ve diğer Türk kavimleri bölgede siyasi yönetimlerini kurdular.
Rusların neşet ettiği kavim olan Slavları siyasi düzenlerine dahil ederek, birlikte yaşama alışkanlığı geliştirdiler ve Avrasya kıtasında büyük ve benzersiz siyasi, ekonomik ve toplumsal altyapılar kurdular.
Türk boylarının bu coğrafyadaki idari tecrübesi, son olarak Altın Ordu devletiyle taçlandı. Bu devletin, zamanla zayıflayıp parçalanması ve nihayet egemenliğini Ruslara devretmesi 16. yüzyılın ikinci yarısına denk geldi. Bu idari dönüşüm sadece yapısal bir devlet düzenini kapsamayacak aynı zamanda iktidarın etkin gücü olan hükümdar sülalelerini de değiştirip yöneticilerin köken ve kaynaklarını da değiştirecektir. (2)
Bu yazımızda, özetle geçtiğimiz, ancak çok kapsamlı bir çalışma alanına sahip Kuzeydeki göçler ile Türk devletleri ve Osmanlı ilişkileri hususlarını ele almayacak, daha özel bir bölümünü, Altınorda Devleti ile bu devletin Rus Devletiyle ilişkileri ve oluşum sürecinde Rus Devlet yapılanmasındaki etkisine kısaca değinmeye çalışacağız.
Altınorda Devleti ve tebasına Tatar denilmektedir. Tatar kelimesi tarih boyunca farklı anlamlar içermiş, değişik etnik gruplara farklı gruplarca Tatar denilmiştir. Biz yazımızda, bu kavramı dar anlamda bugünkü Kazan, Kırım ve Sibirya bölgesinde yaşamış olan, daha geniş anlamıyla ise Kafkasya, İdil’den Polonya ve Litvanya’ya uzanan Rusya içindeki Türk kavimleri olarak ele alacağız.
Altınorda, 1241-1502 yılları arasında Deştikıpçak’ta hüküm süren bir Türk-Moğol devletidir. ‘Orda’ Moğolca “çadır, otağ” mânasına gelmektedir. Devletin kurucusu Batu Han’ın ak otağının üst kısmının altın yaldızlı olması sebebiyle bu devlete Altın Orda veya Ak Orda denmiştir. (3)
Halikov Tatar-Rus ilişkilerini 7 devreye ayırdığı ilişkiler bütününde, bu dönemi Bulgar-Slav Devri’nden (X – XIII. Asırlar) sonra gelen, 3. Evredeki Bulgar – Ordu ve Kadim Rus devri (XIII – XV. Asırlar) ve 4. Evredeki Kazan – Rus devri (XV – XVI. Asırlar) olarak ele alır. (4)
Sözkonusu münasebet aşağıda değerlendireceğimiz üzere günümüze değin devam etmiştir.
Altın Orda'nın Rusya üzerindeki etkileri, ilgi çekici ve çok az incelenmiş bir konudur. Türkçe kaynakların günümüze ulaşmaması ve tarihçilerimizin kaynakların Rusçalarına erişme şansına sahip olmamaları yüzünden bu konuda yapılan araştırmalar çok sınırlı kalmıştır.
Altın Orda Devleti tarihi, Türk tarihi içinde en az bilinen alanlardan olmuştur. (5)
Altın Orda döneminde Rusların kültür bakımından geliştiği; ancak Rus yurdunun tam bir siyasi anarşi içinde çalkalandığı görülmektedir. Bu dönemde de Rusların yaşayış, düşünüş ve görüşlerinde Türkler etkili olmuştur. Altın Ordu’da bulunan güçlü bir merkeziyetçi devlet rejimi de Rus knezlerine örnek olmuştur. (6)
Siyasi etkilerin başında Moskova Rusyası’nın kuruluşu meselesi gelmektedir. Moskova’nın birbirleriyle mücadele halinde olan diğer Rus knezliklerini kendi etrafında birleştirmesi ve Çarlık Rusyası’nın temellerini atması, Altın Orda hanları sayesinde mümkün oldu.
Hanların, Rus knezlikleri arasındaki mücadelede, Moskova knezlerini desteklemeleri, onlara diğer knezlere tanınmayan hak ve imtiyazları tanımaları, Moskova’nın güçlenmesini ve diğer knezlikleri kendi etrafında birleştirmesini sağladı.
Moskova knezliğini gerek diğer Rus knezliklerine karşı gerekse de yabancı düşmana karşı koruyan Altın Orda hanları, aynı zamanda Rus topraklarını Latin ve Litvanya yayılmacılığına karşı destekledi ve böylece Rus topraklarının Katolikleşmesini engellediler. (7)
Ayrıca hanlar tarafından vergi ve diğer yükümlülüklerden muaf tutulan ve tarihinin en rahat dönemini Altın Orda hâkimiyeti altında yaşayan Rus Ortodoks Kilisesi de bu dönemde elde ettiği güçle Moskova’yı destekleyerek Çarlık Rusyası’nın kurulma sürecini hızlandırmış, Hristiyanlığın Rus topraklarında yayılmasına hizmet etmiştir. (8)
İlyas Kemaloğlu eserinin sonuç bölümünde, Moğolların Rusya’ya yerleştikten sonra buralardan vergi almalarının yanı sıra asker de aldıklarını, Rusların bu askere almalar sayesinde ilk defa onluk, yüzlük, binlik gibi askeri düzenle tanıştıklarını ve bu sistemi, kendi ordularında da kullanmaya başladıklarını yazar.
Bunların yanı sıra Knezlerin, Altın Orda Hanlarının yanına 1242-1430 yılları arasında 70 kez gittikleri, bu yolculukların sadece yarlık almak amacıyla olmadığı, Knezlerin birbirlerini Han’a şikayet etmek için de gittikleri anlatılmaktadır.
Yine üç asır Altın Orda hakimiyetinde kalan Rusların, vergiden postaya, paradan kıyafete kadar Altın Orda’dan etkilendikleri sonuç bölümünde yer almaktadır. (9)
İki ayrı ulusun birbirlerini ne ölçüde ve hangi alanda etkilediklerinin en önemli göstergelerinden biri dildir. Rus-Tatar ilişkilerinde de etkileşim, dil konusunda belirgin biçimde kendini göstermiştir.
Uzun yıllar birbirine yakın coğrafyada yaşayan iki millet arasındaki derin ilişkiler, Rusça ile Türkçede ve bu dillerin lehçe ve ağızlarında izler bırakmıştır. Avarlar dönemine kadar uzanan iki dil arasındaki ilişkiler, Altın Orda dönemindeki siyasi ilişkilere bağlı olarak artmış ve dil ilişkileri bu dönemde ilk tercümanların ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır.
12. – 15. yüzyıllardaki Moğol saldırılarından sonra Rusçadaki Türkçe sözcük sayısı artmış, hanlıklar döneminde ise bu sayı daha da çoğalmıştır. (10)
Rusçaya giren Türkçe unsurların genel kronolojisi şöyledir:
1. Ana Slav döneminde girenler: tovar, çekan, bolvan.
2. Moğol öncesi dönemde giren Bulgarizmler: biser, kovçeg, kumir, san, çertog.
3. Altın Orda döneminde çokça Rusçaya geçen kelimeler: yam, yaşçik, yarlık, kazak, karaul, koçevat‟, kazna, tamga, kirpiç, buza, almaz, atlas, alıy, kurgan, tyurma vd.
4. XVI. yüzyılda girenler: artel, çulan, ambar, taz, kuşak, kolçan vd.
5. XVII. yüzyılda girenler: kakakuli, ştanı, yaşma, ayva, balagan, izyum, oçag, karga vd.
6. XVIII. yüzyılda girenler: baklajan, kaban, kabık, parça, kamış, balık, buran vd.
7. XIX. yüzyılda girenler: ayda, alıça, balbes, kizil, sarıç, tahta, çekmen‟ vd.
8. Zamanı tespit edilemeyenler: babay
Rusçadaki Türkçe sözcükler birçok Türk lehçesinden alınmıştır ve birçoğu, önemli fonetik değişimlere uğramıştır. Rusçadaki bu Türkçe unsurlar üzerine birçok çalışma yapılmıştır.
E. N. ġipova “Rus Dilindeki Türkçe Unsurlar Sözlüğü” adlı eserinde 1507; Rusçanın etimolojik sözlüğünü yazan Maks Fasmer ise 1700 Türkçe sözcük tespit etmiştir. Rusçadaki 1700 Türkçe sözcüğün büyük çoğunluğu, sosyal gruptan olduğu için iki millet arasında tarih boyunca sosyal etkileşimin daha yoğun olduğu kabul edilmiştir. İki dil arasındaki ilişkilerde Türkçeden Rusçaya çoğunlukla sözcükler geçmiştir. Dil bilgisi unsurları açısından Türkçenin Rusçaya bir etkisi söz konusu olamamıştır. Bunun da nedeni Türkistan coğrafyasında baskın dilin Türk lehçeleri değil Rusça olmasıdır. (11)
Kıyafete gelince... Ruslara bu dönemde (Petro döneminde) Avrupalı kılığına girmiş Tatarlar diyorlardı. (12)
Günay Karaağaç, Türkçe’den Rusça’ya kıyafet ile ilgili 300, beslenmeyle ilgili de 280 kelimenin geçtiğini tespit etmiştir. (13)
Ruslar, ticaret alanında aşağıdaki sözleri tatarlardan almıştır: altın, ambar, arşin, bazar (Pazar), bakaleya (bakkal), balagan (derme çatma baraka), balçug (balık pazarı), barış (kazanç), batman (4-5 kilo ağırlığındaki ölçü birimi), denga (para), karavan (kervan), koçey (cimri), labaz (un dükkanı), maydan (meydan), maklak (aracı), magarıç (ikram) ve başkalarıdır.
Tatarlar, Rusları aşağıdaki elbise takımları, kumaş ve kuyumcu işi eşyalarla tanıştırmıştır: başlık, başmak (potin), beşmet (üstlük), kiset (tütün kesesi), koşel (para kesesi), kuşak, arhaluk (kısa bir kaftan türü), gaytan, yapanca ve başkaları.
Atlas, bahta (pamuk), byaz (Amerikan bezi), kayma (sıçan dişi), kakma (emprime ipek kuşak), kanaus (sık ipek kuşak), kanifas (sık pamuk çizgili ince kumaş), karmazin, kumaç (parlak kırmızı renkli ipek kumaş), sayfan (sahtiyan) ve başkaları.
Almaz (elmas), basma (saç boyası), biryuza (firuze), jemçuk (inci), kaptarga ve başkaları.
Tatarlar askeri alanda: Ataman (Kazakların başkanı, yesaul (Kazak yüzbaşı), bogatır (bahadır), kreml (kale), bahterets, kinjal (hançer), kobura (tabanca kılıfı) ve başkalarına ad vermiştir.
Hayvancılıkta: argamak (doğu cins binek atı), arkan (kement), bulanıy (kula at), karakovıy (doru at), koşika (hayvan ağılı), otara (koyun sürüsü) ve başkaları.
Tatarlar, Rusları sosyal yaşamda, bazı resmi kişileri (baksak), gümrük (tamga), niteliği olan devlet kurumları (kazna-hazine-gümrük), Polis Karakolu (Karaul-Karakol), yazılı emirler (yarlık), (yukarıda önemine değindiğimiz), devlet postası (yam-menzil), yamçik (arabacı) ile tanıştırmışlardır. (14)
Bu kelimelerden en dikkat çekici olanı hiç kuşkusuz, meydana getirdiği sonuçlar nedeniyle, yamçik kelimesidir.
Bu sözcüğü Nişanyan, Orta Türkçede “OTü yamçi” ulak, haberci olarak belirtmekte,
yāmci: (Chorasmiorum linguâ) Veredarius [Harezm Türkçesinde ulak, posta tatarı]
yamcı: Sürücü ve sürücünün yağmurluğu. Yamçik: Yolcu kepeneği. örneklerini vermektedir. (15)
Rusçadaki arabacı manasındaki “yamşik” terimi de Rusçaya Moğolcadan geçti. Yam istasyonlarının kurulması ve düzenli bir şekilde işlemesi, Rus haberleşme ağını güçlendirdi, elçilerin işini kolaylaştırdı. (16)
Araştırmacılar için bu konuda Mehmet Özeren’in, Rusçanın Ağızlarındaki Türkçe Sözcükler, - Kuzeydeki Vologod ve Arhangel Ağız Grupları A-B Maddeleri Örneğinde- makalesi yol gösterici niteliktedir.
Tatarlar, Rusya’da askeri alanda da oldukça etkin olmuşlardır.
Daha önce söz edildiği gibi Moskova hükümdarına hizmet için göç eden Türk feodalleri, hizmetçileriyle Kazan’a karşı savaşta aktif bir güç oldular.
IV: İvan’ın Kazan’ı almasına katılan 150 bin kişilik ordunun üçte biri eski Kazan patşası Şah Gali, knezlerden Yenikeyevler, Tenişevler vb. ile gelen Temnikov, Kasım, Kazan feodalleri ve onların hizmetçilerinden meydana geliyordu. Bunlar içinde Kazan knezi Kamay Mirza da dikkat çekicidir. (17)
Daha sonraki dönemde askeri alandaki etki devam etmektedir. Örneğin, 1812 yılında Rusya Ordusu’nun başkumandanı olarak, Rusya-Fransa savaşında Napolyon komutasındaki Fransızları geri püskürten Prens Mihail İllarionoviç Kutuzov (18) Tatar kökenli Kutuzovlardandır.
Yazımızın hacmi elvermediğinden, ayrıntılarına giremeyeceğimiz, sanat, mimarlık, şehir binaları konusundaki etki, kültürel anlamda da devam etmiştir. (19)
Tatar soylu Rus ailelere bir sonraki yazımızda yer vereceğimizi söyleyerek ve V. Putin’in sıklıkla kullandığı bir Rus atasözünün artık daha anlamlı hale geldiğini belirterek yazımızı sonlandıralım:
“Rus’u kazıyın altından Tatar çıkar.”
.
Rıdvan Aras, dikGAZETE.com
-Kırım Kültür Araştırmaları Derneği Başkanı, Uluslararası Kırım Dostları Derneği Yönetim Kurulu Üyesi-
-Altın Orda Devleti
-General Kutuzov
(1) Başbuğ Fırat, Başbuğ Fatih, Türk-Rus İlişkilerinin Tarihi Süreçte Avrasya’daki Sosyal ve Kültürel Yansımaları / Uluslararası Asya ve Kuzey Afrika Çalışmaları Kongresi (38. : 2007 : Ankara, Türkiye), Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu yayınları ; 12/1, yay. haz. Zeki Dilek...[ve başk.]. s. 327. (Tümü s. 325-343)
(2) Topsakal İlyas, Tarihi Süreçte Rusya-Türkiye İlişkileri, Marmara Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Cilt III, Sayı 2, Sonbahar 2016, ISSN 2148-6743, s. 50. (Tümü. S 33-53)
(3) İslam Ansiklopedisi. Altınorda Hanlığı. https://islamansiklopedisi.org.tr/altin-orda-hanligi
(4) Halikov A. H., (Çev. Mustafa Öner), Rus Tanınan 500 Bulgar_Tatar Türk Asıllı Sülale, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı, İstanbul, 1995, s. 3.
(5) Kemaloğlu İlyas, Altınorda ve Rusya, Rusya Üzerindeki Türk-Tatar Etkisi, Ötüken Yayınları, İstanbul, 2009. (Açıklama).
(6) Kurat, Akdes Nimet, IV-XVIII. Yüzyıllarda Karadeniz Kuzeyindeki Türk Kavimleri ve Devletleri, Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1972.
(7) Kemaloğlu İlyas, a.g.e., s. 196-198, 210-218. (İlyas Kemaloğlu, Rusların Gözüyle Türkler, Kaknüs Yayınları, 1. Basım, 2015, İstanbul, s. 42)
(8) Çelebi Ayten, Kitap Tanıtımı ve Değerlendirme (Rusların Gözüyle Türkler), Karadeniz Araştırmaları Dergisi, Sayı: 50, 2016, S. 243.
(9) Umut Yolsever, Kitap Tanıtımı (İlyas Kemaloğlu, Altın Orda ve Rusya, Ötüken Yayınları, İstanbul 2015), VAKANÜVİS- Uluslararası Tarih Araştırmaları Dergisi/ International Journal of Historical Researches, Yıl/Vol. 5, Sayı/No. 1, Bahar/Spring 2020, s. 509, 510.
(10) Özeren Mehmet, Rusçanın Ağızlarındaki Türkçe Sözcükler, - Kuzeydeki Vologod ve Arhangel Ağız Grupları A-B Maddeleri Örneğinde-, AVRASYA Uluslararası Araştırmalar Dergisi Cilt: 6 Sayı: 13 Sayfa: 221 - 247 Mayıs 2018, Türkiye, s. 222.
(11) Özeren Mehmet, a.g.m., s. 222, 223.
(12) Ortaylı İlber, Deli mi Büyük mü? Hürriyet Gazetesi, 31.05.2020.
(13) Karaağaç Günay, Dil, Tarih ve İnsan, Akçağ Yayınları, Ankara, 2002, s. 149-192.
(14) Hudyakov Mihail Georgieviç, (Çevirenler: Kurban Roza, Kurban İklil, Editör: Aydemir Memet), Kazan Hanlığı, July 30th 2020 by Books on Demand, s. 258.
(15) https://www.nisanyansozluk.com/?k=yam%C3%A7%C4%B1
(16) İlyas Kemaloğlu, Rusların Gözüyle Türkler, s. 49, 50.
(17) Halikov A. H., (Çev. Mustafa Öner), a.g.e., s. 16.
(18) Memiş Seher, Rus Kültüründe Türk İzleri, Uluslararası Sosyal ve Ekonomik Bilimler Dergisi İnternational Journal of Social and Economic Sciences 2 (1): 85-87, 2012, s. 87.
(19) Ayrıntılı bilgi için: Hudyakov Mihail Georgieviç, a.g.e., toplam sayfa 334.
rainman 9 ay önce
Tam bir stratejik körlükle Emir Timur Rusların vergi vererek yaşadığı Altınordu Devletini yıkmıştır. Bunun sonucunda, meydanın kendilerine kaldığı ortamda Rus Çarlığı çok güçlü bir devlet olarak tarih sahnesine çıkmış, Türkistan halkları açısından asırlarca süren ve hala bitmeyen Rus esareti başlamıştır.
Türk Tarihçilerinden mutlaka duymuşsunuzdur. ‘’ Türk Dünyasına en fazla zarar veren iki şahıstan biridir Emir TİM