Şehit ve Gazi terimlerinin teolojik eksenli uhrevi anlamlarının yanı sıra dünyevi ve içtimai alanlara karşılık gelen manası da bulunur. Seküler toplumlarda teolojik anlamından çok, sosyal kültürel ve hukuki içeriği ile işlevseldir.
İlahi dinlerin en kadimi olan Yahudilikte şehitlik önemlidir. Ancak Eski Ahit’te şehitlik anlamını karşılayan bir kavrama rastlanmaz. Sadece onurlu bir şekilde öldüğü kabul edilen altı kişiden söz edilir. İbranicede şehitlik anlamına karşılık gelen, “Tanrı’nın Adının Kutsanması” anlamında kullanılan Kidduş ha-Şem’dir.
Bu kavram, Yahudi sözlü geleneği olan Talmud’ta geçmektedir. Kidduş Ha-Şem direkt “Tanrı adına ölmek” anlamına gelmemektedir, kavrama bu anlam sonradan yüklenmiştir.
Hıristiyanlıkta şehitlik / martydom kavramı ile ifade edilir. Bu kavram; inancı uğruna ölümü göze almaktır ve inancı uğruna ölen kimseye de marty denir. Hristiyan inancına göre en büyük şehit İsa’dır, o tüm insanlık için kendini feda etmiştir. İnananların, dinleri için acı çekmeleri ve ölmeleri İsa’nın kendini feda etmesine benzetilir.
Hz. İsa, insanlık için nasıl çarmıha gerilmişse diğer Hristiyanların da onu takip ederek insanlığı kurtarmak adına kendini adaması ve gerekirse canını vermesi gerekir. Kilise babalarının öğretisinde şehitler “ikinci İsa” diye nitelenmiştir. Marty kelimesi Yeni Ahit’te “tanık” anlamında kullanılıp, ona sonradan şehit anlamı yüklenmiş olsa da, şehitlik olgusu Yeni Ahit’in yazıldığı dönemden daha önceye dayanır.
İslam'da ise “bir olaya şahit olmak, bildiğini söyleyip tanıklık etmek, bir yerde hazır bulunmak” gibi anlamlara gelen şehâdet (şühûd) masdarından türeyen şehîd (çoğulu şühedâ) dinî bir terim olarak Allah yolunda öldürülen Müslümanı ifade eder.
Bununla birlikte Allah’ın iradesine uygun biçimde yaşayan kâmil insan, örnek kişi, önder gibi anlamı da vardır. Fakihler şehidleri genellikle hem dünya hem âhiret hükümleri bakımından şehid, sadece dünya hükümleri bakımından şehid ve sadece âhiret hükümleri bakımından şehid olmak üzere üç kısma ayırmışlardır.
Eski Türklerde Şehitlik Gazilik…
Tarihsel süreçte İslam’ın kabul edilmesinden sonra ordu millet olarak adlandırılan Türkler; Şehit ve Gazi kavramlarını sıklıkla kullandılar. Günümüzde Şehit ve Gazi kavramlarının askeri literatürde bir şeref unvanı olarak Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından benimsenmiştir.
Şehitlik ve Gazilik kavramları üzerinden yapılan tartışmalarda, özellikle Selefi itikat üzere düşünen ve amel edenler, “Laik Kemalist sistem ve yönetimlere isteyerek, benimseyerek itaat bile Kur’an’a ve Şehitliğe aykırıdır” fetvasını verebiliyorlar. Onlar için iktidarda muhafazakâr bir partinin hele hele AK Parti’nin olmasının dini açıdan müspet bir karşılığı bulunmuyor.
Hatta bir terör saldırısında hayatını kaybeden gazeteci Uğur Mumcu’nun bir mizah dergisinden alıntıladığı “Türk vatandaşı; İsviçre medeni kanununa göre evlenen, İtalya ceza yasasına göre cezalandırılan, Alman ceza muhakemeleri yasasına göre yargılanan, Fransız idare hukukuna idare edilen ve İslam hukukuna göre gömülen kişidir.” sözünü delil gösterebiliyorlar.
Çanakkale ve İstiklal Savaşında vatan savunmasında ölen gayrimüslimler şehit mi?
İslam Peygamberi Hz. Muhammed'e isnat edilen; “Hubbül vatan minel iman” yani “Vatan sevgisi imandandır" hadisinden hareketle, “vatan müdafasına iştirak edenler, hangi dinden olursa olsun şehit kabul edilir” diyenler mevcut.
İslam fıkhı açısından ülkelerin Dar ül İslam - Dar ül Harp - Dar ül Ridde - Dâr u'l-bağy gibi statüleri bulunmaktadır. Dolayısıyla İslam ülkesi haricinde yaşayan Müslümanların fıkhi sorumluluklarına dair hükümler İslam’ın temel kaynaklarına göre belirlenir.
“Gayri müslim bir ülkenin vatandaşı olan Müslüman bir asker; O ülkeyi korurken ölse şehit olur mu?” sorusuna verilen cevaplarda “O ülkenin vatandaşı olmak bir çeşit sözleşmedir ve Müslümanlar meşru konularda sözleşmelere riayetle yükümlüdürler. Oturduğu, mal mülk edindiği toprakları (mülkü) korumak meşrudur, vazifedir; bu vazifeyi yaparken ölen şehid olur.” denilmektedir.
İslam hukukuna göre bir kişinin şehit sayılması için Allah adına savaşması veya ülkesini savunurken ölmesi gerekiyor. Peygamber soyundan gelen “Şerif” ailesinin başında bulunduğu Arap kabileleri, Türklere karşı İngilizlerin yanında saf tutarken Çanakkale Savaşları’nda Türk askerleri gibi o dönemde Osmanlı tebaası birçok gayrimüslim, vatan topraklarının savunmasında yer aldılar. Mesela Çanakkale ve I. Dünya Savaşlarında, Osmanlı ordusunda savaşan ve şehit olan 558 gayrimüslim neferden 78'i Yahudi idi.
Osmanlı Ordusunda Bazı Rütbeli Yahudiler…
Tabip Yüzbaşı Hazmonay Bensusen (Çanakkale Cephesi – Harp Madalyası) Koramiral İlya Kohen Paşa (Hümayun ve Bahriye Hastanesi), Koramiral İsak Molho Paşa (Bahriye Sıhhiye Müfettişi) Korgeneral Jak Nisim Paşa (Selanik Hastanesi Cerrahı), Albay İlyas Bey Modyano (Selanik), Albay Viktor Bey Galimidi (Deniz Kuvvetleri Sağlık Muayene Komisyonu Başkanı), Yarbay İsak Bey Levi (Üsküp), Mirimiran Jak Paşa Mandil (Deniz Bakanlığı Tercüme Bürosu Müdürü), Deniz Albayı Moiz Bey Dalmediko, Bahriye Yüzbaşı Sami Bey Günsberg ,Bahriye Binbaşı Yasef Jak Gabay (Ertuğrul Fırkateyni Tabib yardımcısı – ŞEHİT), Salamon Baruh (174. Alay, 2. Tabur, 7. Bölük Komutanı – İstiklal Madalyası), Yedek Subay Leon Efendi (Çanakkale – ŞEHİT), Teğmen Abdullah Abigadol (Galiçya Cephesi), Yüzbaşı İsrail Salamon (Sarıkamış – ŞEHİT), Tabip Yüzbaşı İsrail Salamon (Sarıkamış – ŞEHİT), Tabip Yüzbaşı Avram Efendi (Çanakkale – ŞEHİT), Tabip Yüzbaşı Avram Kohet Efendi (Gelibolu – ŞEHİT), Eczacı Yüzbaşı Bohor Efendi (Halep – ŞEHİT), Tabip Yüzbaşı Hayim Uziyel Efendi (Mardin – ŞEHİT), Tabip Yüzbaşı İshak İlya Efendi (47. Fırka – ŞEHİT), Tabip Yüzbaşı İsrail Efendi (Kelkit – ŞEHİT), Tabip Yüzbaşı Simo Toledo Efendi (2. Kolordu – ŞEHİT), Tabip Yüzbaşı Mişel Efendi (Hayfa – ŞEHİT), Tabip Yüzbaşı İsak Kernişefski Efendi (Kudüs – ŞEHİT)
Çanakkale’de 99 yıl önceki vatan savunmasında, Osmanlı topraklarında yaşayan gayrimüslim askerler, Türklerle aynı siperlerde aynı kaderi paylaştı.
Çanakkale Cephesi’nde, Türk askeriyle aynı hedef için çarpışan ve vatan savunması sırasında hayatlarını kaybeden bazı gayrimüslim askerlerin isimleri ise şöyle:
Yani oğlu Nikola (Çanakkale) 19 Mayıs 1915
Kaluset oğlu İshak (Biga) 1 Mayıs 1915
Bapos oğlu Arama (Kozan) 16 Ağustos 1915
Nersis oğlu Agop (Afyonkarahisar) 29 Ağustos 1915
Vasil oğlu Likor (Aksaray) 30 Haziran 1915
Hayem oğlu Markado (Ankara) 19 Mayıs 1915
Tanaş oğlu Vasil (Balıkesir) 21 Ekim 1915
Hristo oğlu Deli Kostanti (Balıkesir) 6 Ekim 1915
Mıgırdıç oğlu Hacı Mehran (Bursa) (Yedek subay) 28 Nisan 1915
Haçik oğlu Arimya (Bursa) (Onbaşı) 6 Mayıs 1915
Polheraçyan oğlu Sitrak (Edirne) (Yedek subay) 14 Mayıs 1915
Estefan oğlu İliya (Edirne) 2 Mayıs 1915
Avram oğlu İsak (İstanbul) 2 Mayıs 1915
Ovadis oğlu Haçor (Kahramanmaraş) 1 Ekim 1915
Bedrus oğlu Takur (Konya) 1 Temmuz 1915
Sergey oğlu Karabet (Yozgat) 30 Eylül 1915
Nikola oğlu Kozma (Kayseri) 29 Haziran 1915”
Kore Savaşına katılan Türk Vatandaşı Ermeni, Musevi, Rum ve Süryani askerler…
Kore Türk Tugayı’nın kadrosu 259 subay, 18 askerî memur, 4 sivil memur, 395 astsubay ve 4.414 erden oluşmuştu. Kadroya göre astsubay noksanı 1928 doğumlu kıta çavuşlarından karşılanmaya çalışılmıştı. Erler arasında Ermeni, Rum, Musevi ve Süryani asıllı 17 gayrimüslim vatandaş da bulunmaktaydı. Antakya'da 1928 yılında doğan Cebrail Suadioğlu, liseyi okuduktan sonra askere alındı. O yıllarda Türk ordusu, Kore Savaşı için gençleri askere çağırıyordu.
Genç Cebrail de henüz 23 yaşındayken 1. Tugay'a katılarak gemiyle hiç bilmediği topraklara savaşmaya gitti. Boynunda haçı, yüreğinde ay-yıldızlı vatan aşkıyla 2 yılını cephede geçirdi. Kimi zaman yaralanan arkadaşlarını tedavi etti. Kimi zaman da güvenirliği ve sadakati sayesinde General Yazıcı'nın korumalığını yaptı.
Koço Bağadaki (?), Ohannes Büyükhandaloğlu-, Kirkor Şamdiyan, Jak Arad. Dursun Dalyan Kore Savaşı'nda hayatını kaybeden Türk Ordusundaki Müslüman olmayan askerlerdir.
1951-52 arasında toplam 10 ay Kore Savaşı’nda Birleşmiş Milletler Kuvvetleri’ne bağlı olarak görev yapan Türk Tugayı’ndaki askerlerden biri olan Jak Arad, Türkiye’nin en ünlü Ermeni ressamlarından Agop Arad’ın kardeşiydi. 724 kişilik ‘Kore Şehitleri’ listesinde Ohannes Büyükandonoğlu’nun, yani Ermeni bir askerin adı var.
Soğuk Savaş'ın ilk sıcak çatışmasına, binlerce kilometre ötedeki Kore yarımadasına giden yaklaşık 23 bin kişilik Türk birliğinde, Ermeni bir asker; Arut Köse de yer alıyordu. Türk birliği, üç yıllık savaşta 721 şehit verdi. Yaralı asker sayısı 2 bin 147'ydi.
Arut Köse ise savaştan "Gazi" unvanıyla dönmüştü. Köse, "Gazi" unvanını tam 66 yıl taşıdıktan sonra, 88 yaşında 26 Kasım 2019'da hayata gözlerini yumdu. Köse'nin naaşı, 29 Kasım'da İstanbul'daki Meryem Ana Kilisesi'nde düzenlenen askeri törenle son yolculuğuna uğurlandı.
.
Arut Köse'nin oğlu Ohannes Köse, cenaze töreninin nasıl organize edildiğini şöyle anlatmış; Kore Gazileri Derneği'ne telefon açtık. Babamızın askeri tören istediğini, böyle bir ricamızın olduğunu söyledik. Onlar da gerekli yerleri aramışlar. Beni Onur astsubayım aradı. Ricamızı söyledik. Verdiği cevap bizi çok etkiledi. Bütün aile ağladık. 'İstek ne demek beyefendi' dedi. 'Bu vatanın bu gaziye borcudur. Emredin, yapalım' dedi.
Mart 2021’de 51 yıldır Almanya'da yaşayan ve kalp yetmezliği sebebiyle vefat eden Kore Gazisi Minas Kaya'nın tabutuna, vasiyeti gereği Türk bayrağı sarıldı. Huckelriede mezarlığındaki cenaze töreninde konuşan oğlu Murat Kaya, babalarını kaybetmenin üzüntüsünü yaşadıklarını belirterek, "Babamın tek vasiyeti son yolculuğuna Türk bayrağına sarılı olarak gitmekti. Onu da burada gerçekleştirdik." dedi.
Babasının bütün dinlere saygısının sonsuz olduğunu vurgulayan Murat Kaya, "Dinlere saygısı nedeniyle cenazede papaz istemedi. Herkesin inancına göre kendi duasını etmesini ve Fatiha okumasını istedi. Biz de öyle yaptık" diye konuşmuştu.
Yozgat doğumlu Kaya için Türkiye Muharip Gaziler Derneği İstanbul Şubesi'nce bir taziye mesajı da yayımlanmıştı.
Belki bu örnekler, munferid gelebilir. Ama böyle yüzlerce örnek olay gösterilebilir. Eğer büyük bir millet ve devlet olduğumuz iddiasının sürdürülebilir olmasını istiyorsak bu konuda gerçekçi ve akılcı bir tutum izlememiz gerekiyor. Dini Bağnazlık, istikbale yürüyen Türk ülkesinin ayağına vurulmuş prangadır.
Süryani Katolik Vakfı Başkanı Zeki Basatemir'in ifade ettiği gibi; “vatanı için ölen her insan şehit mertebesine, en üst mertebeye ulaşmış kişidir. Yabancı ülkelerde de ister Fransa’da, ister İngiltere’de, ister Hollanda’da olsun, vatanı için ölen her asker için abideler yapılır. Feriköy’deki Latin Katolik Mezarlığı’nda bunu görebilirsiniz. Onlar da ülkeleri için şehit olmuş, yüce bir mertebeye ulaşmış kişilerdir. Şehit kelimesinin dinsel anlamda tam karşılığı gelmiyordur belki ama vatanı için ölen herkes yüce bir mertebeye ulaşmış kişidir. Irk, din, dil ayrımı yapılmaması gerekir. Üst mertebeye ulaşan her kişi bana göre şehit olmuş, vatanı için ölmüş kişidir. Vatanı için ölen kişi de tüm dinlerde Tanrı nezdinde makbul kişidir. Bir Hıristiyan da vatanı için savaşırken ölmüşse en üst mertebededir.”
.
.
-Çanakkale Şehitliği’nde vatan savunmasında hayatını kaybeden Müslüman olan ve olmayan askerler yan yana defnedilmiştir. Yurt içinde ve yurt dışında örneğin Bükreş’te bulunan Türk Şehitliği’nde de aynı durum söz konusudur.
Eski Türklerde gazilik…
Bazı kaynaklarda unvan olarak geçen “alp” kelimesi gazinin Türkçe karşılığı olarak kabul edilebilir. İslam öncesi Türk Kültüründe gazi kavramının yerine kullanılan Alp: Kahraman, cesur, yiğit, zorlu anlamlarında, eski ve yeni Türk lehçelerinde kullanılan bir kelimedir. İsim veya unvan olarak da kullanılır. Bu kelimeye Orhun Kitabeleri’nde rastlanılmaktadır. Şehidlikle birlikte gazilik, bir şeref unvanıdır.
Harp ve vazife malulü gaziler ve şehitlerle ilgili yasal düzenlemeler…
Günümüz Türkiye’sinde Gazi kavramı için genel olarak kullanılan tabir harp veya vazife malulüdür. Gazilik günümüzde genellikle, savaşa katılıp sağ olarak dönen kişileri ifade etmek için kullanılır. Resmiyette gazilik, muharip ve malul olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
2847 sayılı Türkiye Emekli Subaylar, Emekli Astsubaylar, Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri ile Muharip Gaziler Dernekleri Hakkında Kanunda muharip gazi: Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarından harbe fiilen katılanlar olarak tanımlanmıştır.
Aynı kanunda malul gazi: Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarından; Türkiye Cumhuriyeti Devleti sınırlarını korumak ve güvenliğini sağlamak görevi ile harpte veya Devletin bekasını hedef alan terör örgütlerine karşı yurt içi ve yurt dışı mücadelede her çeşit düşman veya terörist silahlarının tesiriyle veya harp bölgesindeki harekât ve hizmetler sırasında, bu harekât ve hizmetlerin sebep ve tesiriyle yaralanarak tedavileri sonucunda engelliliği rapor ile kesinleşenler olarak tanımlanmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 61. maddesine göre şehit aileleri, gaziler ve onların yakınları sosyal güvenlik bakımından özel olarak korunması gerekenler sınıfındadır. “Devlet, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleriyle, malûl ve gazileri korur ve toplumda kendilerine yaraşır bir hayat seviyesi sağlar.” ifadesi ile bu kişilere özel yer verilmiştir.
Şehit aileleri ve gazilerin bir takım hakları mevcuttur. Buna göre şehit yakınlarından iki kişiye, gazilerin ise kendilerine, isterse devredebilecekleri, bir kişilik hiçbir sınava tabi tutulmadan devlette istihdam hakkı tanınmıştır. Ayrıca bir defaya mahsus olmak üzere faizsiz konut kredisi ve elektrik, su ve doğal gazda indirim ayrıcalıkları da mevcuttur. Şehit ve gazi çocukları için eğitim kurumlarında değişen yüzdelerde burs ve indirim kontenjanları bulunmakta olup, sağlık hizmetlerinde de öncelikli gruplar içindedirler.
Rus ordusunda savaşan Müslüman askerler, ‘Gazi’ ve ‘Şehit’ olur mu?
“Gazi” kelimesi etimolojik kaynağını Antik Roma'nın askeri tarihinden alsa da birçok ülkede hâlihazırda uluslararası bir terim olarak kullanılıyor. “Eski asker”, “tecrübeli savaşçı”, “yaşlı” vb. bu tür anlamları ifade eden "veteranus" kelimesi, Latince “yaşlı adam” anlamına gelir. Dünyayı fetheden Antik Roma'nın savaş tarihinde, askerlik görevini tamamlayan savaşçılara “gaziler” deniyordu ve bu kelimenin aynı zamanda büyük bir harekete geçirici özü de vardı.
Julius Caesar'ın "Demir Savaşçılar" olarak adlandırdığı "gazi lejyonları", özel askeri becerileri ve cesaretleriyle öne çıkan profesyonel askerlere Latince "veteranus" deniyordu. Bu kişiler İtalya ve Antik Roma'da kölelikten kurtarılarak vatandaşlık hakkı verildi. Roma İmparatorluğu'nun dünya tarihinde ilk kez bu tür kişilere en yüksek sosyal güvenlik olanağını sunarak tarihe geçmesi tesadüf değildir. Orduda savaşmak ve zaferi sağlamak, Büyük Roma İmparatorluğu vatandaşlarının Anavatan nezdinde en önemli ve onurlu görevi olarak görülüyordu.
Tüm İmparatorluğun tarihi varlığı boyunca sürekli faaliyet gösteren "Romalı gaziler", devasa devletin yekpare birliğinin temel taşı olarak görülüyordu. Bunun sonucunda M.Ö. 1-2. yüzyıllarda Roma Cumhuriyeti'nde profesyonel bir ordu ve profesyonel bir donanmanın yaratılması, tarihi zaferlerin temelini oluşturmuştur.
"Gaziler" olarak adlandırılan tecrübeli askerler ve aileleri, İmparatorluk yasalarına göre tüm vergi ve yükümlülüklerden muaf tutuldu, vatandaşlık verildi ve ebeveynlerinin mülklerini miras alma hakkına sahipti. Hatta babalarının statüsünden yararlanan gazilerin oğulları bile yeni Roma ordusunun ana kadrosunu oluşturuyordu.
Gaius Julius Caesar, M.Ö. 45-44 yıllarında İtalya'ya ve onun en iyi kolonilerine yüz bin kadar gazi yerleştirerek ülkede "gazi" adını meşhur etti. Böylece "gazi" kelimesi, dünyanın farklı ülke ve halklarının dillerinde kullanılmış ve günümüzde de uzun bir tarihi süreç boyunca “fedakar savaşçı” anlamını ifade etmek için kullanılmaktadır.
Sovyetler’de “Şehitlik” ve “Gazilik”…
3 Haziran 1956'da eski Sovyetler Birliği Komünist Partisi Merkez Komitesi, büyük bir bilgelik göstererek, yalnızca SSCB'yi değil, aynı zamanda tüm Avrupa'yı faşizm belasından kurtaran savaş gazilerini tek bir örgütte birleştirmek için inisiyatif aldı. Eylül 1956'da "Sovyet Savaş Gazileri Komitesi" kuruldu
Müslümanlar, garnizonunda çok sayıda Çeçen ve İnguş'un bulunduğu Brest Kalesi'nden, ön cephe ve tümen gazetelerinin Tatar dilinde yayınlandığı Leningrad'ın savunmasına kadar “Büyük Vatanseverlik Savaşı”nın tüm cephelerinde savaştılar.
Kafkasya'daki ünlü Marukh Geçidi savaşlarında, Wehrmacht'ın seçilmiş dağ tüfek birimlerine, Azerbaycan ve Dağıstan'dan askere alınan sıradan askerler karşı çıktı. “Büyük Vatanseverlik Savaşı” gazilerinin çoğu, cepheden döndükten sonra sadece şehirleri ve köyleri değil camileri de restore etti.
Rusya Müslümanları, Ukrayna savaşında…
Günümüzde Rusya'ya çalışmak için giden pek çok göçmen, Rus vatandaşlığına geçmek istiyor. Bunun için bir dizi formalitenin yerine getirilmesi gerekiyor. Özellikle Orta Asya kökenli göçmenler için bu hayli zorlu bir süreç. Ağustos ayında parlamentonun alt kanadı olan Rusya Devlet Duması'na sunulan bir kanun teklifinde, vatandaşlık için “Rus ordusunda askerlik yapma şartı” da eklendi.
Onların haricinde Rusya Federasyonu’nda yaşayan Müslüman unsurlar, Ukrayna cephesinde küresel emperyalizme, LBGT sapkınlığına karşı, ailelerinin ırzlarını, nesil emniyetini, mallarını, canlarını yurtlarını korumak için Rus ordusunun saflarında savaşıyorlar. Mazluma din sorulmaz.
Şevket Süreyya Aydemir, “Suyu Arayan Adam” kitabında, kendisinin tanıklığında gerçekleşen bir olay anlatır.
Birinci Dünya Savaşı’nda Kafkas Cephesinde Osmanlı ordusu, Rus ordusundan bir subayı esir ele geçirir…
Rus üniformalı subay hem Türkçe biliyordur hem de Müslümandır.
Rus askerini sorgulayan Osmanlı subayı, “Sen ne biçim Müslümansın? Halife Ruslara savaş ilan etti, sen halifenin ordusuna karşı savaşıyorsun” dediğinde, Rus askeri üniforması içindeki Türk esir, günümüzdeki bazı tartışmalara kapak olacak bir cevap verir:
“Bu savaş, din savaşı değil gün savaşıdır, eğer din savaşı olsaydı siz de Hristiyan olan Almanlarla birlikte savaşmazdınız?”
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
Seçilmiş Kaynakça
https://islamansiklopedisi.org.tr/gazi
https://islamansiklopedisi.org.tr/sehid
http://veteran.gov.az/ru/news/1247-veteran-yoxsa-qazi
https://www.agos.com.tr/tr/yazi/6694/sehitlik-icin-islam-sart-mi
https://www.agos.com.tr/tr/yazi/5271/kore-savasinin-sevagi-jak-arad
https://soyleki.com/yahudilikte-ve-hristiyanlikta-sehitlik-kavramlari/
https://www.ilimdunyasi.com/emanet-ve-ehliyet/darul-islam-ve-darul-harb/
https://www.milliyet.com.tr/cadde/ali-eyuboglu/guney-kore-gunlugu-2-1407514
https://www.agos.com.tr/tr/yazi/21006/gayrimuslimlerin-kore-ic-savasi-seruveni
https://alif.tv/shahidy-velikoj-otechestvennoj-islam-i-rossiya-xiv-vekov-vmeste/
https://kafkassam.com/ingilizlerin-dost-almanlarin-dusman-oldugu-lider-kim.html
https://www.sabah.com.tr/yasam/hiristiyan-gaziye-her-dinden-dualarla-veda-2445608
https://www.odatv4.com/siyaset/sehit-olan-yahudilerin-hikayesi-ezber-bozacak-90958
https://www.haksozhaber.net/vatani-kavmi-ve-devleti-ugrunda-olen-sehid-olur-mu-6639yy.htm
https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/abdurrahman-dilipak/medeni-kanunun-93-yili-27519.html
https://www.mepanews.com/rusya-orta-asyadaki-turkleri-ukraynada-silah-altina-aliyor-62598h.htm
https://www.haberturk.com/polemik/haber/775086-vatani-icin-olen-gayrimuslim-askerlere-sehit-denir-mi
https://team-aow.discuforum.info/t12168-Kore-Savas-nda-Sehit-Olan-Ermeniler-Dacik-Tugay-nda-Gorevli.htm
https://www.indyturk.com/node/99801/yaşam/son-yolculuğuna-uğurlanan-kore-gazisi-ermeni-askerin-hikayesini-oğlu-ve-torunu
https://sorularlaislamiyet.com/gayri-muslimlerin-ordusunda-bulunan-bir-musluman-asker-olurse-sehit-olur-mu-gayri-muslim-bir-ulkeyi
https://www.aa.com.tr/tr/dunya/almanyada-vefat-eden-kore-gazisi-ermeni-asilli-minas-kaya-turk-bayragiyla-son-yolculuguna-ugurlandi/2177033
https://www.dervirgul.com/avrupa/rusya-ve-ukrayna-saflarinda-savasan-musluman-cecenler-olmeleri-halinde-islam-hukukuna-gore-sehit-sayilir-mi/6301/
Muharrem Ergin, Alp-Salçı, Kültegin’in Atı, Muharrem Ergin, Orhun Abideleri, 1973 İstanbul, sayfa 73-74, https://www.turkyurdu.com.tr/yazar-yazi.php?id=1692
Nesibe Esen Ateş, Şehit Aileleri, Gaziler ve Gazi Ailelerinde Dinî Başa Çıkma: Adana Örneği, Türkiye Cumhuriyeti Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe ve Din Bilimleri Ana Bilim Dalı, Doktora Tezi, Adana / 2018
Dr. Sedef Bulut, 38. Enlemde Güç Mücadelesi: Kore Savaşı ve Türkiye’deki Tezahürleri, Mavi Atlas, 6(1)/2018: 185-204 https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/454074
Huseyn Ciftci 1 yıl önce
Agop 1 yıl önce
vaiz 1 yıl önce
Serhad şehri 1 yıl önce