USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Rûm Akıncı Köyler, Hintli Nehri ve Mukaddes Nehir Geçidi -Akritî, İndosyâne ve Âbrû Mesmâne-

Rûm Akıncı Köyler, Hintli Nehri ve Mukaddes Nehir Geçidi -Akritî, İndosyâne ve Âbrû Mesmâne-
06-06-2023

- Har.2.-Karain ve Savaş Alanı İşaretleri

RÛM AKINCI KÖYLER, HİNTLİ NEHRİ VE MUKADDES NEHİR GEÇİDİ

(AKRİTÎ, İNDOSYÂNE VE ÂBRÛ MESMÂNE)

Özet

Makalenin amacı İbn Hordazbih’teki Nasre’l-Akritî ve Âbrû Mesmâne adlarıyla el-İdrîsî’de geçen İndosâne veya Medünetü’l-İndosyâne isimlerini açıklamaya çalışmaktır.

Tarihçi, Grekçe akıncı demek olan Akritî kelimesini Afryty (ou al-lkrytaschy, le Crétois) ve Efritî; Mukaddes (Nehir) Geçit(i) anlamındaki Âbrû Mesmâne’yi de Ebr-u Masmâne ve Abroumasmâna okumuş ve bir anlam verememiştir. Hatta, les itinéraires de I'Asia Minoure offrent beaucoup de difficaltés, yâni Küçük Asya yolları birçok zorluk sunuyor diye dert yanmıştır.

Açar Kelimeler: Ιερας, Hierus, Hyeronpotamum, Âbrû Mesmâne, İndos, İndosyâne, Kurâ Nasre’l-Akritî

Giriş

Malûm olduğu gibi tarihin, mekân ve zaman gibi iki ayağı vardır. Tarihî olayların yerinin bilinmesinde yollar çok mühimdir. Çünkü seyyahlar ve ordular yollar üzerinde hareket ederler.

İbn Hordazbih (820-912) ve el-İdrîsî (1100-1166) gibi iki İslâm coğrafyacısının Anadolu ve bilhassa Göller Bölgesi ve Batı Anadolu için verdikleri Anayol (Kıral Yolu) ve Bizans Askerî yolları bilinmeden tarihle uğraşmak nafiledir. Ve maalesef bize gelene kadar da bu iki coğrafyacının verdikleri yolları araziye yerleştirmek için bir gayret gösterilmemiştir.

2008 yılında İbn Hordazbih, bir roman tercüme edilir gibi Kitabevi Yayınevi ve Murat Ağarı tarafından Türkçeye çevrilmiş olup, yollar ve duraklar arazimize yerleştirilmemiştir. El-İdrîsî ise Fransızca tercümesiyle kalmıştır.

2013 Mayısında yayınladığım Sütkuyusu Baskını ve Ammûriye adlı kitabımda bu iki coğrafyacının verdikleri Tarsus-Ammûriye, Ammûriye-Halîc ve Tarsus-İstanbul yollarını, Prof. Dr. Kâzım Yaşar Kopraman’ın yardım ve tercümeleriyle ilk kez araziye yerleştirmeyi başardım. Ancak Akritî, Edosyâne ve Âbrû Mesmâne gibi yer adlarının anlamlarını çözemedik.

2013 yılından itibaren bu kelimeler zihnimi hep meşgul etti. Yaklaşık üç yıl önce Ikrıtî olarak okuduğumuz kelimenin Akritî (Akritas: Akıncı), üç ay önce de İndosyâne okunan ismin Kemer Boğazı’ndaki ırmağın İndos adıyla ilgili olduğunu gördüm.

Hintli manasına gelen İndos ırmağını, Remsi ve bütün tarihçiler, Dalaman çayı sanmış ve yanılmışlardı.

Âbrû Mesmâne ismini ise Prof. Dr. Yaşar Aydemir ve bilhassa Doç. Dr. Fatih Yerdemir’in yardımıyla ancak daha yeni, yâni 23 Mayıs 2023 Çarşamba günü çözebildim. Ne kadar sevindiğimi beni bilenler bilir.

Biz, bu kelimeyi 2013’te İbr-u Mismâne okumuş, ama anlamını bir türlü çözememiştik. Bu kelime için defalarca tarihçileri, Kopraman Hocamı ve bilhassa Fatih Erkoçoğlu’nu çok rahatsız ettim. Umarım beni bağışlarlar.

Çarşamba günü hemşehrim Yaşar Aydemir’i ziyaret ettiğimde bu kelimeyi yine gündeme taşıdım ve bu ismin Kemer Boğazı veya oradaki ırmak veya köprüyle ilgili olabileceğini söyledim.

Prof. Aydemir ve Doç. Fatih Yerdemir Beyler, bazı anlamlar vermeye çalıştılar. Uzatmayayım, Fatih Bey, bu kelimenin F/A mukaddes anlamına âbrû, geçit veya menfez anlamına mesmâne olabileceğini söyledi.

Boğazdaki ırmağın Pliny’de (öl. MS 79) Hierus (Grekçe İera: Mukaddes), Kudüs itinererinde Hyeronpotamum (mukaddes ırmak) yazıldığını bildiğim için bu yorum aklıma yattı. Hyeron (mukaddes nehir)  (Remsi, 1960: 264, Jerusalem itinereri; 266-267; 1890: 240-241).

İbn Hordazbih ve el-İdrîsî’de Anayol

Puis à la ville d'al-Libn 8 mil, puis à Râs al-Ghâba (le commencemeııt de la forêt) 15 mil, puis à al-Maskanyn 16 mil, puis à 'Ain Borghouth 12 mil, puis à Nahr al-Ahsâ (riviere des eaux souterraines) 18 mil, puis au faubourg de Kounia (Iconium) 18 mil, puis à al-Alamain (les deux signes) 15 mil, puis a Abroumasmâna (les itinéraires de I'Asia Minoure offrent beaucoup de difficaltés) 20 mil, puis à wâdi-'l-Djauz (vallé edes noyers) 12 mil, enfin à 'Ammouria 12 mil. (İbn Hordazbih,1992: 73). Kounia Iconium, yâni Konya olmayıp Yalvaç-Manarga köyüdür.

Bu yolu Murat Ağarı, Medinet-i Leben 8 mil, Ra’sü’l-Gabe 15 mil, Miskinin 16 mil, Ayn-ü Burgus 12 mil, Nehrü’l-Ihsa 18 mil, Rabd-ı Kunya (Konya ovası) 18 mil, Alemeyn 15 mil, Ebr-u Masmâne 20 mil, Vadi’l-Cevz 12 mil, Ammûriye 12 mil diye verir (İbn Hordazbih, 2008: 87). Rabd-ı Kunya, Konya ovası olmayıp, Murat Bey yanılmıştır.

Bu yol İdrîsî’de, Ammûriye’den Medinetü’l-İndosyâne 24 mil, Hısnu’l-Melcis 20 mil, Rabaz-ı Konya 15 mil, Nehrü’l-Ahsa 18 mil, Hısnu’l-Şemeşkî 28 mil, Medinetü’l-Leben 26 mil verilir (el-İdrîsî, 1984: 264-265). İdrîsî’de bir de, Ammûriye ilâ vadi el-hur (Hordazbih’te Vadiü’l-Cevz) 12 mil, İndosyâne (Kemer Boğazı’ndaki ırmak) 12 mil ve hüve hisnun hasinun (burada muhkem bir kale var) ve el-Melcis (A nüsha el-Meclis: Kötürnek) 20 mil var (el-İdrîsî, 2002, II: 809). Boğazdaki muhkem kale Miryokefalon veya Meltinis (Malatyalı, yâni Battal Gâzî) kalesidir.

Biz bu yolu şöyle okuduk: Medinetü’l-Leben (Akşehir: Ak-killise: Akise) 8 mil, Re’s el-Gabe 15 mil, el-Miskineyn (el-Miskinin/Meskenin, Beyşehir) 16 mil, Ayn-ı Burgus (Eflâtun Pınarı) 12 mil, Nehre’l-Ahsa (Fele Pınarı) 18 mil, Rabaz-ı Konya (Hüyük üzerinden Konya’ya 130 bm gelen Yalvaç-Manarga ve Konya il sınırı. Rabaz ve Manarga aynı anlamdadır. Miryokefalon Savaşı’nın yeri konusunda zikredilen Konya, Rabaz-ı Konya’dır. Bu yer, Greklerin geldiği son yer olan Gelendost-Köke köyüne 25 mil, yâni bir gündüzlük mesafededir) 18 mil. El-Alemeyn (Kötürnek / Madenli köyü) 15 mil, İbr’i Mismane (Kemer Boğazı’ndaki ırmak veya köprü) 20 mil, el-Cevz vadisi (Yassıören ile Güreme arasındaki Cevizli-dere) 12 mil, Ammûriye (Uluborlu) 12 mil (Topraklı, 2013: 146).

İbn Hordazbih’te Bizans Askerî Yolu

El-Alemeyn’den (Kötürnek) Ammûriye’ye (Uluborlu) diğer bir yol (İbn Hordazbih, 1889: 101)

D'al ‘Alamain on va aux villages de Naçr al-Afryty (ou al-lkrytaschy, le Crétois) l5 M. (İbn Hordazbih, 1992: 73-74). Bu ifadeyi Murat Ağarı Alemeyn’den kurâ nasru’l-Efritiye 15 mil okumuştur (İbn Hordazbih, 2008: 88).

Biz ise el-Alemeyn’den Nasr el-Ikritî köylerine 15 mil, el-Basilyon Gölü başı (Hoyran Gölünün kuzey doğu ucu) 10 mil, el-Sind (Şuhut-Çoru köyü) 10 mil, Senade/Sinnâde kalesi (Şuhut-Mahmutköy) 18 mil, Maal (Dinar-Okçular köyü yanı Nemrut öreni) 25 mil, Ammûriye (Uluborlu) ormanı 30 mil okuduk (Topraklı, 2013: 146 ve bk. Har.1).

Ammûriye-Halîc Yolu [Uluborlu-Yalova Taşköprü (Kibotos) Yolu] (İbn Hordazbih, 1889: 101-102)

El-Mu’tasım, Ankara’yı (Seydişehir-Karaviran) tahrip etmiş, Ammûriye’yi (Uluborlu) fethetmiştir (838). Hüseyin İbn-i ed Dahhak dedi ki: “Ankara’dan bir zerre kalmadı, Büyük Ammûriye ona baş eğdi”.

Ammûriye ormanından el-Harab köyleri (Garip köyü) 15 mil, sağari nehri Ammûriye (Popa çayı) 2 mil, el-Alec (el-Fah, Fec, İdrisî’de el-Feth: Şuhut-Oynan köyü) 12 mil, Galami el-Gabe (ormandaki Kalamos: Şuhut-Çobankaya köyü) 15 mil, Yahudi kalesi (Şuhut) 12 mil, Sindaburi (Santabaris: Afyon) 18 mil, Deruliye/Eskişehir Humru’l-Melik çayırı 35 mil, Garabuli kalesi 15 mil, Kenasi’l-Melik 3 mil, el-Tolul 25 mil, Ekvar 15 mil, Melacine 15 mil, İtabl el-Melik 5 mil, el-‘İbra Kalesi 30 mil, el-Halîc (Taşköprü) 24 mil olmak üzere cem’an 241 mil (Topraklı, 2013: 146).

Bu yolu ufak tefek bazı farklılıklarla el-İdrîsî de verir. Kanaatimce hem İbn Hordazbih, hem el-İdrîsî bu yolları günümüze ulaşmayan Bizans kaynaklarından almışlardır. Şayet bu iki İslâm kaynağı olmasaydı, Anadolu’nun tarihi kıyamete kadar çözülemeyebilirdi. Ve Ammûriye Emirdağ-Hisarköy, Kelene (Kelainai) ve Apameia Dinar, Eumeneia Işıklı, Laodikya Denizli, Alaşehir Manisa-Alaşehir ve Pessinus Ballıhisar sanılırdı.

Hem İbn Hordazbih, hem el-İdrîsî Uluborlu ile Yalova-Taşköprü arasındaki Bizans Askerî yolunu verirken Santabaris (Afyon) ile Nakoleia (Seyitgazi yakını) arasındaki 63 mil mesafeyi atlamışlardır (bk. Topraklı, 2013: 150).

Derbü’s-Selâmeden İstanbul’a Kolay Bir Yol (İbn Hordazbih, 1889: 113)

Lülüe’den Tarfa vadisi, Herakle (Ereğli), Zeberle, Sidriye, Burgus (Eflâtun Pınarı), el-Ahsa (Fele Pınarı), Konya (Rabaz-ı Konya: Yalvaç-Manarga köyü), Zemari (Nemari: Pars: Fars: Örkenez-Gelendost arası) vadisine ve o vadiden Dakilyas/Dakleya (Yalvaç-Gelegermi) köyü, karye el-Burc (Yalvaç-Çetince), Melis Kumis (Yalvaç-Bahtiyar), el-Alemeyn (Gelendost-Kötürnek), Karyat-ı Kutayya (Kutayya köyleri: Şuhut köyleri), Eylemi (Belumin: Polemon: Hades: Karamıkkaracaören), Derevliye/Eskişehir. Burası Arap ve Bizans askerlerinin cem olduğu yerdir.

Sonra Arandasi kalesi, Efrasos köyü, Baslakiyn ve Melacine (Melagina, İnegöl yanı) ki burada imparatorun ahırları vardır, imparatorun ağırlıklarının ve yiyecek içeceklerinin depolandığı yerdir.

Nikiyye Gölü, Nikomedya, geçitler, el-Erneye (İriyya, İreneya), burası imparatorun şehri (Topraklı, 2013: 153). Görüldüğü gibi, İbn Hordazbih durakları kısa yazar ve Ayn-ı Burgus, Nehrü’l-Ahsa ve Rabaz-ı Konya için sadece Burgus, el-Ahsa ve Konya der.

Kurâ Nesre’l-Akritî

Yukarıda izah ettiğim gibi Akritî, [D'al ‘Alamain on va aux villages de Naçr al-Afryty (ou al-lkrytaschy, le Crétois) ve Alemeyn’den kurâ nasru’l-Efriti] gibi yanlış okunmuştur. Akritî Grekçe Akıncı demektir.

El-Alemeyn, Gelendost-Kötürnek köyü, yardımcı Akıncı köyleri (kurâ nasre’l-Akritî) ise Yalvaç’ın Hüyüklü, Akçahisar, Kurusarı, Eyüpler ve Celeptaş köyleridir. Celeptaş ile Kötürnek arası tarihi yol üzerinden 15 mil (22,5 bm) gelmektedir. 

Medünetü’l-İndosyâne veya İndos Nehri Yanındaki Kale

Endosâne, Endostâne, Endosyâne ve İndosyâne gibi okunan isim, Bizans kaynaklarında İndos yazılan Kemer Boğazı’ndaki ırmağın Arapça hâlidir.

Remsi, “Buradan geçen Kazanes deresi İndos'un bir kolu olup Kadmos dağından kaynar” (Firikya, 146). “Karalitis Gölünden geçerek İndos Nehrine varıncaya kadar ilerler ve nehrin boyunca ta denize kadar inerdi” (Asya Vilâyeti Yolları, 188). “Kiepert, haklı olarak yeni haritasında İndos nehriyle Kalbis nehrini birbirinden tefrik ediyor. Pliny ile Livy'ye malum olan İndos başka, Strabo ile Ptolemy'nin bahsettikleri Kalbis de başkadır” (Zeyil, 490) der. Anladım ki İndos, Kemer Boğazı’ndaki ırmaktır ve Remsi yine yanılmıştır. Kadmos, Honaz dağı olmadığı gibi İndos, Honaz Dağından çıkmamaktadır (Remsi, 1960: 146, 188, 490).

İndus, Strabo ve Mela’nın Calbis nehri ile aynı, kaynakları Kibyra’nın yukarısındaki Cadmus dağında bulunan, Dalaman Tchy. Adını filin üzerinden nehrin içine atılan bir Hintli’den almıştı (Pliny, 1855: 459, açık.1). İndus için Dalaman çay denilir. Kemer Boğazı’ndaki ırmak bilinmediği için el-Battâl ve İndus adları Dalaman çay sanılmıştı.

Pol Vittek ve Osman Turan da, el-Battâl için Dalaman çay demişlerdi. Zaten Remsi de Honaz dağından doğduğunu söylemekle, İndus ile Dalaman çayı kastetmişti. Kibyra, Eğirdir (Laodikya) güneyinde Cire, Yk. Gökdere vs. idi.

Bir Hintli ve bir filin Kemer Boğazı’nda ne işi olabilirdi? MÖ 301’de vukûbulan İpsos savaşında filler vardı. Apameia-Celaenae Dinar, İpsus Chai (Çay) yanındaki ova bilgisi yanlıştı.

İpsos savaşında Antigones’in 75, Selefkos’un 400 fili vardı (Notes on the geography of Asia Minor prepared on behalf of the Admiralty, London 1916, s.53). İpsos, Afyon-Sipsin ve İpsos akk, s’İpson (Anadolu Dilleri); İskender’in mirasçılarından Antigones ile Selefkos ve Lizimahos arasında MÖ 301 belirleyici savaşın gerçekleştiği yer” (Sevan Nişanyan) bilgisi yanlıştı. 

Çünkü İpsos savaşı da Miryokefalon Savaşı’nın yapıldığı yerde, yâni Kemer Boğazı ile Köke köyü arasında yapılmıştı. Tarihî Anayol, savaş alanı ve Kemer Boğazı’na 8 mil uzakta bulunan tarihî İp Kuyusunun adı İpsos ile ilgiliydi.

“İpsos, Firikya Salutaris’te piskoposluk merkezidir” (Sevin, 2001: 208). İp Kuyusu, Firikya Salutaris’te idi ve her yanı dik bayır Kelene (Kelainai) Hisarı, yâni Yenice Sivrisi, İp Kuyusu’na iki mil uzaktaydı (Arrianos, 1945: 66). İpsos savaşı, Antigones’in merkezi Kelene’nin yanında yapılmıştı.

Galip Lizimahos, Antigonia (İlegüp) adını Nikaia yaptı. Kelene’nin Dinar’la hiçbir ilgisi olmayıp, Kemer Boğazı’ndaki Menderes’e İndos (Hintli) denilmişti. Hypsos (İpsos) adı, Kypsella olarak da kaydedilmiştir (bk. Anna Komnena, 1996: 227 Alaxiad).

Bu kelime el-İdrîsî’nin başka bir nüshasında Medinetü’l-İndosyâne yazılmıştır (el-İdrîsî, 1984: 264-265).

Medine denilen yer, Kemer Boğazı ve nehrin kıyısındaki Miryokefalon kalesi olup, el-İdrîsî bunu başka bir nüshada “hisnun hasinun” (muhkem kale) olarak vermiştir (el-İdrîsî, 2002, II: 809).

Âbrû Mesmâne: Mukaddes Nehir Geçidi veya Menfezi

Kıral Yolu, via regia, Tarikü’l-Cadde gibi muhtelif şekilde kaydedilen Anayol, Şarkîkaraağaç, Kötürnek, Köke ve Kemer Boğazı’nı geçerek Uluborlu ve Dinar yönüne gitmektedir. İbn Hordazbih’in, 847’de yazdığı eserinde el-Alemeyn’den (Kötürnek) 20 mil sonra verdiği yeri bir Fransız Abroumasmâna, Murat Ağarı Ebr-u Masmâne, biz ise İbr’i Mismane okuduk (İbn Hordazbih, Fr. 1992: 73, Ar. 101; 2008: 87; 2013: 145) ve bir anlam veremedik.

Kötürnek köyünden 20 mil sonraki bu yer yaptığım ölçümde tam tamına Kemer Boğazı’na, oradaki ırmak, köprü ve kaleye denk geliyordu ve bu kelimenin bunlarla ilgili bir anlamı olmalıydı.

Bu adın çözümü için 10 yıl geçmesi gerekiyormuş ki, Doç. Dr. Fatih Yerdemir, kelimenin birinci kısmını şerefli veya kutsal anlamına âbrû, ikinci kısmı ise geçit veya menfez anlamına Mesmâne/Mesemâne okudu (Vajehyap sözlük, erişim tarihi 23.05.2023).

Boğazdaki bu ırmağın bir adının mukaddes ırmak anlamında Hierus ve Hyeronpotamos olduğunu bildiğim için Fatih Beyin kutsal geçit (kutsal menfez) okuması aklıma yattı.

Eski bir Karayolları mensubu olduğum için köprüden küçük olan akarsu yapılarına menfez denildiğini biliyordum. Emin olabilmek için Karayollarından bilgi aldım.

Karayolları Umum Müdürlüğü 1956’da “menfez ve küçük köprüler” ifadesiyle menfezin küçük köprü olduğunu kabul eder (KUM, 1956: 1). 2013’de ise özetle; “Hesap açıklığı 10 m ve üzeri akarsu, vadi, karayolu, demiryolu gibi engelleri geçmek amacıyla kullanılan karayolu yapısına köprü, dere ve akarsular üzerindeki 10 m’den küçük sanat yapıları için menfez denir” şeklinde köprü ve menfez için bir tarif yapılmıştır (KGM, 2013: 101/6).

Buna göre Âbrû Mesmâne; “Mukaddes Geçit” veya “Mukaddes Nehir Geçidi (Menfezi)” gibi bir anlama gelmektedir.

Kemer Boğazı’ndaki nehrin Tantalos, Tanta-endia, Halis (αλις), Obrimas, Menderes, el-Battâl, Sangarios, Kaystros, Euros, Ebros (Evro-Avrupa), Melis? Boğaz’daki Asya Irmağı, Doğu sınırını teşkil eden Büyük Nehir (Megalo Potamos), Bathys Rhyax, Pisidia Antakya yanındaki Irmak, Hierus, Hyeronpotamum (Mukaddes Nehir), Siberis, Tearos ve Skamandros gibi birçok adı var. Şimdi de Hintli anlamına İndos/Endos eklenmiş bulunuyor.

Köprünün ise, Yenice Köyü Köprüsü, Helena, Zompos, Kibotos, Pontogefura, Lopadion ile Pithekas (Barla) (Anna, 1996: 487) ve Pisidia Antakyası yanındaki köprü (bk. Topraklı, 2021: 113-115). Şimdi de Âbrû Mesmâne eklendi.

Kemer Boğazı’nın Firigos Boğazı, Zompos, Meltinis (Malatyalı: Battâl Gâzî) ve Miryokefalon gibi adları vardır. Cibotos (Apamea Cibitos), Kemer Boğazı’nda bir kenttir (Remsi, 1890: 169). Cibotos ve Zompos, kambur demektir. Bir diğer Cibotos veya Sivitut (Civitot) ise Yalova-Taşköprü’dür (Remsi, 1960: 203, açık.1).

Neden Mukaddes (Hierus) Nehir?

Kemer Boğazı ve çevresi, yâni Uluborlu ile Şarkîkaraağaç ilçeleri arasında kalan bölge tarihte Mukaddes, yâni Firikya Salutaris, bir dönem için Galatia Salutaris zikredilmiştir.

Remsi bunu İmparator Theodosius 386 ile 395 arası, Galatia'nın güney batısından Germa, Myrika, Eudokias, Pessinus ve Petinessos/Pitnisos piskoposluklarını alarak, Phrygia Salutaris'ten ayırdığı Amorion, Orkistos, Klaneos ve Troknades Piskoposluklarına ilave ederek Galatia Salutaris vilayetini teşkil etmişti. Bu yeni vilayetin metropolisi Pessinus olmuştu. (Salutaris) ismine sebep belki batı Galatia ve doğu Phrigia'da pek bol olan ve hastalıkların tedavisi için kullanılan sıcak su membaları olmuştur” diye açıklar (Remsi, 1960: 243).

Yine O, “Pentapolis ismi yalnız 553 te İstanbul'da akdedilen meclisteki imzalar arasındadır. Paulus, mukaddes Phrygia'da, Pentapolis'te Stectorion şehri piskoposu idi (Remsi, 1960: 150, açık.2). 787’de, II. Nikaia meclisinde Amorion’daki manastırlardan bahsedilmiştir: “Amorion’da mukaddes Meryem papazlarından baş rahip Theodor” (Remsi, 1960: 254). Sykeon'dan 8 mil mesafedeki Area, putperestlik zamanında mukaddes sayılan ve Diana tarafından himâye edilen bir yerdi (Remsi, 1960: 270). Sozopolis'in mukaddes bir ziyaretgâh addedilmesi, belki kısmen, civardaki Tymandos şehrinde bulunan Ayazma’dan dolayıdır (Remsi, 1960: 448). İlk devirlerin mukaddes şehirleri sıcak, sıhhi membalar, zehirli buhar neşreden çatlaklar ve saire gibi ilâhi kudretin en şiddetle göze çarptığı noktalar etrafında doğar, büyürdü” diye nakleder (Remsi, 1960: 88).

Burada geçen Germa ve Myrika Kemer Boğazı’nın biraz şarkına, Eudokias garbına, Amorion ve Sozopolis Uluborlu, Tymandos Yassıören, Pessinus ise Kötürnek köyü veya yanına yerleşir.

Sykeon ve Remsi’nin Sigriane’de gösterdiği Hieria, Bitynia’da değil Mysia’da, yâni Kemer Boğazı’nın doğu kıyısındadır (Remsi, 1960: 175-176).

Kanaatimce Kemer Boğazı ve çevresine Mukaddes Firikya denilmesi, St. Pavlos ve St. Barnabas’ın MS 46 civarında bölgeyi ziyaretleri ve Gelendost-Efes, Eğirdir-Laodikya, Barla-Sart, Barla-Boyalı önü İzmir, Kemer Boğazı şarkı Thyateira, Gaziri Adası-Bergama ve Yalvaç-Alaşehir (Filadelfiya) gibi ilk yedi Hıristiyan cemaatini (kilisesini) kurmaları değildir.

Belki Remsi’nin dediği gibi Kemer Boğazı ve civarında bulunan sıcak kaynaklar, belki bölgedeki Pessinus’ta bulunan ve kutsal kabul edilen Göktaşı, belki de tarihî Anayol’un sular bakımından çok zengin olan Kemer Boğazı’ndan geçmiş olmasındandır.

Onun için buradaki nehre de Mukaddes Nehir denilmiş olmalıdır. Hierus denilen yer, Kemer Boğazı’dır.  İsteyen Kemer Boğazı ve çevresi hakkındaki Ek yazıya bakabilir. 

Sonuç

İbn Hordazbih’te kaydedilen ve bugüne kadar anlamını çözemediğim el-Alemeyn’den (Kötürnek) 15 mil uzak ve Yalvaç-Çeleptaş köyüne denk gelen durağın adı “yardımcı akıncı köyler” anlamında Kurâ Nasre’l-Akritî’dir.

İbn Hordazbih’in Kemer Boğazı’na denk gelen yer, “mukaddes ırmak geçidi veya menfezi” anlamında Âbrû Mesmâne, el-İdrîsî’nin verdiği Kemer Boğazı’ndaki ırmağın adı ise “Hintli” anlamında İndosyâne olmalıdır.

İbn Hozdazbih, el-İdrîsî, Pahimeris ve çevirisi bitmiş Halkokondiles’in, 17 yıldır ortaya koymaya çalıştığım yeni keşifler ışığında, Türk Tarih Kurumu tarafından yeniden tercüme edilmelerini hassaten rica ediyorum.

Kaynaklar ve Tetkik Eserler

Anna Komnena (1996): Alexiad, Malazgirt’in Sonrası, Çeviri: Bilge Umar, İnkılâp Kitabevi-İstanbul.

el-İdrisî (Ebû Abd. b. Muhammed b. Abd. b. İdrîs el-Hamûdi el-Hasenî) (1984): Ünsü’l-Mühec ve’r-Ravzü’l-Fürec, Tıpkı Basım-Frankfurt.

el-İdrisî (Ebû Abd. b. Muhammed b. Abd. b. İdrîs el-Hamûdi el-Hasenî) (2002): Kitâbu Nüzheti’l-Müştâk fî İhtirâkî’l-Âfâk, I-II, Kahire.

İbn Hordadbih (2008): Yollar ve Ülkeler Kitabı, Çev. Murat Ağarı, Kitabevi-İstanbul.

İbn Bibi (2014): el-Evamirü’l-Ala’iye fi’l-Umuri’l-Ala’iye, Selçuknâme II, Çeviri: Mürsel Öztürk, TTK-Ankara.

İbn Hordazbih (1889, 1992): el-Mesalik ve’l-Memalik, Kodâma İbn Cafer (Dja’far), M. J. De Goeje, Fuat Sezgin, Beril Matbaası-Leiden.

Pahimeris (Pachymeres), Georges (2009): Bizanslı Gözüyle Türkler, Çeviri: İlcan Bihter Barlas, İlgi Kültür Sanat-İstanbul.

Pliny (MDCCCLV: 1855): The Natural History of Pliny, Çev. John Bostock,-H. T. Riley, vol. I, London, s. 459, not 1.

Ramsay, W. M. (1890): Historical Geography of Asia Minor, John Murray-London.

Remsi (Ramsay, W. M.) (1960): Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası, Çeviri: Mihri Pektaş, MEB-İstanbul.

Karayolları U. Md. (KUM 1956): Karayolu köprüleri için hesap esasları Teknik Şartname, Haz. Köprü, Etüd ve Proje Fen Heyeti, MB- İstanbul.

Karayolları Gn. Md. (KGM 2013): Karayolu Teknik Şartnamesi (Yol Altyapısı, Sanat Yapıları, Köprü ve Tüneller, Üst Yapı vs)-Ankara.

Erişim tarihi 28 Mayıs 2023: https://www.tamyol.com.tr/UserFiles/Content/KGM_Teknik_Sartnamesi_2013.pdf

Khalkokondiles (Halkokondiles), Laonikos (2014): The Histories, 1. Bölüm, Çev. Kaldellis, Anthony, Londra.

Topraklı, Ramazan (2013): Hicrî 541/ 1146 Roma-Selçuklu Savaşları, Sütkuyusu Baskını ve Ammûriye, Sistem Ofset-Ankara.

Topraklı, Ramazan (2021): Miryokefalon’un Yeri Isparta, 3. Baskı, Sistem Ofset, Ankara.

Turan, Osman (1988): Türkiye Selçukluları Hakkında Resmî Vesîkalar, 2. Baskı, TTK-Ankara.

Vajehyap, erişim 24.05.2023: https://vajehyab.com/en/dehkhoda/%D9%85%D8%B3%D9%85?q=%D9%85%D8%B3%D9%85

***

- Har.1.-Tarihi Yollar ve Kemer Boğazı Haritası.

Ek: Kemer Boğazı, çevresi ve Efes hakkında bazı bilgiler

Kemer Boğazı ve Süleymanşah’ın kumandanı İlhan ile Alexios Komnenos’un kumandanı Alexandros arasında vukûbulan bir olayı Anna Komnena şöyle verir: Alexandros, gözünü deniz kıyısına çevirdi ve gemilerine binerek oraya ırmak üzerinden geçmeyi denedi [1]. Ama İlhan onun niyetini sezdi ve ondan önce, gölün girişini, keza ırmak üzerindeki köprüyü [2] tuttu; bu yerde eskiden [Constantinus'un anası] Ermiş Helena tarafından [kendi oğlu] Büyük Constantinus onuruna yaptırılmış bir kilise vardı; köprünün hâlâ taşıdığı ad [Helena Köprüsü] buradan gelir [3] (Anna, 1996: 207-208, yıl 1087-1088). Bilge Umar bu olayı hatalı olarak Ulubat Gölü ve Marmara arasına yerleştirir. Hâlbuki olay, Kemer Boğazı’nda ve iki göl arasındaki Mukaddes Nehir Geçidi’nde vukûbulmuştur. Zikredilen “deniz” Eski Eğirdir Gölü, Apollonia ise Uluborlu’dur. Bilge Umar’ın izahını faydasına binaen buraya aldım:

I] Biliniyor ki, Apolyont Gölü/Ulubat Gölü 'nün sularını Marmara Denizine boşaltan ayak durumundaki, keza bu göle giren çayın gölden çıkıp denize ulaşan devamı durumundaki geniş kanal, aynı zamanda, bir su geçidi iş/evindeydi. Anna'nın anlatımı, küçük gemilerle gelen Alexandros’un, denizden, bu su yolunu izleyerek göle geçtiğini ve göl kıyısındaki Apollonia kentine saldırdığını; sonra, karadan bir Türk ordusu çıkagelince, aynı yoldan denize çıkmak istediğini ortaya koyuyor.

2] Köprü, göl ile deniz arasında su yolu işlevi de gören kanalın gölden çıktığı yerin çok yakınında idi. Şimdiki ana yolun, göl kuzeybatı ucunu dönüp doğuya kıvrılırken o ırmak/kanal’ı aştığı yerin biraz doğu ilerisinde önemsiz kalıntıları suyun içinde görülür. Osman Gazi Ulubat Tekfuru ile barış andlaşması yaparken bu köprüden geçmemeyi üstlenmişti; Osman Oğulları tüm Anadolu’ya egemen olduktan sonra bile bu and'a bağlı kaldılar ve oraya gelince, ırmak/kanal'dan karşıya, köprü üzerinden geçmediler, kayıkla geçtiler: "O zamandan bu zamana kadar Osman Oğulları bu ahd'i bozmayarak Ulubat köprüsünden geçmezler, sudan kayıkla geçerler" (Neşri). Sultan 1. Murat ile, Düzmece Mustafa Çelebi'nin ordularının, biri bir yanda diğeri öte yanda, karşı karşıya geldiği köprü de, bu köprüdür.

3] İşte orası çok kuşkulu. İzmit Körfezinde kuzey kıyı ile güney kıyı arasında karşıdan karşıya geçişin güney iskelesinde bulunan kentçiğe de, kenti kuran Justinianus'un, aynı Helena dolayısiyle Helenopolis adını verdiği sanılır. Oysa Elana (Rûm ağzında: Helana/Helena/Helene) Luwi/Pelasgos dilinde "Boğaz'sal, Geçitsel" demektir (Troia destanındaki güzel Helena'nın adı da aslında, "Boğazdaki kadın"ı kasdediyor). Helenopolis kentlerinin adı gerçekte onların bir boğaz, geçit yeri ile bağlantısına işaret eder. Konu, Türkiye’deki Tarihsel Adlar kitabımda (İnkılap Kitabevi, İstanbul 1993) ilgili adların açıklanması sırasında tartışılmıştır. Ulubat Gölü’yle deniz arasında su geçidi. Boğaz işlevinde olan bu ırmak/kanal üzerinde bulunan köprüye Helena köprüsü denmesi kanımca besbelli ki o geçide Elana denmesinden kaynaklanıyordu; yani bu köprü adı, "Geçitsel (su yolunun) köprüsü" demeye geliyordu. Sözünü ettiğim kitabı yazma öncesinde, Tarih ve Toplum Dergisinde dizi halinde yayınlanan üç inceleme yazısında, içinde Ela/İla sözcüğünün geçtiği tam 52 adı inceleyerek ve tümevarım yoluyla, bu sözcüğün Luwi / Pelasgos dilinde "Boğaz, geçit" anlamına geldiğini ortaya koymuştum. Anna'daki bu bölüm o zaman dikkatimi çekmemiş; çekmiş olsaydı Helena Köprüsü’nü de 53. örnek olarak değerlendirirdim.

Bilge Umar’ın bu açıklama ve yorumunu Kemer Boğazı’na uyarlamaktan başka çıkar yol yoktur. Her şey ancak bu şekilde yerli yerine oturuyor. Remsi’nin, “Pelekanon belki de Phrygia yahut Pisidya'da gördüğümüz Piliganon adının eşidir. Pelekanon'un yanında Mesampela isminde bir yer vardı ki, burada St. George'a ithaf edilmiş küçük bir kilise bulunuyordu (Remsi, 1960: 202). Amorion’un şarkındaki ovanın adı Pankeleia idi” (Remsi, 1960: 253, 507) İfadelerine bakarak, Mesampela ile Mesemâne arasında bir ilişki olduğu düşünülebilir.

Tarkasys (Thrakesion); qui contient la ville fortifiée d'Afsys (Ephèse), dans le district d'al-Awâsy, et quatre autres places fortes. Ephèse est la ville des gens de Ia caverne (les sept Dormants). Dans Ia mosquée (l'église) de cette ville on montre une inscription arabe en mémoire de l'entrée victorieuse de Maslama au pays des Romains (İbn Hordazbih, 1992: 78). Le Tarkasys (Thrakesion), borné à l'ouest par le détroit, au nord par I'Opsique, à l'est par la Natolique, au sud par la mer de Syrie (İbn Hordazbih, 1992: 198). Bu metni şöyle tercüme edebiliriz:

Terkasis (Thrakesion), el-Avasi (A. Kurtlar, Yunanca Lykia) sancağındaki kalesi bulunan Efes kentini ve ayrıca dört tane daha güçlü yeri ihtiva eder. Efes,  Ashâb-ı Kehf’in (Yedi Uyurlar)  kentidir. Bu kentin kiliseden çevrilmiş camisinde Mesleme'nin Romalıların ülkesine muzaffer girişinin anısına Arapça bir kitabe bulunmaktadır.

Thrakesion temi bugün için Barla ile Gelendost arasındaki bölgedir. Efes, gölün çekilmesiyle kalıntıları ortaya çıkmaya başlayan Gelendost-Kiremitli Burun önü, Ashâb-ı Kehf’in mağarası ise Gelendost-Yakaköy hududunda ve Gelendost ovasından 525 m yüksekte, Efes’e 9 bm, Filadelfiya’ya (Yalvaç) 25 bm mesafedeki Kara Mağara veya Karain’dir (bk. Har.1; Har.2 ve 30 Nu. Levha; Resim 1-2).

- Levha 30, Har.2, Gelendost-Girişi-3

- Resim 1. Karain'den (Ashâb-ı Kehf) Gelendost ve Sultan Dağları-4

- Resim 2. Karain'in (Ashâb-ı Kehf) içi

 Thrakesia temi, batıda boğaz (Kemer Boğazı), kuzeyde Opsique, doğuda Natolic (Anatolikon ve Asia Eyaleti), güneyde Suriye Denizi (Eski Eğirdir Gölü) ile çevrilidir. Doğru tarif, “Thrakesia temi, Asya Eyaleti içinde daha küçük bir bölge, el-Avasi (Kurtlar/Lykya) sancağı ise Thrakesia temi içinde daha küçük bir bölge” şeklinde olmalıdır.

Bu metinden ve başka kayıtlardan bir zamanlar, Eski Hoyran ve Eğirdir Gölleri ile iki göl arasındaki Mukaddes Nehrin şarkı için Suriye, garbı için Avrupa ve Yunanistan denildiğini istidlal ediyorum (bk. Makaleler). Hâlen Eğirdir Gölü altındaki Kötürnekli Aristides’in İzmir’deki (Apameia) tunç büstünü, Mesleme’ye ait üstte zikredilen kitâbeyi ve 1177 yılında şehit düşen Atabek ile Kaya Beyin mezarlarını bulup bulamayacağımızı çok merak ediyorum.

Bizans askerî yolu (Ammûriye-Halîc), “Ammûriye ormanından el-Harab köyleri 15 mil, sağari nehr-i Ammûriye 2 mil, el-Alec (el-Fah, Fec, İdrisî’de el-Feth) 12 mil” olarak verilir (Topraklı, 2013: 146; İbn Hordazbih, 1889: 101). Tarihçi ve ünlü Remsi (W. M. Ramsay), Eğirdir ve Beyşehir göllerindeki değişim ile Amorion’un (Ammûriye) Uluborlu olduğunu bilmedikleri için bu yolu ve Anayol’u (Kıral Yolu, via regia, Tarikü’l-Cadde) araziye yerleştirememişlerdir.

Harab kelimesi, Arapça (Ha) ve (Hı) ile iki türlü yazılır. Ha ile muhalif, karşıt; Hı ile Türkçe harap anlamına gelir. İbn Hordazbih’te bu kelime muhalif anlamına Ha ile yazılmıştır (Mısırlı Velid). Ben kendime, Harab kelimesinin neyin karşıtı olduğunu sordum? Kısa geçiyorum. Kemer Boğazı’nın doğusu Doğu, Şark ve Asya, batısı ise Batı, Garp ve Avrupa olup, Harab kelimesi Şark’ın karşıtı Garb veya Garp idi. Garip köyünün adı Garp anlamına idi. Kemer Boğazı’ndaki ırmağa Anna Euros (Oyro: Avrupa), Akropolites Ebros (Evro: Avrupa), Pahimeris ise “Boğazın Asya Irmağı” der. Bir nehre hem Avrupa, hem Asya ırmağı denmesi, Kemer Boğazı’nın Asya-Avrupa sınırı olduğunu gösterir. “Artık düşmanla aramızdaki tek sınır boğazdı” ifadesi de bunu tasdik eder (Pahimeris, 2009: 78). Eğirdir ve Kemer Boğazı’nın batısı için Halkokondiles’te Trakya, Avrupa, Hayton’da ise Yunanistan denilir. Sparta (Isparta), Mağrip diyârı denizi sahilinde, Felekiyye (Eğirdir) ise Rûm denizi memleketleri Uclarındandır. İbn Bibi’yi çeviren Mürsel Öztürk Mağrip diyârı denizini, Osman Turan ise Rûm denizini Akdeniz sanmışlardır (İbn Bibi, 2014: 106; Turan, 1988: 154). Hâlbuki Mağrip diyârı denizi de, Rûm denizi de Eski Eğirdir Gölü’dür.

“Sagari Nehr-i Ammûriye” kaydını Remsi (Ramsay), Sakarya Nehri diye yanlış yorumlamıştır. Sagari Nehr-i Ammûriye, Ammûriye Nehri’nin aşağısı, yâni Popa (Papa) çayının aşağısı demektir. Filhakika Garip köyü (Hüyük) ile Popa çayı arası iki mil, Popa çayı ile Şuhut-Oynan/Oyniğan köyü arası 12 mil olup, “Eumeneia (Oynan) XII ad Vicum XIV Apameia” Peutinger Tablosu bunu doğrular (Remsi, 1960: 183). Popa çayını Remsi Rhyndakos olarak nakleder, Halkokondiles ise İstros (Tuna) zikreder (Remsi, 1960: 175-176; Halkondiles, 2014: 23, 25).

.

Ramazan Topraklı, dikGAZETE.com

.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
Bilal Sürgeç
Bilal Sürgeç 1 yıl önce
Ramazan Topraklı abi ayaklı bir üniversite gibi şu yazısı ne kadar aydınlatıcı ne kadar bilgilendirici.