1994 Dünya Tiyatro Günü’nde, Mart’ın 27’sinde Reis, İstanbul’a Belediye Başkanı seçildi.
Eski deyimiyle “Belediye Reisi” ve hemen seçmenlerine teşekkür etmek üzere Rize’ye gitti.
İşin şakası.
Elbette büyük şok ve kaos atlatılsın diye havayı soğutmak üzere.
Çarşamba günü yeni İl Merkezi’ne kutlamaya gitmişim.
Harala-gürele… “Reis geliyor!..” dediler.
Bir araç da ben buldum.
Atatürk Havaalanına…
Kucaklaşmalar, musafahalar…
E bayram tabii,olmasın mı!..
Ertesi gün Perşembe, Tepebaşı’ndaki eski il başkanlığına gittim.
Özel kalemde Ahmet Cengiz Arancı var.
İyi dostum; Allah rahmet etsin.
Onla sarıldım, aşağıda cümbür-cemaat çay içiyor; gülüşüyor, şakalaşıyoruz.
Ahmet yanıma geldi kulağıma;
- Reis yukarıda; gazetecilerden kaçmış seni görmek istiyor.
Fırladık gittik yanına; sarıldık, tebrik ettik, hemen konuya girdi Tayyip bey:
“Bu Şehir Tiyatrosu da bize ait(miş). Burada neler yapabiliriz, kimlerle çalışabiliriz?” dedi.
Ben, “Kimseyle çalışamazsınız” diyip moralini bozmaktansa;
“Ben size bir rapor hazırlayıp getireyim” dedim.
Hemen Ayazpaşa’ya, Başar Sabuncu’nun evine gittim.
Başar hem çok yetenekli, birikimli bir tiyatrocu, hem de Şehir Tiyatroları’nda “kadrolu muhalif”tir.
Ekibini kurar, örgütler, sesini yükseltir ancak hiçbir zaman iktidara talip olmaz.
Karısı Candan (Bir tanem) ile paralize haldeler.
Panik-i muazzama!
- Şimdi bu kadın, Gencay Gürün; bu şeriatçılarla da anlaşır, bizi attırır. Onu kimse görevden alamadı, bunlar hiç alamaz.
- Alacaklar ya hu sizin adayınız kim?
- Vallahi bilmeyiz, kimse de bu dönem aday olmak istemiyor. Erol abi (Keskin) diyoruz ama o da yanaşmıyor.
- İyi de haydi Gencay hanımı görevden aldılar, “Adayları kim” diye sorarlarsa?
7,5 saat konuşuldu; Başar rahat, bir yandan kafayı çekiyor, susmuyor bir yandan.
Sonunda gidiyorum; artık kapıönü muhabbeti…
Candan’da bet-beniz attı:
“Şışşt susun; aan ha!..” deyip, aşağıyı işaret ediyor.
Meğer, aşağıda İBŞT’de oyunda çalan bir tromboncu varmış…
Neyse, ben bir Şehir Tiyatroları’na bir “İŞTİSAN”a gidiyorum; operasyon gerçekleşti, Gencay Gürün yerine Erol Keskin, Genel Sanat Yönetmeni oldu.
Ben biliyorum, aslında Kültür Daire Başkanı, Kenan Işık’ı istiyordu ya; Kenan, o karışık dönemde kabul etmedi; bir kaç dönem sonra geldi o göreve.
Ben de raporu vermek üzere Saraçhane’ye, Reis’in makamına gittim.
Özel Kalem, yanına sokmadı.
İkinci defa yine…
Üçüncü defa, ön salonda oturuyoruz; Mahmut Münci ve Hüseyin Besli ile.
Hüseyin bey önümde diz çöktü; ayakları, beyaz uzun tüylü halıya gömülmüş, dizlerimden tuttu.
-Ulvi abi senin için ne yapabiliriz; ne istiyorsun?
O zaman anladım; kendime bişey istemeye geliyorum sanılmıştı.
Bas bas bağırdım;
- Benim kendime bişey istediğim yok!.. Reis bazı bilgiler istemişti özeti şunlar, ister iletirsiniz ister iletmezsiniz.
Reis’le sonraları çok karşılaştık ancak oturup bir sohbet imkanı olmadı.
26 sene oldu.
.
Ulvi Alacakaptan, dikGAZETE.com
Güliz Arancı 4 yıl önce