MOSKOVA
Çin lideri Şi Cinping'in Rusya ziyaretinin önemini küçük ölçekte analiz etmeden önce geçmişe bir tur atmak isterim.
29 Mayıs - 2 Haziran 1988; ABD Başkanı Ronald Reagan Moskova'ya resmi bir ziyaret yaptı. Çok iyi hatırlıyorum. Sovyetler Birliği'nde sanki bir bayram atmosferi vardı.
Dönemin SSCB lideri Mihail Gorbaçov ve Reagan'ın ikili görüşmeleri, belgelerin imzalanması, espriler, gülümsemeler, bir sözle herkes mutluydu.
Gorbaçov ve ekibi, Reagan ziyaretinin tarihe damgasını vuracağından emindi.
Evet ziyaret, tarihe damgasını vurdu. Yaklaşık 3 yıl sonra Sovyetler dağıldı. Gorbaçov, yabancı reklam filmlerinde oynayarak paralar kazandı. Rusya'nın gücü ve itibarı ise sıfıra indirildi.
Geçtiğimiz günlerde Çin lideri Şi Cinping'in Rusya'ya yaptığı 2 günlük ziyaret de tarihe damgasını vurdu. Ama burada Rusya ve Çin için olumlu anlamda tarihi bir olay söz konusu olmakta. Hatta, Çin liderinin dünyanın yakından takip ettiği Rusya ziyareti sona ererken Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile arasında geçen bir diyalog da çok şeyi anlatıyor.
Buyurun birlikte, bunu kısaca analiz edelim.
Putin, Çinli meslektaşını Kremlin'den uğurlarken, Cinping, tam da kapının yanında, “Şu anda 100 yıldır benzerini görmediğimiz değişimler yaşanıyor ve bu değişimleri birlikte yürüten bizleriz” dedi.
Putin de "Katılıyorum" diye karşılık verirken, yüzündeki gizemli ifadesi de gözlerden kaçmadı.
Çin ve Rusya liderlerinin "100 yıldır benzeri olmayan değişimler”den neyi kastettikleri konusunda belki biraz tahminlerde bulunabiliriz.
İki lider arasında kapalı kapılar arkasında saatlerce gerçekleştirilen görüşmelerden ve varılan anlaşmalardan şu sonuca varabiliriz; başta ABD olmak üzere Batı hegemonyasına son nokta koyulması için harekete geçildi; sadece askeri-teknik işbirliği anlamında değil, ekonomi anlamında da.
ABD'nin sadece Rusya'yı değil, Çin'i de hedef alması artık kimseye sır değil. Çin ve Rusya stratejik ortak ve jeopolitik bir müttefik. Her iki devlet, bu bağlamda küresel güç dengelerini değiştirmeye ve her alanda ikili işbirliğini daha da -sadece kağıtlarda değil- artırmaya karar verdi.
“100 yıldır benzeri olmayan değişimler?” bu cümleden ne anlamak lazım.
Dev iki ülkenin iki lideri, boşa laf söylemez. Anlaşılan yeni bir dünya düzeninin temelleri atılmaya başladı. Ve Çin de bu anlamda yola çıktı. Rusya-Çin stratejik işbirliği derinleşiyor. Taraflar, Soğuk Savaş döneminde yapılan hatalardan da ders çıkardı.
Konuşmaktan ziyade adımlar atmayı tercih eden Putin'in, Çin ile ilgili politikalarını başarılı olarak nitelendirmek lazım.
Moskova'nın Washington ile daha önce yaptığı tangonun nelerle sonuçlandığını herkes çok iyi biliyor. Şimdi ise Rusya, Çin'i de yanına alarak yeni bir küresel manevra başlattı.
Yazımızı, Putin'in her defasında ifade ettiği sözlerle noktalamak isterim: Bunu Batı istedi.
.
Fuad Safarov, dikGAZETE.com