Önemli olan bundan sonrası…
Suriye’nin güneyindeki Dera’da; 15 Mart 2011 yılında bir grup öğrencinin okul duvarına; “Ey doktor (Beşşar Esad) şimdi sıra sana geldi” yazmasıyla başlayan halk hareketi, 8 Aralık 2024 sabahı, muhaliflerin coşkun halk kitleleri eşliğinde Şam'ın kontrolünü ele almasıyla Baas Partisi’nin 61 yıllık iktidarı çöktü!
Aynı zamanda 14 Mart 1971’de Hafız Esad’ın Devlet Başkanı olması ve 10 Haziran 2000’de ölümünün ardından yerine geçen oğlu Beşşar Esad’ın da ülkeden kaçmasıyla, Esad zulmü de sona erdi!..
2011 yılında özgürlük talebiyle halk hareketleri başlarken, rejim, kitlelere şiddet kullanarak müdahale etmiş; binlerce kişinin öldürüldüğü rejim müdahaleleri, süreci iç savaşa dönüştürmüştü.
Can korkusuna kapılan halk, Suriye’yi terk ederken, büyük bir çoğunluğu da bizim ülkemize sığınmıştı.
Sonrasında silahlı muhalif gruplar uzun bir mücadeleye girerken, rejim, uluslararası baskılara rağmen sorunun diplomasi ve barışçıl yollardan çözümüne yanaşmadı.
27 Kasım’da yoğunlaşan çatışmaların ardından Beşşar Esad, Halep, İdlib, Hama'dan başlayarak pek çok bölgede kontrolü kaybetti.
Son olarak başkent Şam’da halkın da sokaklara dökülmesiyle rejim güçleri, kamu kurumları ve sokaklardan çekilmeye başlarken, rejim karşıtı gruplar, kent merkezinde kontrolü ele aldı.
Beşşar Esad’ın, muhaliflerin Şam'ın kontrolünü ele geçirdiklerini duyurmasının ardından ailesiyle birlikte Rusya’ya kaçtığı, Rus yetkililer tarafından açıklandı.
Şam’ın devrilmesinden sonra rejim karşıtlarının yaptığı sevinç gösterilerinin ardından büyük bir kalabalık Emevi Camii’ne giderek, sabah namazı kıldı!
Beşşar Esad iktidarının Başbakanı Muhammed Gazi el-Celali, sosyal medya hesabından bir video paylaşarak; Suriye’de halkın seçeceği bir hükümetle çalışmaya hazır olduklarını; her türlü desteği sağlayacakları mesajını verdi ve kamu mallarına zarar verilmemesi çağrısında bulunarak; “Kimseye dokunmayacağını söyleyen ve bize elini uzatan muhaliflere, elimizi uzatıyoruz. Suriye halkının seçeceği yeni yönetimle işbirliğine hazırız. Onlara her türlü desteği sağlayıp, devlet dosyalarını kolayca onlara aktarmaya hazırız” ifadelerini kullandı.
Rejim karşıtı silahlı grup Heyet Tahrir Şam'ın (HTŞ) lideri Ahmed eş-Şera da (Ebu Muhammed el-Culani) sosyal medyadan yaptığı açıklamada, Şam’da kamu kurumlarına yaklaşılmaması konusunda uyarıda bulunarak; “Bu kurumlar resmen devredilene kadar eski başbakanın gözetimi altında kalacaktır” dedi.
Muhaliflerin Şam’ı almasından sonra Türkiye’de mülteci olarak yaşayan başta İstanbul olmak üzere birçok ilde Suriyeliler sokaklara döküldü!..
Bu arada; İsrail Başbakanı Netanyahu, Suriye’de HTŞ’nin Beşşar Esad’ı devirmesini İran ve Hizbullah’a yaptıkları saldırılara bağlayarak; “İsrail’in İran ve Hizbullah’a indirdiği darbelerin doğrudan bir sonucu” olduğunu savundu ve
Suriye'deki yeni rejimle ilişki kurmak istediklerini de söyledi…
Netanyahu bunları söylerken, İsrail askerleri, Suriye topraklarına girdi!..
Bir süre sonra yeni bir açıklama yapan İsrail Başbakanı; “Öncelikle sınırlarımızı korumak için hareket ediyoruz!.. Bu bölge, 1974’te imzalanan Güçlerin Ayrılması Anlaşması tarafından yaklaşık 50 yıldır kontrol ediliyordu. Bu anlaşma çöktü, Suriye askerleri mevzilerini terk etti” dedi.
İsrail saldırıları bununla kalmadı… Havaalanları başta olmak üzere bazı stratejik noktalara saldırı düzenleyerek Şam’a dayandılar!..
Şimdi sorulması gereken soru şudur:
- Bundan sonra ne olacak?!.
Sözüm ona strateji, Ortadoğu vs… uzmanları(!) TV ekranlarında büyük bir kaosun yaşandığı Suriye ve orada yaşananları anlatmaya çalışıyor!..
İktidar tarafı olanlarla, olmayanlar da sosyal medyada birbirlerine giydirerek, mastürbasyon yapıp, mutlu oluyorlar!..
Önemli olan bundan sonrası ama görünen bir gerçek var!..
İsrail, Suriye topraklarına girdi ve durmak gibi bir niyeti yok!..
Diğer yandan; muhalif grupların anlaşıp anlaşmama durumu var!
Irak’ta Saddam devrildikten sonra halk, ABD gölgesinde sokaklarda sevinç naraları atıyordu!..
Aradan bunca yıl geçmesine rağmen ne durumdalar?!
Öncesinden daha kötü ve parçalanmış bir ülke!
Libya’da, Kaddafi’nin devrilmesinin ardından Kaddafi’ye linç yapanlar, mutluluk çığlıkları atıyordu!..
Ne durumdalar?!
Irak’tan farklı değiller!
Saddam da Kaddafi de Esad da diktatördü!
Diktatörler gitsinler fakat onlardan sonrasını düzene koyamıyorlar!..
Suriye, Irak ve Libya gibi olursa, en büyük sıkıntıyı ülkemiz ve halk olarak biz çekeriz!..
İç çatışmalardan kaçanlar öyle bir gelirler ki, bize bugünleri aratırlar!..
Umudumuz bir an önce düzenin kurulup, güvenin sağlanması!..
.
Ali Mevlüt Kaya, dikGAZETE.com