USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Oğlumun öğretmenine mektup

Oğlumun öğretmenine mektup
14-03-2022

Teknolojik gelişmeler birçok iletişim aracını hayatımızdan çıkardı ve yerine yenilerini getirdi. Bunlardan biri olmaya aday iletişim araçlarından birisi de “Mektup” oldu. Oysa başlangıcı binlerce yıl öncesine dayanıyor. 

Önce haberleşme amaçlı kullanılmış, sonra duyguların iletişimi için. Ayrıca bilimin, sanatın ve edebiyatın çok kullandığı, bilgi aktarımlarının, hikayelerin, romanların yazıldığı bir yöntem bu.

Yakın geçmişte duyguların en iyi ifade edildiği araçtı mektuplar. Yazılmasına en çok da hasretin sebep olduğu bu mektupları, özellikle İ.Ö. (internetten önce) bu duyguları yaşamış olanlarımız hatırlayacaklardır.

Bilimde, siyasette ve askeri alanda önemli kişilerin ya da edebi alanda şair ve yazarların birbirlerine yazdığı, tarihte iz bırakan çok ilginç mektuplar var.

İmkanın sınırlarını görmek için imkansızı denemek” başlıklı yazımın yorumlar kısmında, Akşemsettin Hazretlerinin yazdığı bir mektubu hatırlatmıştı bir okuyucum. İstanbul kuşatma altında iken Bizans’a yiyecek ve yardım getiren gemiler, Osmanlı donanmasını atlatarak Haliç’e geçerler. Bunu bir yenilgi gibi göstermeye çalışan iç ve dış düşmanlarına karşı motivasyonunu kaybetmemesi için, Sultan Mehmet’e yazdığı bir mektuptur bu. Aslı Topkapı Sarayı Arşivinde korunmaktadır.

Tarihe iz bırakmış mektuplar içinde Adnan Menderes’in kendisi hakkında idam kararı alanlara yazdığı ve “Sizlere dargın değilim. Sizin ve diğer zevatın iplerinin hangi ellerin idaresinde olduğunu biliyorum” diye başlayan mektubu oldukça hüzünlüdür. 

Hürrem Sultan’ın ömrü seferlerde geçen Kanuni Sultan Süleyman’a yazdığı sevgi ve özlem dolu mektup ise oldukça duygulu..

Einstein, Atatürk’e yazdığı ünlü mektubunda, 40 bilim insanı ile beraber gelip Türkiye’de çalışmak için izin istiyor ve diyor ki: “Bu bilim insanları Almanya da yürürlükte olan yasalar nedeni ile mesleklerini icra edememektedirler.”  

Leonardo Da Vinci’nin Sultan II. Bayezid’e, Galata Köprüsü Projesinde görev almayı talep ettiği mektup da iz bırakanlardan. (daha fazla mektup için bakınız fikriyat.com)

Asıl değinmek istediğim mektup ise 150 yıl önce, eğitime çok önem veren Amerika Başkanı Abraham Lincoln tarafından oğlunun öğretmenine yazılmış. 

7’den 77’ye hepimizi ilgilendiren ve bu yüzden tamamına yer verdiğim bu mektuptaki her satırın çok önemli olduğu kanaatindeyim ve dikkatle okumanızı tavsiye ediyorum:

Oğlumun öğretmenine,

Öğrenmesi gerekli biliyorum; tüm insanların dürüst ve adil olmadığını, fakat şunu da öğret ona: Her alçağa karşı bir kahraman, her bencil politikacıya karşı kendini adamış bir lider vardır. 

Her düşmana karşı bir dost olduğunu da öğret ona.

Zaman alacak biliyorum, fakat eğer öğretebilirsen, kazanılan bir doların, bulunan beş dolardan daha değerli olduğunu öğret.

Kaybetmeyi öğrenmesini öğret ona ve kazanmaktan neşe duymayı. 

Kıskançlıktan uzaklara yönelt onu. 

Eğer yapabilirsen, sessiz kahkahaların gizemini öğret ona. Bırak erken öğrensin, zorbaların görünüşte galip olduklarını.

Eğer yapabilirsen; ona kitapların mucizelerini öğret. 

Fakat ona; gökyüzündeki kuşların, güneşin yüzü önündeki arıların ve yemyeşil yamaçtaki çiçeklerin ebedi gizemini düşünebileceği sessiz zamanlar da tanı. 

Okulda hata yapmanın, hile yapmaktan çok daha onurlu olduğunu öğret ona. 

Ona kendi fikirlerine inanmasını öğret, herkes ona yanlış olduğunu söylediğinde dahi.. Nazik insanlara karşı nazik, sert insanlara karşı sert olmasını öğret ona. Herkes birbirine takılmış bir yönde giderken, kitleleri izlemeyecek gücü vermeye çalış oğluma. Tüm insanları dinlemesini öğret ona. Fakat tüm dinlediklerini gerçeğin eleğinden geçirmesini ve sadece iyi olanları almasını da öğret.

Eğer yapabilirsen üzüldüğünde bile nasıl gülümseyebileceğini öğret ona. Gözyaşlarında hiçbir utanç olmadığını öğret.

Herkesin sadece kendi iyiliği için çalıştığına inananlara dudak bükmesini öğret ona ve aşırı ilgiye dikkat etmesini.

Ona, kuvvetini ve beynini en yüksek fiyata satmasını, fakat hiçbir zaman kalbine ve ruhuna fiyat etiketi koymamasını öğret.

Uluyan insan kalabalığına kulaklarını tıkamasını öğret ona. Ve eğer kendisinin haklı olduğuna inanıyorsa, dimdik dikilip savaşmasını öğret.

Ona nazik davran ama onu kucaklama. Çünkü, ancak ateş çeliği saflaştırır.

Bırak sabırsız olacak kadar cesaretine sahip olsun, bırak cesur olacak kadar sabrı olsun.

Ona her zaman kendisine karşı derin bir inanç taşımasını öğret. Böylece insanlığa karşı da derin bir inanç taşıyacaktır. Bu, büyük bir taleptir, ne kadarını yapabilirsen bir bakalım. O ne kadar iyi, küçük bir insan, oğlum…

Bu etkileyici mektup, nasıl bir insan olmamız gerektiğini ve çocuklarımızı nasıl yetiştirmemiz gerektiğini de çok güzel özetliyor.

Daha da önemlisi “erdemler”in öğretilmesi ve öğrenilmesi için üstün bir teknoloji gerekmediğini de gösteriyor.  

Bu zamanda mektup mu kaldı, mailler, mesajlar, görüntülü telefonlar ile anında iletişim kurabiliyorken buna ne gerek var” diyenler de haklılar. 

Fakat uzmanlar, günümüzdeki tüm imkanlara rağmen, el yazısı ile mektup ve veya günlük yazmayı şiddetle tavsiye ediyorlar. Bazen bir terapi olarak, bazen de beynin fonksiyonlarını arttıran, hafızayı sağlamlaştıran, öğrenmeyi ve anlamayı arttıran etkisi nedeni ile tavsiye ediyorlar.

Elbette ki; “eskiye dönelim ve yine mektupla haberleşelim” diyemeyiz. Fakat aşırı teknoloji kullanımının, insanların birbirini ziyaret ederek yüz yüze görüşmesini bile gereksiz hale getiriyor olması, sizce de insani değerlerimize sahip çıkmamız gerektiğini göstermiyor mu? 

Aksi taktirde Abraham Lincoln’ün oğlunun öğrenmesini istediği şeyleri ne öğretmek, ne öğrenmek, ne de uygulamak yakın gelecekte mümkün olmayacak. (Önemli Not: Göz temasının gerçekleşmemesi nedeni ile görüntülü görüşmek, yüz yüze görüşmek anlamına gelmiyor.)

Gelin bu hafta tarihe bir iz bırakalım ve rutinin dışına çıkarak, en az bir kişiye el yazımızla mektup yazalım.

Gerçek duygu ve düşüncelerimizi ifade edelim fakat özenle seçelim kelimelerimizi, bol bol yazalım nedense bir türlü söyleyemediğimiz güzel sözlerimizi. Zarfa koyup, kendi evimizin adresine de olsa postalayalım. 

Mektubun başında selam edip, hal hatır sormayı, sonunda ise “küçüklerin gözlerinden, büyüklerin ellerinden öperim” demeyi de unutmayalım.  

Sizi “saçmalamakla” itham edecek bir yakınınız çıkarsa, tavsiyem şudur:

“Eğer yapabilirseniz, herkes birbirine takılmış bir yönde giderken, kitleleri izlemeyecek gücü vermeye çalışın ona. Ve uluyan insan kalabalığına kulaklarını tıkamasını öğretin.”

.

Hüseyin Burak Uçar, dikGAZETE.com

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
Mehmet Zeki AKTAŞ
Mehmet Zeki AKTAŞ 2 yıl önce
Güzel yazı
Feridun
Feridun 3 yıl önce
Hüseyin Bey düşüncelerinize, kaleminize sağlık. Kesinlikle teknolojiyi kullanırken özümüzü, değerlerimizi unutmamamız gerekiyor...
Fikret GÜNEŞ
Fikret GÜNEŞ 3 yıl önce
Yorum yazmıştım ama ne hikmetse çıkmamış inş böyle düşünen veliler bizede nasip olsun demiştim
anu
anu 3 yıl önce
İnsanların gözlerine bakmadıkça, insanı insan yapan özelliklerimizden bitini kaybediyoruz yavaşça... Onca kelimeyi bir kenara atip, duygusuz mesajlaşmalar yapıyoruz... Kaleminize sağlık.
Nazan
Nazan 3 yıl önce
Ne güzel bir konu bulmuşsun.Beni geçmişe götürdün.Bayramlarda,yılbaşında yolladığım kartlar aklıma geldi.Kimlere yolladığımı tek tek düşündüm.Mektup deyince de ilk aklıma gelen eşim askerdeyken birbirimize yolladığımız mektuplar oldu.Ne güzel günlerdi.Hey gidi yıllar hey...
İkinci Bir Dost
İkinci Bir Dost 3 yıl önce
Geçmişte birilerine yazılmış mektupları içeren kitapları okumayı seviyorum. Ne zaman böyle bir kitap okusam ben de bir mektup yazmalıyım diye düşünüyorum. Her seferinde bir bahane bulup erteliyorum. Bakalım bu sefer bir mektup yazmayı ve göndermeyi başarabilecek miyim ( en azından kendime ). Tabi önce mektup nereden gönderiliyor araştırmam lazım. Yazı için teşekkürler.
Bir Dost
Bir Dost 3 yıl önce
Yazinla beni gecmise goturdun dostum.Guzel yazmissin. Eline yuregine saglik.
Yıldıray Yıldız
Yıldıray Yıldız 3 yıl önce
Kaleminize sağlık HÜSEYİN bey farkındalık oluşturmaya devam ediyorsunuz maşAllah
Selçuk Kadıoğlu
Selçuk Kadıoğlu 3 yıl önce
İnsan inandığı gibi düşünür. Öyleyse hak ve adalet bilinci gelişmiş inançlı nesiller yetiştirmek, onları düşündüğü gibi konuşabilen, konuştuğu gibi de yaşayan dürüst bireyler olarak yetişmeleri için rolümüz ne olursa olsun (ebeveyn, öğretmen, dost vb.) iyi örnek olmamız gerektiğini anlıyorum. Zira, düşündüğü gibi konuşamayanlar münafık, konuştuğu gibi yaşayamayanlar ise sahtekarlardır.
Mümin
Mümin 3 yıl önce
Hiçbir zaman kaybetmememiz gereken insani hasletlerimize parmak basan, rota çizen, yol gösteren yazınız için teşekkürler.
Cumhur Karasu
Cumhur Karasu 3 yıl önce
I.Ö. (İnternetten Önce) ifadesini çok tuttum ve yerinde buldum. Öğret Ona başlığıyla bildiğimiz mektubu ele akış biçiminizi de takdir ettim doğrusu. Teşekkürler Hüseyin Bey.
Selma Köroğlu
Selma Köroğlu 3 yıl önce
Hüseyin bey unutulan eski alışkanlıklarımızı bizlere hatırlattınız “söz uçar yazı kalır” duygularımızı düşüncelerimizi hissettiklerimizi kağıda döker ve orada kalırdı şimdi ise yazıları sil tuşuna basıp yok ediyoruz tamamen tekrar mektup’a dönemesekte arada yapmamız gerektiğini düşündüm bu yazınızdan sonra teşekkürler ☺️
Rahmi
Rahmi 3 yıl önce
Yazılarınız her zamanki gibi insanın özüne dönmesini öğütleyen etkili bir yazı. Ama benim burada en çok hoşuma giden İ.Ö. kısaltmasının yeni anlamı oldu. Doğallık ve yapaylığın sınırı İ.Ö - İ.S. sanki.
Alican
Alican 3 yıl önce
Hüseyin bey , arada yorum atıyorum ama sürekli yazdıklarınızı takip ediyorum. Öyle noktalara temas ediyorsunuz ki hıh işte bu dediğim yerler. Kaleminize sağlık. Yüreğinize sağlık.
Nurullah Şahin
Nurullah Şahin 3 yıl önce
Selamlar, sandıkta kalan bir kokulu mendil gibi mazi de kalan bir güzellikti mektup göndermek. O zarfın içine sadece bir kağıt parçası değil hüzünler, özlemler, mutluluklar koyulup gönderilirdi Gideceği yere. Görülmez bir bağ taşırdı uzaklara. Şimdi yazmayı denesek acaba eski masum güzelliği taşır mı bu mektup. Nasıl yedimiz gıdalarda ki yapaylık gibi mi oldu hislerimiz. Bolluk ve çokluk içinde yanlız bir nesil yetişiyor malesef. Selamlar diliyorum. Allah'a emanet olun
Abdurrahman Keskin
Abdurrahman Keskin 3 yıl önce
Merhaba Hüseyin bey, zevk alacak okudum.Kaleminize ve yüreğinize sağlık.Hoşçakalın…
Ahmet Reşat SAKARYA
Ahmet Reşat SAKARYA 3 yıl önce
Merhaba Hüseyin bey, Unutulan güzellikleri ön plana çıkarmanız çok güzel olmuş, kaleminize kuvvet. Selametle kalın inşallah.
Timur
Timur 3 yıl önce
Bu güzel yazı İçin teşekkürler Şb. Hüseyin bey
Fatih TUNCA
Fatih TUNCA 3 yıl önce
Elinize, kaleminize sağlık Hüseyin bey
Nigar özel
Nigar özel 3 yıl önce
Kesinlikle katılıyorum hatıralara çok önem veren bir insan olarak söz uçar yazı kalır mutlaka yapılmalı yazıdaki öneriniz yine çok güzel bir yazı
Mesut İsen
Mesut İsen 3 yıl önce
Aslında mektup yazma işinden vaz geçmiş değiliz.bazen çocuklarımın defterlerinin arka sayfalarına onların haberleri yokken duygularımı oraya nakşetmek cok keyifli oluyor hele birde onların bunları okuduklarını anladığında ayrı bir güzellik oluyor vesselam.