Psikologların gündeminde olan malum dizi hakkında ben de birkaç cümle söylemek isterim:
Öncelikle 18 yaş ve üzeri uyarısı almış bir dizinin ne anlatmak istediği, nelerden ilham aldığı, yetişkin bakış açısını ilgilendirir.
Fakat bir anne baba, şiddet içeren bir diziyi çocuğunun izlemesine izin veriyor veya bu konuda ihmalkâr davranıyorsa ebeveynlik yapmıyordur. NET!
Kendi çalışmam dahil ülkemizde yapılan pek çok araştırma; akran ilişkilerinin çocuğun üzerindeki rolünün, aile içi iletişimin önüne geçemediği veya en az aile kadar rolü olduğunu gösteriyor.
Başka bir ifadeyle, çocuk üzerindeki akran etkisine karşı, ailelerin düzenleyici ve yönlendirici rolü “daima” bulunmaktadır.
Bu durumda, çocuğun yaptığı her davranış başta çevre değil, ailedeki ilgi ve iletişimi gözden geçirmeyi gerektirir.
“…ama herkes izliyor!”, “çocuğum gündemden geri mi kalsın?”, “isteklerine karışmamalıyım!..” şeklindeki ifadeler “demokratik” değil “görmezden gelen” veya “ilgisiz” bir aile iletişim biçimini yansıtmaktadır.
Oysa aileler; çocuklarının psikososyal gelişimini korumak, kontrol etmek, desteklemek konusunda SORUMLUDUR!
Çocuklar ve gençler, ailelerinin duygusal yakınlığına ve rehberliğine daima ihtiyaç duyar.
Çocukların özgürlüğü ise, ailenin etkin sınırları çerçevesinde genişler.
Bu nedenle, birlikte biraz daha zaman geçirelim.
Çocukların isteklerini, duygularını dinleyelim.
Neyin, neden yanlış olduğunu, onların hizasında durarak anlatalım.
“Rahatsız edici görüntüler” bir gerçekliği yansıtmasa (!) dahi; alışkanlığın, normal görmenin duygu durumlarını ve sosyal ilişkilerini olumsuz etkileyebileceğini belirtelim.
Bugün gözümüzü kaçırarak izlediğimiz şiddet görüntülerinin; yarın duyarsızlığa ve bencilliğe dönüşebileceğini, insanı değersiz yığınlar halinde algılamaya sebep olabileceğini, yaşlarına uygun bir dille anlatalım.
Empati ile “biz dilini” iletişimden eksik etmeyelim.
Üzülerek belirtmem gerekir ki; çocukların izlediği videolar, oynadığı oyunlar üzerindeki hatalı aile tutumları; çocuklardan ziyade, ailelerle iletişimde olmamız gerektiğini gösteriyor.
Bu nedenle lütfen “aile içi iletişimi” dikkate alalım ve kişiliği önemli ölçüde etkileyecek “çocukluk ve ergenlik dönemi”ni hafife almayalım!
Hem kendi çocuklarınız hem yarının toplumu, tüm çocuklar için..
.
Betül Özey, dikGAZETE.com
-Psikolog - Sosyolog-