En çok da “maskeni burnuna çeker misin!” diye insanın peşinde gezen, oksijensizlikten beyni tarumar olmuş, neye hizmet ettiğini bile bilmeyen fedailerden tiksiniyorum!
Gerçekten bu tipler hayatımızın her döneminde varoldular.
Bizde birbirini idare etmek, küreselcilere karşı el ele olmak yok arkadaş.
Birbirini ispiyonlayana ödül falan verselerdi bunlar ana-bacı tanımazdı, onursuzlar.
- "AVM”ye girerken “HES Kodu” soruyorlar mı?
- Evet.
Demek ki içeri giren vatandaş, bunların terimiyle “Risksiz!"
Peki niye yırtınıyorsun “maske buruna” diye?
Az evvel denenen, adamın terinin bulaştığı elbiseyi katlayıp bir başkasının denemesi için reyona koyman daha riskli değil mi?
Burnumu sildikten sonra sana uzattığım para, “potansiyel taşıyıcı” olmuyor mu?
Yok yok!..
Varsa yoksa; MASKE BURUNA!
Bunlar bu zamanın ibrikçibaşılığına soyunmuşlar.
Biliyorsunuz değil mi ibrikçibaşlarını?
Eskiden, İstanbul Yeni Cami helası önünde rengarenk ibrikler içerisinde taharetlenmek için sular satılırmış.
Emekli olan, yapacak işi kalmayan, evde hükmü ve sözü geçmeyen, insanlar tarafından önemsenmeyen, artık önlerinde ceket düğmelenmeyen, toplumda statüsü düşen kişiler sıkışıp elleri ibriğe uzanan insanlara oturdukları yerden;
- Sarıyı alma, maviyi al!
Maviyi alan olsa;
“Yok yok maviyi bırak kırmızıyı al!” diye emri vaki yapıp, "emir verme özlemlerini" giderirlermiş.
Başkasına üstün gelme duygularını bu şekilde tatmin ederlermiş.
Bu sebeble eski İstanbullular, ona-buna boş-boş emirler verip, kişileri gereksiz yere kumanda etmeye çalışanlara "ibrikçibaşı" derlermiş..
Vel hasıl bu ibrikçibaşılar yüzünden, kafirden görmediğimiz zararı birbirimizden görür olduk.
Dikkat edin, çevrenizdeki ibrikçibaşlarına, ve sesinizi çıkarmaktan korkmayın!
Birbirimizi her alanda, her mecrada müdafa etmek duası ile..
.
Yağmur (Mirzayeva) İbiç, dikGAZETE.com
-Okuduğunu da anlayamaz bu zihniyet. Yedikleriyle suretleri değişebilen varlıklar olduğumuzu benim değil, islam’ın söylediğini idrak edememiş bir toplumun ferdi bunlar..-