Nereye baksak savaşın yeniden yaklaştığını görüyoruz
Avrasya ve Ortadoğu’da ‘Güç Kullanımı’ yaygınlaşıyor. Silahlı çatışmalar, yerini hibrit savaşa bıraksa da şehirler çökertiliyor. İnsan yaşamı; bir hikâyenin kahramanıymış gibi sonlanıyor.
Birleşmiş Milletler gibi küresel ölçekteki örgütlerin işlevliğini yitirmesi; üye devletler için sorun yumağına dönüşüyor. Birleşmiş Milletler, çoktan hakem olma vasfını yitirdi.
Jeopolitik parçalanmalar arasında yeniden; çok taraflı güçlü örgütlere ihtiyaç var.
Küresel Sistemde düzensizlik, anarşiyi gün yüzüne çıkartıyor.
Dünya Savaşları öncesinde görülen ekonomik ve jeopolitik kırılmalar, tekrar su yüzüne çıkmaya başladı.
Toplumlar güne, çatışmaların canlı yayınlandığı haberlerle başlıyor. Doğu ile Batı, Kuzey ile Güney arasındaki dengenin bozulmasında neoliberal ve emperyal politikalar rol alırken; devletler kendi aralarındaki ilişkileri gözden geçiriyor.
Büyük güçlerin yanında orta güçler ve bölgesel ittifaklar dünya üzerinde değişimi hızlandırabilecek mi göreceğiz.
Jeopolitik gerilimler; kendi kapsamı dışındaki toplumlara da giderek daha fazla zarar veriyor. Buna, uluslararası ticareti teşvik etme, ekonomik büyümeyi teşvik etme, iklim krizini hafifletme ve ileri teknolojileri güvenli bir şekilde geliştirme çabaları üzerindeki etkiler de dahildir.
Dünya Ekonomik Forumu’nun (World Economic Forum/WEF) “Jeopolitiğin geniş kapsamlı etkisi, Parçalanmış Bir Dünyada Güvenlik ve İşbirliğinin Sağlanması/ Güveni Yeniden İnşa Etmek” adı verilen toplantı; İsviçre Davos’ta yapıldı. Güvensiz Bir Dünyayı Güvenceye Almanın Karmaşık metotları masaya yatırıldı. Çok farklı coğrafyalardan birçok ülkenin lideri konuştu.
Bloomberg'in iddiasına göre; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dünya Ekonomik Forumu'nun kurucusu ve Başkanı Klaus Schwab’ın, Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail'e düzenlediği saldırıları "terör saldırısı" olarak nitelendirmesi ve İsrail’in Gazze’de sivil katliamını görmezden gelen tavrı üzerine, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in programa katılma düşüncesi geri çekildi.
WEF toplantılarında esas konu, İsrail’in güvenliğiydi. İsrail ekseninde daha güvenli, daha sağlıklı ve daha müreffeh bir dünya için küresel iş birliğinin güçlendirilmesi tartışıldı.
Çatışma ve rekabetin arttığı mevcut çalkantılı jeopolitik zeminde küresel zorlukların çözümü için devletlerden; merkezi, küresel güçlerin yani Amerika/ Avrupa ekseninde kotarılan politikalara tabi olması isteniyordu.
İsrail, Gazze saldırısını durdurmadığı sürece gerilim azalmıyor. İsrail bu gerilimden besleniyor. Bombalama azaldı ama insani kriz artıyor. Açlık ve soğuk dalga giderek yaygınlaşıyor.
Konuşmacılar arasında NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg de epeyce söz sarf etti.
NATO ile Avrupa Birliği iç içe geçse de Avrupa’nın siyasi bütünlüğü henüz tamamlanmadı. Ekonomik bir güç olan AB için askeri alan en yumuşak/ zayıf noktası. Bu sebeple AB için, NATO kurtarıcı güç gibi algılanıyor.
NATO da bu durumdan rahatsız değil. Yani, NATO; AB’ni şemsiyesi altında kucaklamaktan hoşnut görünüyor.
Geçmişte NATO ve AB arasındaki ilişkinin tanımlanması belirsizken şimdi her iki birlik, güçlü yanlarını ortaya koyarak iş birliğine gidiyor.
Soğuk Savaş’ın sona erdiği 1991 yılından bu yana; NATO’nun en büyük askeri tatbikatı ‘Sarsılmaz Savunucu 2024/Steadfast Defender’, 90 bin askerin katılımıyla gelecek hafta başlayacak.
Tatbikatın Almanya, Polonya ve Baltık ülkelerinde yapılması ve Rusya ile muhtemel savaş senaryolarını içermesi bekleniyor.
WEF ile NATO toplantısı ilginç bir zamanlama ile çakıştı. 17-18 Ocak 2024 tarihleri arasında NATO Askeri Savunma Başkanları Komitesi Toplantısı Brüksel'deki NATO Karargahında gerçekleştirildi. 31 Müttefik Savunma Komutanı ve özel davetli İsveç’te katıldı.
Belçika’nın başkenti Brüksel’de NATO üyesi askeri yetkililerin katıldığı toplantı sonrası basına konuşan NATO Askeri Komitesi Başkanı Hollanda’lı Oramiral Rob Bauer; 20 yıl içinde Rusya ile bir savaşın çıkabileceğini hem orduların hem de sivil vatandaşların hazır olması gerektiğini söyledi.
Barışın garanti olmadığını belirterek “Beklenmeyeni beklememiz gereken bir çağdayız” ifadesini kullanan NATO komutanı, olağanüstü durumlar için sivillerin seferber edilmesi gerekeceğini ve hükümetlerin bu süreci yönetecek sistemleri devreye sokmaları gerektiğini dile getirdi. Rob Bauer, Rusya’nın Ukrayna işgaliyle ilgili olarak da “Kalıcı ve müzakere edilmiş bir çözüme ulaşmanın tek yolu Ukrayna’nın savaş alanındaki konumunu güçlendirmektir” dedi.
Amiral Bauer, yaptığı değerlendirmede sivillerin bir savaş tehlikesine karşı hazırlıklı olmasını, yanlarında 36 saat yetecek kadar su, gıda, pilli radyo ve diğer kişisel ihtiyaçların bulundurulmasını tavsiye etti.
Amiral’in tavsiyesi; malum, deprem için de geçerli. Burada belirtilen yirmi yıllık zaman süresi uzun olsa da İttifak’ı hazır tutmak için ciddi gayret gösteriliyor.
Avrupa, Rusya Devlet Başkanı'nın askeri ittifaka yönelik örtülü tehditlerinin gerçeğe dönüşebileceğine dair artan endişelerin ortasında alarm veriyor. Art arda açıklamalar, Avrupa Gündeminde şok etkisine sebep oldu.
Rob Bauer, açılış konuşmasında kurallara dayalı uluslararası düzenin büyük bir baskı altında olduğunu vurguladı:
“Güçlerin tektonik levhaları değişiyor. Ve sonuç olarak son yılların en tehlikeli dünyasıyla karşı karşıyayız. Bu yeni kolektif savunma çağında, yalnızca 1 milyar insanımızın ve 31 (yakında 32 olacak) ulusun fiziksel güvenliğini savunmakla kalmıyoruz, aynı zamanda özgürlüğü ve demokrasiyi de savunuyoruz.”
Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, giderek saldırganlaştığını iddia ettiği Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in, on yıldan kısa bir süre içinde NATO askeri ittifakına saldırabileceği konusunda uyardı.
Alman yayın kuruluşu Der Tagesspiegel'e konuşan Pistorius, "Kremlin'den neredeyse her gün tehditler duyuyoruz... bu yüzden Vladimir Putin'in bir gün bir NATO ülkesine bile saldırabileceğini hesaba katmalıyız. Ancak aynı zamanda tehlikeyle yaşamayı yeniden öğrenmeli ve askeri, sosyal ve sivil savunma açısından kendimizi hazırlamalıyız" diye uyarıda bulundu.
İsveç Genel Kurmay Başkanı General Micael Bydén de Ocak Ayı başında benzer şekilde İsveçlileri savaşa "zihinsel olarak hazırlamaya" çağırmıştı. Aynı gün, İsveç Sivil Savunma Bakanı Carl-Oskar Bohlin de “savaş İsveç'e gelebilir” uyarısında bulundu. Tabii bu uyarılar, İsveç’te paniğe yol açtı.
İsveç, bu arada bir an önce NATO’ya üye olma rüyası görüyor. İsveç, Türkiye ve Macaristan’dan onay bekliyor.
Letonya, Litvanya ve Estonya, artan güvenlik endişeleri nedeniyle; Rusya ve Beyaz Rusya sınırında ortak bir Baltık Savunma Bölgesi kurma kararı aldı.
Üç Baltık ülkesinin savunma bakanları, doğu sınırlarında “hareketlilik önleyici savunma tesisleri” inşa edilmesini onaylamak için bir araya geldi
Estonya Savunma Bakanı Hanno Pevkur, sınırda sığınak ihtiyacına vurgu yaparak; “Rusya'nın Ukrayna'daki savaşı, Estonya'yı korumak için ilk metreden itibaren sınırda teçhizat, mühimmat ve insan gücünün yanı sıra fiziksel savunma yapılarına da ihtiyaç duyulduğunu” söyledi.
Litvanya Savunma Bakanı Arvydas Anušauskas, savunma stratejilerinin önemli bir yönü olan HIMARS roket yeteneklerinin geliştirilmesinde ABD ile devam eden iş birliği içerisinde olduklarını söyledi.
Letonya Savunma Bakanı Andris Sprūds ise çeşitli kısa ve uzun vadeli sınır güçlendirme önlemlerini içeren ve Ocak ayı sonunda hükümete sunulacak olan Letonya'nın askeri hareketliliği önleme planının tamamlandığını bildirdi.
İttifakın yeni savunma planlarının uygulanabilirliğine, NATO'nun savaş alanındaki dönüşümüne, NATO'nun Ukrayna'ya devam eden desteğine ve NATO Ortakları; Avusturya, Avustralya, İrlanda, Japonya, Yeni Zelanda, İsviçre ve Güney Kore Cumhuriyet ile askeri iş birliğine odaklandı.
İki gün süren toplantıda, Genelkurmay Başkanları, ilk kez NATO-Ukrayna Konseyi formatında bir araya geldi.
Askeri Komite, NATO'nun en üst askeri otoritesi ve en eski daimi organı olup; Kuzey Atlantik Konseyi ve Nükleer Planlama Grubuna tavsiyelerde bulunur.
NATO’nun Askeri Komuta Toplantısına; Türkiye’den de Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak katıldı. Orgeneral Metin Gürak, toplantıda Çekya, Fransa ve Bulgaristan Genelkurmay Başkanları ile ikili görüşmeler gerçekleştirdi.
NATO Askeri Komite Başkanı Oramiral Rob Bauer, Brüksel’de icra edilen Askeri Komite Toplantısı açılışında şehitlerimiz için müttefikler adına taziyelerini iletti.
NATO’nun kurucu ve en büyük üyesi Amerika’nın Suriye’nin kuzeyinde PKK Çatı Terör Örgütü bileşeni YPG’ye tedarik ettiği her türlü maddi ve askeri yardım göz önünde bulundurulursa NATO’nun taziyesi askıda kalıyor.
NATO, son günlerde çılgınca Putin Rusyası’nın Avrupa’ya saldıracağını söylüyor. Müttefiklerinin de özellikle Rusya’ya karşı silah depolarını doldurmalarını istiyor.
Çok önemli bir yılın başlangıcındayız…
Uluslararası düzenin ve liberal toplumların geleceğinin şekilleneceği bir yıl döngüsü içerisindeyiz.
Jeopolitik bölünmeler artıyor.
Büyük Güçler, kendi inşa ettikleri sistemin devamı için toplumların kendilerine bağımlı hale getirmenin peşinde.
Hatırlarsınız, Norveç’te 8-17 Kasım 2017 tarihleri arasında NATO Müşterek Harp Merkezinde düzenlenmekte olan “Trident Javelin 2017” isimli masa üstü tatbikatında Mustafa Kemal Atatürk fotoğrafı, tatbikat kapsamındaki kurgusal hasım ülkelerin liderleri arasında gösterilmesi ve yine tatbikat kapsamındaki kapalı devre haberleşme sisteminde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ismi kullanılarak oluşturulan sahte bir adres üzerinden ülkemizin hasım ülkelerle işbirliği yaptığı yönünde bir izlenim yaratılmaya çalışılmıştı. Yani tatbikatta; NATO’nun hedefinde en büyük ikinci orduya sahip Türkiye vardı. Evet, NATO özür diledi. Bu çok ciddi bir skandaldı.
Şimdi sıkı durun!
90’lı yıllarda Sovyetler Birliği sahneden çekilince NATO’nun düşman rengi ‘Kızıl’dan ‘YEŞİL’e dönüşmüştü.
Putin’in herhangi bir şekilde Rusya’nın yönetiminden ayrıldığını varsayalım. Rusya ile NATO, iş birliğine giderse; NATO kime karşı cephe açar?
Türkiye, muhakkak ki bu sorunun cevabını çok iyi biliyor ve hazırlığını ona göre yapıyor.
Diyarbakır’da bir imamın hutbeyi eksik okuması ve mülki amir kaymakamın müdahale etmesi basına yansıdı. Olay, yargıya intikal etti. Hutbede okunmayan metin, şehitler ile alakalıydı. Benzeri bir şekilde sosyal medyada “Türk Askeriyesinde şehadet kavramının olmadığı; Allah, İslam, Peygamber, Şeriat ve sünnet için ölünemeyeceği ancak vatan, cumhuriyet ve vazife için can feda edileceği” paylaşıldı.
Kanuna göre; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın aynı zamanda Başkomutanlık vasfı var. AK Parti Hükümetinin, Cumhur İttifakı desteğiyle uzun süredir PKK Çatı Terör Örgütü ile mücadelesi, birilerini rahatsız ediyor. Eğer Türk Ordusundan Şehadeti/ İslam’ı çeker alırsanız geriye ne kalır?
Cesaretimiz Kırılmayacak!
.
Mehmet Yıldırım, dikGAZETE.com
https://www.weforum.org/agenda/2024/01/security-peace-cooperation-davos-2024/
https://www.nato.int/cps/en/natohq/index.htm
https://www.indyturk.com/node/690116/haber/bloomberg-erdo%C4%9Fan-t%C3%BCrk-yetkililerden-davosa-gitmemelerini-istedi
https://www.tagesspiegel.de/politik/boris-pistorius-uber-die-kriegsgefahr-ich-will-unsere-gesellschaft-wachrutteln-11070250.html
https://www.politico.eu/article/nato-needs-warfighting-transformation-says-military-chief/
https://www.politico.eu/article/vladimir-putin-russia-germany-boris-pistorius-nato/
https://www.politico.eu/article/latvia-lithuania-estonia-common-defense-zone-russia-border-security-concerns/
https://www.mfa.gov.tr/no_-353_-norvecteki-nato-tatbikati-esnasinda-cumhuriyetimizin-kurucusu-buyuk-onder-mustafa-kemal-ataturkun-ve-sayin-cumhurbaskanimizin-hedef-alinmasi-hk.tr.mfa