Nefret tohumları Anadolu topraklarına ekilmekte, bunun gübresini ve suyunu da bizlerin vermesi sağlanmaktadır...
Bugünlerini, geçmişin nefreti ile besleyenler, geleceği doğru inşa edemezler.
Nefret suçunun insanlığı getirdiği yok olma noktası “İnsanlık adına” dikkate alınması gereken ciddi bir konudur.
Nefret söyleminin tetiklediği duygusal patlamalar, duygularda kontrol edilmesi hemen hemen imkansız radikal sıçramalara sebebiyet verir, “İnsanlık artık bu tür provokasyonları kaldıracak psikolojiye sahip değildir” tesbitini yapmak hepimizin emniyeti için gereklidir.
Kimler, neden nefret suçu işler ve neden bir cezaya çarptırılmazlar!?.
Resmî verilere göre, dünya nüfusu yaklaşık 7,5 milyar olarak belirtilmektedir.
Toplam dünya nüfusunun tamamına, ayrım yapmadan tek tek sorulsa dahi, inanıyorum ki her bir birey, geçmişte bir yerlerde haksızlığa uğradığını ve adaletin doğru işlemediğini söyleyecektir.
Bireylerin, şahsi veya birlikte adalet aramalarına söylenecek söz olamaz. Çünkü adalet herkes için gereklidir.
Lakin, adalet arayışı söylemi ile nefret sosuna batırılmış bir davranış olursa, İşte bu noktada herşey kopuş yaşar. Böylelikle nefret, kin ve şiddet iç içe geçerek geri dönüşü imkansız bir sarmal başlatılmaktadır; kelimelerin kifayetsiz kaldığı bu eylemin adına ne denilebilir bilemiyorum, varın gerisini siz düşünün…
Dünyanın hiçbir yerinde rastlamanın mümkün olmadığı karşılıklı konuşma ve (bizdeki hali gerginlik ve tartışma) savunma şekillerine, maalesef kendi ülkemizde şahitlik eder olduk. Hem de milletvekili, profesör, doktor gibi unvanlara sahip insanların ağzından duyarak.
Televizyonlarda gün geçmiyor ki bir tartışma programına rastlamayalım, iddia ve savunmaların şekli inanılacak gibi değil…
İddia eden taraf “Bu neden böyle oldu” sorusunu yöneltince, cevap olarak; “Siz zamanında neler yaptınız… Şimdi söyletmeyin beni…” diyerek cevap vermeler almış başını gitmekte.
Tüm bunlar ne demek oluyor anlayan varsa beri gelsin.
Bir siyasi oluşum, başka bir siyasi oluşumun geçmişte yaptıklarını nefret söylemi ile bastırmaya çalışırken, bir diğer taraftan da “İntikam alıyoruz” mesajı ile yaptıkları yolsuz ve haksız durumları aklamanın derdindeler, senaryo aynen bu şekilde ilerlemekte.
Anadolu'nun kadim milleti tüm bunlardan sıkıldı artık…
“Hepiniz birden sizlere emanet olarak verilen idari koltuklardan tasınızı-tarağınızı toplayıp defolun!..” diyesi geliyor insanın!..
Gelinen son noktada anlaşılıyor ki;
Yaşanılan tüm tartışma ve gerginliklerin ardında yatan hedef, kadim milleti iğdiş etmek ve olup bitenlerden bihaber yapıp günü kurtarmak için çabalayan zavallı idareciler güruhu ile baş başa kaldığımız gerçeğidir.
Unutmayalım;
Nefret tohumları, Anadolu topraklarına ekilmekte, bunun gübresini ve suyunu da bizlerin vermesi sağlanmaktadır!..
BUGÜNDEN İTİBAREN;
Her kim kadim TÜRK AKIL VE DÜŞÜNCE SİSTEMATİĞİNİN eseri olan KADİM TÜRK DEVLETİNE VE MİLLETİNE karşı nefret suçu işler ise, MAKAMI VE MEVKİSİ NE OLURSA OLSUN ivedi olarak kanuni karşılığı verilmek durumundadır.
Aksi taktirde; yapılan haksızlıkların, yapanların yanına kar kaldığı bir dünyada adaletin ikame ettirilmesi mümkün olamayacaktır.
Son söz;
Adalet… Devlet… Akıl… ve Hakkına Kanaat şiarının tarih boyunca kesintisiz olarak devam ettirildiği kadim geleneğimizin “TÖRE”sine karşı savaş açmış olanlar, bugüne kadar lanetli İngiliz aklı ile hareket eden lanetli arap zihniyetine sarıldılar.
Bugünden tezi yok, her kim bu şiarın karşısında durur ve düşmanlık eder ise kadim Türk devletinin kanunlarınca yargılanacaktır.
.
Ali Karani, dikGAZETE.com